BÖLÜM- 1

7 2 0
                                    

Alin' den

Avuçlarımın içinde benimkinden bir tık daha küçük titreyen bir eli tutmakla meşguldüm şuan.

Her ne kadar heyecanlı olduğunu bilsem de bu sinir bozucuydu, çünkü ben de heyecanlıydım ve strese sokuyordu bu hareketi ile beni. Şuan neden bu durumda olduğumuzu söylemeden önce o minik elin sahibini tanıtıyım sizlere. O elin sahibi, her ne kadar 155' im dese de 153 boyu olan boyunun tam tersi uzun kumral saçlara sahip, minyon tipiyle benim kardeşim sıfatında olan Sara idi.

Peki ben? Ben kimim?

Zaman geçtikçe tanırsınız ya çok şey etmeye gerek yok yani.

Konumuza dönecek olursak bir otele gidiyorduk, tatil için değil tabi ki! Kim kaybetmiş biz bulalım.

Okulumuzun mecbur gördüğü staj eğitimi için. 3 haftalık bi staj eğitimimiz vardı. Biz de Kuşadasının en gözde hotellerinden birini seçtik. Daha doğrusu seçtim Sara uyumakla meşguldü o sıra. Şimdi ise sınıf öğretmeninin ve eşinin arabasındaydık. Otelin girişinin hemen önünde!

"Alinn şaka maka geldik ya, ben istemiyorum geri mi dönsek" dedi zeka küpü arkadaşım. Sanki geri dönmek bizi elimizdeydi de!

"Sara gözünü seveyim saçmalama kanka." diyerek tekrar önüme döndüm. Araba durmuş Melek hoca kapıda ki güvenlik ile konuşuyordu.

"Stajyer öğrencileri getirmek için geldik. Serpil hanımın haberi vardı." diyerek telefonundan birşey gösterdi. 35 civarı yaşlarda olan adam telefona baktıktan sonra "Tabi buyrun geçebilirsiniz" diyerek otomatik kapıyı açtı. Melek hocanın eşi arabayı park alanına doğru sürerken ben de sara' nın olduğu camdan oteli izliyordum. Çok büyüktü ve bu beni ürkütmeye yetmişti.

"Eee heyecan var mı kızlar?" bunu soran Melek hocaydı. Benim yerime de Sara cevapladı sorusunu "Hocam ne yalan söyleyelim var valla" dedi.

Heyecan, korku ve stres...

Sizlere tuhaf gelebilir belki ama biz hayatımız da ilk defa ailemizden uzak ve bilmediğimiz bir yere geliyorduk. Hem de çalışmak için.

Ne ara araba durdu bilmiyorum ama kapıları çoktan açmıştı arabadakiler. Ben de geri de kalmadan arabadan indim. İki tarafı büyük yeşil ağaçlarla kaplı yolun sonunda oteli girişi karşılıyordu bizi. Sara' nın koluna girdim direkt. O ise instagrama atmak için story çekiyordu.

"Beni de etiketle." dedim gülerek. Döner kapıdan ilk giren Melek hoca ve eşi oldu. Ardından da biz.

Etrafta yeni havuzdan çıktığı belli olan turist olduğuna emin olduğum bi sürü insan kapıda bekleyen birkaç görevli ve oda personelleri olduğunu düşündüğüm 2 kadın vardı. Reception' a  geldiğimiz de " siz şuarda oturun kızlar biz belgeleri ayarlayıp geliyoruz" diyerek hemen 2 metre ilerimizdeki koltuklara yönlendirdi bizi Melek hoca. Onu onaylayarak deri  ve rahat koltuklara oturduk Sara' yla.
"Kankaa çok büyük ya, acaba mutfağı nerede? kesin soğan soydurcaklar bize söyliyim"diye sıralarken gülmemi engelleyemedim. staja geleceğimiz kesinleştiğinde bizden 1  sınıf büyük olan ve staj yapmış öğrenciler böyle diyerek korkutmaya çalışıyodu bizi. Hala amaçlarını anlamış değilim ya neyse!

"Sara, kanka lütfen saçmalama, bak lütfen diyorum! Öyle şey olur mu gözünü seveyim ya? Tamam illa ki yapacağız öyle işler ama soğanı sen okulda da soyup doğruyorsun hani bu kadar dert değil." dedim teselli edercesine. okulda ki mutfakta yapmadığımız yemek, tatmadığımız tat kalmamıştı. Soğan doğramak hiç birşeydi.

"Ay tamam be birşey demedik, kanka son olarak yakışıklı çocuklar vardır inşallah. Boşuna gelmemişizdir." dedi gülerek, ona katıldım. " Umarım vardır."

BİR KÜÇÜK STAJ HİKAYESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin