Bölüm 4 - İkilem

319 40 9
                                    




Balamir her görev sonrası yaptığı gibi Asu'yu araması gerekirken telefonu kapatıp yanındaki koltuğa attı. Direksiyonu o kadar çok sıkı tutuyordu ki parmakları bembeyaz olmuştu. Göremeyeceğini bilmesine rağmen bakışlarını dikiz aynasına çevirdi. Bir görgü tanığı bagajında baygın bir şekilde yatıyordu.

"Hata yaptım."diye mırıldandı. "Onu orada öldürmeliydim."

Yine de sürmeye devam etti ve 1 saat sonra şehir merkezinden uzaktaki evine ulaşabildi. İlk önce direkt eve girip duş alıp sakinleşmek ve daha sonra gelip kızı kontrol etmek istedi. Belki o sırada kan kaybından ölürdü ve onu kendisi değil de zaten önceden aldığı yarası öldürürdü.

Daha iki adım atmadan bu planından nefret etti ve arabanın arkasına yöneldi. Kapıyı açtığında kesinlikle kızın uyanmış olabileceğini düşünmüyordu. Ama Irmak gözlerini aralamış ve kısık gözlerle Balamir'e bakıyordu.

"Lanet olsun!"

Yüzünde yine maskesi yoktu ve kız ona bakıyordu.

Arabaya arkasını döndü ve başını elleri arasına alıp sakinleşmeye çalıştı. Bu sırada fısıltı gibi gelen sesle hızla arkasını döndü.

"Ölmek istemiyorum."

Irmak bilincini tekrar kaybederken Balamir onu kucaklayıp içeriye taşıdı.

...

İkilemler düştüğünde hayatlarımıza soğuk terler iner sırtımızdan. Hayat bize karşı en acımasız yüzünü hiç çekinmeden gösteriyor demektir. Ama en kötüsü de bu seçimi sana yaptırdığı için suçlayacak tek kişi de yine kendinden başkası olamayacaktır. İşte hayatın gerçekleri böyle başlar.

Düne kadar büyük hayaller kurarken, bugün hayatta kalmak gibi belki de en önemli ama şimdiye kadar fark edemediğin bir gerçekliğin içinde boğuluyorsun. Çığlıklarının ne kadar yükseldiği hiç önemli değil. Çünkü bu noktada hayat ve hayatın karşına çıkardığı insanlar kulaklarını öylesine tıkayacak ki çığlıkların seni aşamayacak. İşte çaresizlik de böyle başlar.

Hayatın gerçekleri içerisinde çaresizce çırpınırken güvenecek bir şeyler ya da birilerini ararsın. Öylesine bir kaosun ortasına düşersin ki seçimlerin bir o kadar yanlış olur. Seni kim suçlayabilir ki. Uçurumun kenarında gördüğün ilk insandan yardım istemen elbette olağandır. Tam o noktada aslında ilk insanın, seni o uçurumun kenarına getirmiş olma ihtimali hiç aklına gelmez. Ama belki de sandığından daha güçlüsündür ve uzandığın o eli tutmanın tek amacı, lanet olası uçuruma tek başına düşecek olmamandır.

...

Irmak yavaşça gözlerini aralarken yüzünü acıyla buruşturdu. Acı öylesine keskindi ki sanki azaltacakmış gibi hızlı hızlı nefesler alıp verdi. Yanaklarından aşağı süzülen yaşları fark etmemişti bile. Az sonra başını kaldırıp etrafa göz gezdirdiğinde hiçbir şeyin tanıdık gelmemiş olması nedense onu rahatsız etmedi. Hemen yanında duran komodinin üzerindeki yarısı  dolu su bardağını görünce boğazının ne kadar kuruduğunu fark etti. O bardağa uzanmak belki de şuan dünyanın en zor işiydi. Bu yüzden çaresizce kımıldamadan bekledi. Neyi beklediğini bile bilmiyordu.

Uzaktan birinin sesini duyduğunu zannetti. Biraz kulak kabartıp daha sessiz nefes alınca Balamir'in birileriyle hararetli bir konuşma yaptığını anladı. Ses bir uğultudan ibaret olsa da bunu anlamak zor değildi.

Eğilip yarasına baktı. Üstünkörü yapıştırılmış gazlı bezleri daha yeni fark ediyordu. Yavaşça bantları sökmeye başladığında ufaktan bir çığlık koptu dudaklarından.

MASKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin