9

3K 347 289
                                    

Medyaya koyduğum kişi Min...

×××

4 Ağustos 2020 - Busan

"Ben geldim baba." İzlediğim filmden çektiğim bakışlarımı Min'e çevirdim. Artık ağlamaktan gözlerim harap oldu, bir rulo peçete bitirdiğime yemin bile edebilirim. Tek başıma yaptığım aktiviteler artık eskisi kadar heyecan vermiyordu, ayda bir kez yaptığımız film gecesinde olmayan oğluma da kızgındım.

Lakin sesimi çıkarmadan yanıma oturmasını izledim bir müddet. Çıldırmak üzereydim, babasına nasıl bu kadar çok benzeyebilirdi?

"Ne izliyorsun? Gözlerinin hali ne böyle?" Endişeyle elimdeki kumandayı alıp durdurduğum filmin adını kontrol etti. İtiraf etmek gerekirse izlediğim şey film değil de anılarımdı.

"Bir komedi filmi için mi bu kadar göz yaşı döktün?" Komedi miydi? Konusunu dahi bilmiyordum ki. Benim izlediğim şey camdan yansıyan adını Jungkook koyduğum ve herkesten sakındığım çiçeğimdi. Arada televizyona bakıyor bitip bitmediğini kontrol ediyordum. Eh, oğlum öyle çok geç kalmıştı ki filmi ikinci defa izlemek durumunda kaldım.

Yetişene kadar bitirdikçe başa saracaktım. Bir an gerçekten de benden nefret ettiği için Jungkook'un yanında temenni kalacak sanıp odaya gitmeyi düşündüm.

Garip düşünceler aklıma doldukça kalbimi büyük bir ağrı aldı sonra da hıçkıra hıçkıra ağladım.

"Uyumak ister misin? Yarın işe gideceks-"

"Geç kaldın." Sesimi dinç tutmaya çalıştıkça daha beter bir hal aldı. Battıkça battım, yenildikçe yenildim. Ağlamaktan öleceğimi düşündüm, üzgünlük başımı bile ağrıttı.

İnanmak istemedim, oğlum eski kocamla eğlenirken benim burada ağlamam haksızlıktı. Üstelik Sungwoon artık yüzüme dahi bakmıyordu. Bütün sorumluluklar üzerime bindikçe çöküp kaldım bir daha da kalkamadım.

"Üzgünüm." Yüzündeki mahçubiyeti görmesem üzgün olduğunu düşünmezdim. O gerçekten de üzgündü lakin bu durumun tekrarlanacağını adım gibi bildiğimden affetmek istemedim.

Affedersem Jungkook gibi diğer yanağıma da o yumruk atardı. Kim bilir belki de benim arkamdan işler çeviriyor olabilirlerdi. Böyle şeyler düşündükçe kafayı yiyebilirdim.

"Saçını ne zaman boyadın?" Yaptığı şeylerin yeni farkına varmış gibi sweatinin kol kısmını çekiştirdi.

Ne saklıyorsun oğlum?

Benden bu kadar mı çekiniyorsun?

Sormak istedim, ne tür bir dövme yaptırdığını, saçını neden boyadığını ve en önemlisi kaç gecedir alkol kullandığını.

Bir baba olduğum halde çekindim, sorduğum sorular onu bunaltır mıydı? Lakin aklıma sustukça tepeme çıkan Jungkook geldi işte o an kayışlar koptu.

"Ne saklıyorsun?" Bileğinden sertçe kavrayıp sweati dirseğine kadar sıvadım. İhanet, tüm bedenimde dönüp dolaştı. Beynimden aşağıya dökülen kaynar suların şiddeti artsa da kızaran yanaklarımı gizleyemedim. Her an canını yakabilirdim, her an bir kez daha hayatımdan vazgeçebilirdim.

Gözlerinin içine baktım. Onun adını koluna yazacak kadar çok mu seviyordu? Peki ben? Ben ne olacaktım? Beni kim sevecekti? Ben kimsesiz miydim?

Tecavüze uğramış bir adamı kim severdi ki zaten?

"Onu bu kadar çok mu seviyorsun?" Dudaklarım titredi, artık hiçbir şeyi saklamak istemedim. Henüz kurumamış gözümden çeneme doğru yol izleyen göz yaşını kolumun tersiyle ittim.

Yuanfen 'JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin