5

3.3K 366 184
                                    

Medyayı izlerseniz sevinirim, Türkçe altyazılı seçeneği de var.

Umarım bu kitabım tutar ve devam ederim. Lütfen bana destek olmayı unutmayın, okuyorsanız oy atın.

Şimdiden teşekkür ederim 💜

×××

22 Temmuz - Busan

Küçük bir mutluluk istedim. O kadar küçük olsun ki, istemesin kimse benden onu...

Gerekirse ayaklarım yerden kesilsin, göklerde bir bulut gibi süzüleyim. Zamanı geldiğinde geceye karışayım, yıldızlardan bile sakınayım kendimi.

Nefessiz, oksijensiz kalana kadar delip geçeyim atmosferi. Tüm sakladığım sözcükleri gezegenlerde arayayım.

Eğer bulursam, yapabilirsem bulduğum bütün kelimeleri bir bir atayım yeryüzüne. Belki kelimelerim, isabet etmesi gereken kişinin başına düşer kendimi anlatmak zorunda kalmam.

Kimseye zararım dokunmadığı halde ziyan oldum.

"Bu sefer dalgın olan sensin." Bakışlarımı geceden unuttuğum kahve bardağından kaldırıp ona çevirdim. Uykusuzdum, tüm geceyi ofiste geçirdim.

Sırtım, başım hatta gözlerim dahi ağrıyordu. Çünkü sabaha kadar ağladım.

"Geceyi burada mı geçirdin?" Gösterdiği battaniyeye baktım. Ne kadar da dikkatliydi. Fakat itiraz ettim.

"Hayır." Gülümseyip dosyasını açtım. Aslında çalışacak mecalim yoktu, günlerce uyumak istiyordum.

Biraz dinlenmek benim için iyi olabilirdi.

"Görüşmeyeli ne yaptınız Bay Jeon?" İmalı ses tonumu anlamış olacak ki sırıttı. İstemeden gerildim, Jungkook beni her zaman geriyordu.

"Düşündüm, hatanın bende olup olmadığını." Merakla dinledim onu. Eğer ofisini bastığım zaman az biraz mahçup hissettiyse umut var demekti. Belki de ben abartıyordum.

Jungkook düzelmeye çalışıyor muydu? Ben görmemezlikten mi geliyordum?

"Hata kesinlikle bende değilmiş." Kaşlarımı çatıp cümlesini bitirmesini bekledim. Nasıl bu kadar aptal olabilirdi? "Çabalıyorum, oğluma güzel bir hayat yaşatmak istiyorum. Çocukluğunu benim gibi odalarda tıkalı, arkadaşlarından dışlanmış bir vaziyette geçirsin istemiyorum." Aslında Jungkook'u tanıdığımı sanarken tamamiyle yabancıydım.

Bana hiçbir şeyini doğru düzgün anlatmıyordu ki. Hep kapalıydı, her şeyi içinde yaşardı.

Beni sabahlara kadar uyutmazdı çünkü onun için endişelenirdim.

"Ona her duyguyu yaşatmak için elimden geleni yapıyorum yani en azından yaptığımı sanıyorum." Ceketini düzeltip kafasını iki yana salladı. Kendini bana biraz da olsun açıyor muydu?

Eski kocamı artık tanıyacak mıydım?

"Sevgi nedir bilmem doktor Park." Gülümsedi ve ben bu gülümsemenin altında yatan binbir duyguyu hissettim. Aramızda olan kalın duvarları paramparça edip kalbime kadar ulaştı.

"Filmlerden, dizilerden öğrendiğim kadarıyla..." Ellerini iki yana açıp omzunu silkti. Bunun farkındaydım, ilişkimizde de fazlasıyla çabalıyordu. "Ben bir kere aşık oldum onda da batırdım. Belki filmlerden değil de ondan öğrenmiş olsaydım şu an evli mutlu çocukluydum."

Aslında sinirliydim, o iyi bir aşk adamıydı. Tanıdığım, karşıma çıkan en mükemmel tanrı kuluydu. Fakat kusurları da vardı. Benim gözüme kusurlar ne zaman batmaya başladı o zaman ilişkimiz küçük bir depremde enkazın altında kaldı.

Yuanfen 'JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin