Bölüm 6 - Görgü tanığı

283 37 0
                                    


                                                                  
Her adımda vücudu titriyor, midesi bulanıyordu. Burada Balamir'in önünde kusmak istemiyordu. Adımlarını daha da hızlandırdı ve daha önce uyandığı odaya gitti. Hemen banyoya koşup az önce midesine giren ne varsa hepsini çıkardı. Geriye çekilip sırtını soğuk fayanslara yasladı. İyi hissettirmişti.

"Nereye düştüm ben?"diye isyan edercesine inledi. Bütün bu gördükleri ona ağır geliyordu. Bu kadar zayıf olmamalıydı, buradan sapasağlam çıkmak istiyorsa korksa dahi bunu bu kadar belli etmemeliydi. Güçlü görünmeliydi.

Ama yapamıyordu. Yalnız hissediyordu, korkuyordu.
Kendini yatağa bıraktığında yarasının acıyla zonkladığını hissetti. Gözlerini sımsıkı kapatıp fiziksel ve ruhsal bütün acılarının dinmesi için usulca dua etti. Gözlerini araladığında Balamir'i kapının kenarında beklerken buldu. Sanırım dua ettiğini anlamıştı ve o bitirene kadar beklemişti.
Irmak doğrulmak istediyse de o kadar bitkindi ki bunu yapamadı. Balamir yatağın kenarına oturup bir ilacı şırınganın içine çektiğinde gerilerek "Ne yapıyorsun?"diye sordu. Balamir gözlerini iğneden çekmeden "Sakinleştirici." dedi.

Irmak elbette ona inanmıyordu ve kendini kalkmak için zorladı. Fakat bu uğraşı Balamir onu, zarar vermeden yatağa sabitleyene kadar sürdü. Irmak ne olduğunu anlamadan iğne kolundan çıkmıştı.

Yüzüne yerleştirdiği korku ve endişe yüklü ifadeyle "Beni zehirledin mi?"diye sordu.

Balamir yorgun bakışlarını kıza çevirdi.

"Gerçekten bunu yapacağımı mı düşünüyorsun?"

Irmak'ın bütün bedeni gevşemeye başladığında gözlerini açık tutmak için kırpıştırdı. Ama göz kapakları daha önce hiç olmadı kadar ağırlaşmıştı. Kendini bu karanlığa bırakmadan önce "Daha da fazlasını düşünüyorum."diye mırıldanabildi.

Balamir, Irmak'ın ne düşündüğünü umursamıyordu elbette. Bir canavar ya da bir psikopat olduğunu söylemesinin de bir önemi yoktu. Ama yine de derinlerde bir yerlerde bir şeyler bundan rahatsız olmuştu. Belki de bunun sebebi ilk defa birine karşı bu kadar açık oluşuydu. Hemen yanında uyuyan bu genç kız onu fazlasıyla çıplak görmüştü. Bütün gerçekliğini, mahremini ve hatta maskelerin arkasına sakladığı yüzünü görmüştü.

Balamir bir anda kendini savunmasız ve hedefe açık hissetti. Huzursuz hissetti.

Elindeki iğneye kaydı bakışları. Belki de gerçekten onu zehirlemeliydi. Acısız bir ölüm olurdu, uyur ve bir daha uyanmazdı. Balamir'in hayatı da kaldığı yerden devam ederdi. Bir tarafı böyle düşünürken o ,rahatsızlık duyan derinlerdeki diğer tarafı da bu kızın, hayatını altüst edeceğini söylüyordu.

Cebindeki telefon titreyince düşüncelerinden sıyrılıp odadan çıktı. Kapıyı kilitlemeye gerek yoktu. Sabaha kadar aralıksız uyuyacaktı.

Telefonu eline alıp ekrana baktığında arayanın Asu olduğunu gördü. Nedense gerildiğini hissetti. Çünkü Asu ona patronun kararını söyleyecekti – içerde uyuyan o kızın kaderini söyleyecekti-
"Evet?"

"Sana da merhaba Mir."

Asu'nun sesi her zamanki gibi neşeli ve enerjikti. Ama Balamir oldukça gergindi. Neden o kız için bu kadar endişelendiğine anlam veremedi. Irmak ,onun hakkında haddinden fazla şey biliyordu. Balamir için en doğru karar elbette kızın öldürülmesi yönünde olacaktı. Ama bu Irmak için hiç de iyi olmayacaktı.
Telefonu göğsüne bastırarak güçlü bir nefes alıp verdi ve tekrar telefonu kulağına götürdü.

"Sana da merhaba Asuman." dedi.

Asu, Balamir ile olan bu tatlı atışmayı seviyordu. Sonuçta ona Asuman demeye cesaret edebilen tek kişi de Balamir'di.

Asu sesli bir şekilde güldükten sonra Balamir'e takılmak istedi.

"Sanırım yaşlanıyorsun Mir. Sen asla geride görgü tanığı bırakmazdın."

Balamir sessizliğini korudu. Kadın haklıydı. Irmak'ı orada öldürmesi gerekirken şimdi o kız hemen ilerideki odada mışıl mışıl uyuyordu.
Ama bunu asla Asu'ya söylemeyecekti.

Kendinden emin bir ses tonuyla "Kız işimize yarabilir diye bekletiyorum diyelim." dedi.
Asu "Evet Zeus da öyle düşünüyor."dediğinde Balamir rahat bir nefes aldı.

Evet kesinlikle sebebi buydu. Sezgilerine her zaman güvenmişti ve o sezgileri bu gece Irmak'ı öldürmemesini söylemişti. Çünkü onun işe yarayacağını hissetmişti. Tek açıklaması buydu.
Asu konuşmaya devam etti.

"Vedat işine polisler de karıştı. Nasıl bu kadar hızlı geldiler anlayamıyorum. Zeus daha fazla dikkat çekmek istemiyor. Bu yüzden birkaç gün bekleyeceğiz. Haber verdiğimde  sorgulamak için kızı buraya getireceksin."

Balamir sıkıntılı bir nefes alıp verdi. Vedat'ın evinde karşılaştığı o kadını hatırlayınca "Kesin o sürtük polisleri aradı"diye mırıldandı. Onu da öldürmeliydi.
Asu, Balamir'in sıkıntılı nefesini duyunca "Her şey yolunda mı Balamir?"  diye sordu.

Balamir "Bilmiyorum."diye yanıtladı. Aslında Asu'ya güvenmediğinden değil kendisi de ne diyeceğini bilemediğinden konuşamıyordu.

Asu'yla yıllardır çalışıyorlardı. Patrondan gelen emirleri ve gerekli bilgileri hep Asu'dan alırdı. Her konuşulanı patrona anlatan bir köstebek olmadığını yıllar öne anlamıştı. Bu yüzden Asu'yla rahatça konuşabiliyordu.

"Şu kız..." diyebildi sadece Balamir.

"Görgü tanığı mı?"

"Evet."dedi Balamir ve söyleyeceklerini bir kez daha düşündü.

"Vedat'a satıldığını söyledi ama hikayesinde bir şeyler yanlış gibi. Onu araştırmanı istiyorum."
"Hım."dedi Asu ve derin bir nefes alıp verdi. "Her zamanki gibi çok şüphecisin."

"Şüphelerim hayatta kalmamı sağlıyor Asuman biliyorsun."

"Asu, Asu. Neden diğerleri gibi sadece Asu demiyorsun. Neyse kızın bir fotoğrafını gönder bende neler bulabiliyorum bir bakayım."
Ardından telefon hemen kapandı.

MASKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin