12: yorgunluk

1K 107 26
                                    

Hastaneye girmiştik sonunda ve acil serviste Jaehyun ile ilgileniyorlardı. Başından ayrılamıyordum, eli fazla incinmişti. Öyle bir acı çekiyordu ki ben bakmaya dayanamıyordum. Elimdeki sweati sıktığım anda Jaehyun da eşofmanını sıkıyordu. Bileğinin kırıldığını, şu an da alçıya aldıklarını söylemişlerdi. Arin benimle beklerken Doyoung da Minjoon'u göndermek için dışarıdaydı.

"Dayanamıyorsan dışarıda bekle."

"Şu yüzünün haline bak." Ona bakarak söylediğimde gülümsemişti. Hemşire gittiğinde doktor gelmişti ve yaklaşık 3 hafta kadar bu alçının kalacağını söylemişti. Jaehyun acısı dinmiști, hatta tedavi edilirken benim onu sakinleştirmem gerekirken o beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Minjoon ise tüm bunları görmüştü. Ona dokunduğumu, sarıldığımı..

Hastaneden dışarıya çıktığımızda Doyoung yanımıza geldi. "Gitmedi."

Jaehyun'un sağlıklı olan elini tuttum ona bakarak. O ise yanımıza yaklaşmıştı. Jaehyun beni yavaşça arkasına aldı. Minjoon "Üçümüz konuşalım mı?"diye sormuştu. Arin ve Doyoung arabalarının olduğu yere doğru gittiğinde Minjoon Jaehyun'a baktı. "Sen şerefsiz bir piçsin. Baban gibi."

Jaehyun gülümsedi. Cevap bile vermemişti buna. Minjoon bana bakıyordu o sırada. "Bunun hesabını vereceksiniz ikiniz de. Eunhwa duydun değil mi beni?"

"Yeter artık tehdit edip durma. Siktir git şimdi."

Jaehyun bunu söylediğinde Minjoon gülmeye başladı. "Bekleyin siz. Sadece bekleyin."

Uzaklaşırken biz de arabaya gitmiştik. Arin ve Doyoung'a el salladım. Onlar da arabaya binip giderken ben de şoför koltuğuna oturmuştum.

"Kullanabilecek misin?"

Sırt çantasını arkaya attığımda başımı salladım. "Unutmadım. Öğrettiğin gibi işte."

"Hadi bakalım. Eve kadar sağ gideriz umarım."

Jaehyun'a ters bir bakış attığımda anahtarı takıp döndürmüștüm ve anında gazın çalıştığını anlamıştım. "Niye ilerlemiyor bu?"

"Frene basıyorsun. Gaza bas."

Gülerek söylediğinde içimden söylenerek dediğini yapmıştım. Yola çıkarken arada Jaehyun direksiyonu tutuyordu. "Şeritten çıkıyorsun dikkat et biraz."

Birazdan sinir krizi geçirecektim çünkü araba kullanmak beni çok geriyordu ve Jaehyun eve gidene kadar her yaptığımı eleştirmişti. Evin önüne arabayı parkettiğimde aşağıya indik. Arka koltuğun kapısını açıp sırt çantasını almıştım. Arabayı kilitleyip Jaehyun'un yanına gittim. Eve yürürken hic konuşmuyorduk ve en sonunda evin kapısını açıp içeriye girdik. Saat gece 3'e geliyordu ve ortam çok sessizdi.  Jaehyun annesinin odasına girmişti hemen. Uyuyordu ve her zamanki gibi ilaçlarını içmemişti. Odada onu bekliyordum, birkaç dakika sonra da gelmişti. Onu izlerken sağlam eliyle saçlarını karıştırmıștı.

Boynuna sarıldığımda o da belime sarılmıştı. Ellerim saçlarındaydı ve daha kötüsü ağlamak üzereydim. Korkuyordum ama bir yandan da hâlâ onunla olduğum için mutluydum.

"Üzerini değiştirelim."

Yatağa oturduğunda ben de dolabına girip gri bir tişört çıkarmıştım. Üzerindekini çıkarırken ona yardım ediyordum. Çok sessizdik ama Jaehyun birden gülmeye başlamıştı.

"Yüzünün halini gördün değil mi?"

Dediğine gülümsediğimde başımı salladım. "Çok bozuldu."

"Şu an benimle olmana da çok kızgındır."

"Olsun umrumda değil."

Jaehyun yatağa uzandığında ve ben de yanına yatıp beline sarılmıştım, bacağımı da onunkinin üzerine koymuştum.

"Hwa."

Başımı kaldırıp ona baktığımda "Sana o kadar çok aşığım ki.. Anlatamıyorum bunu."dedi. Gülümsediğimde dudaklarını öpüp geriye çekilmiştim.

"Ben anlıyorum.. Çünkü sana çok aşığım."

Gözlerimizi kapattığımızda uyuyakalmıştık hemen, bugün çok yorucu bir gün olmuştu...

🌸

"Evet öğrendi diyorum. Yalan söylemiyorum gerçekten."

Sabah ilk işim Taeyong'u aramak olmuştu. Balkonda onunla konuşurken arkamı dönüp Jaehyun'a baktım, hâlâ uyuyordu. Ten abi "Eğer bir şey yaparsa haber ver."dedi.

"Dün hastanedeydik. Jaehyun'un kolu alçı gibi bir şeyde şimdi."

"Ne? Bize niye söylemiyorsunuz? Bir gün başınız iyi belaya girecek ama."

Gülmeye başlamıştım birden, "Başımıza daha ne gelebilir ki?"

Taeyong "Ne halt yiyorsan ye."dedi. Telefonu kapattığımızda Jaehyun'un yanına gitmiştim. Yatağa oturup ona baktım, yorgun görünüyordu. Saçlarını okşadığımda ise zaten uyanmıştı.

"Okula gidecek miyiz?"

Başını salladığında "Kalkamıyorsan boşver."dedim. Yatağa oturmuştu bu kez de. Her yerinin acıdığını adım gibi biliyordum ama o inatla kalkıp hazırlanmaya başlamıştı.

"Gitmezsek Minjoon ondan korktuğumu düşünür. O yüzden gitmeliyiz bugün."

Onu ikna edememiştim, bu yüzden de hazırlanıp yola çıkmıştık. Annesi bu sabah da Jaehyun'un yüzüne bakmamıştı ama artık o alıştığını söylüyordu. İçten içe morali bozuluyordu ve ben hiçbir şey yapamadığım için çok üzülüyordum. Yolda durduğumuzda sargıda olmayan elini tuttum. Yüzüne yaklaştığımda "Ben yanındayım biliyorsun değil mi?"diye sormuştum. Başını salladığında boynuna sarılmıştım. Elini belimde hissetmiştim bir anda, "Yanımda olduğun sürece iyiyim."

Bunu duyduğum için gülümsemiştim. Yeniden elini tutup ilerlemeye başladık. Okulun kapısından girdiğimizde tam da tahmin ettiğim gibiydi, Minjoon bekliyordu...

Sonunda bölümü atabildimm pek içime sinmedi ama yorumlarınızı bekliyorum💓💓

feel something | jung jaehyun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin