1. Bölüm

4.3K 264 213
                                    

Merhabalar! Nasılsınız? Ben yeni bir kurgu yazıyorum ve çook heyecanlıyım.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Başlamadan önce buraya Mahir ve Melisa için siyah renkli kalpler bırakır mısınız?

Kapak için @sueinthemusicbox a teşekkür ederim. 

Keyifli okumalar.

Keyifli okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

__________

Önümden geçen ten rengi kağıt parçalarını kutularına yerleştiriyor ve kutunun ağzını kapatmadan düzeneğe bırakarak benden uzaklaşmasını seyrediyordum. Tuhaf bir meslekti ama seviyordum bu işi yapmayı. Gülümsedim.

Yara bandı paketleyicisi miyim yani ben?

Bir yara bandı fabrikasında çalışıyordum ve işim sadece yara bantlarını paketlemekti. Benim gibi yüzlerce çalışan vardı. Yorucu değildi ama kolay da değildi. Sonuçta saatlerce aynı işi yapıyorduk ve belimiz çıkıyordu ağrıdan. 

Başımdaki boneyi düzelttikten sonra seri bir şekilde yara bantlarını paketlemeye devam ettim. Bu kadar yara bandı ne işe yarıyordu ki? Satılıyor muydu hepsi? Bunların hepsi yaraları sarıyor muydu gerçekten?

Yaklaşık dört saat daha çalıştıktan sonra çıkış saatimiz gelmişti. Rahat bir nefes verdikten sonra üzerimi değiştirmek üzere soyunma odalarının olduğu kısma girdim. Benim gibi birçok kadın üzerini değiştirmekle meşguldü. Aslında üzerimize sadece bir tulum giyiyorduk ama giderken çıkartmak ve dolabımıza koymak zorundaydık. 

Başımdaki boneyi sert bir şekilde çıkarttım ve dolabıma fırlattım. Tulumumu da çıkarttıktan sonra pantolonum ve tişörtüm ile kalmıştım. Spor ayakkabılarım zaten hep ayağımdaydı. Saçlarımı üstün körü düzelttikten sonra Ayşe ile beraber soyunma odasından çıktık.

"Çok yoruldum bugün ya. Şerefsiz çok çalıştırıyor bizi. Eh, bulmuş tabi bizim gibi fakirleri." Derken başını ovalıyordu Ayşe. Onunla çok yakın değildik ama arkadaştık. Birbirimizi de severdik doğrusu. 

"Ne yapalım Ayşe, çalışıyoruz işte." Dediğimde fabrikadan çıkmak üzereydik.

"Peh, götüme kadar terliyorum. Klima bile almıyor cimri herif." Kıkırdadığında ben de dayanamayarak kıkırdamıştım. İçindekileri düşünmeden dışarıya söylerdi. Ağzı bozuk değildi sadece argo konuşuyordu. Doğuştan gelen bir şey olsa gerek. 

Fabrikadan çıktığımızda hava kararmak üzereydi. Eve tabii ki de yürüyerek dönüyordum. Beni merak eden birisi olmadığı için sorun olmuyordu. 

"Yine mi gelmiş bu kaçık?" Diyen Ayşe ile kaşlarım çatılmıştı. Kimden bahsediyordu?

"Anlamadım? Kimden bahsediyorsun?" Dediğimde şaşkınlıkla bana döndü.

Yara Bandı FabrikalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin