Bölüm 12- Su

346 36 6
                                    

Hızlıca bir şeyler atıştırıp odasına geçti. Omzundaki yarasını saklayacak bir elbise seçmesi gerekiyordu. Bulması uzun sürmedi. Boğazlı bir elbiseyi eline alıp inceledi. Derin sırt ve bacak dekolteleri olsa da yarasını kapatacak bir elbiseydi. Zaman kaybetmeden elbiseyi üzerine geçirdi. Saçlarını topladı. Yine siyah tonlarında koyu bir makyaj yaptı. Yüzü için de bolca kapatıcı kullandı. Ayakkabılarını da giyip odadan çıktı.

Balamir de hazırlanmıştı. Oldukça şık siyah bir takım giyinmişti. Anlaşsalar bu kadar uyumlu giyinemezlerdi.

Topuk sesleri salonda yankılanınca Balamir kol düğmelerini düzeltmeyi bırakıp başını kaldırdı. Anlık bir kalp çarpıntısıyla bütün bedeni titredi. Ama bunu asla belli etmeyecekti.

Irmak tam karşısına gelip "Olmuş mu?"diye sordu.

"Nefes kesici görünüyorsun."

Balamir hızlı bir göz taraması ve ilgisiz bir ifadeyle "Geceyi kurtarır."diye yanıtladı. Sonra da dış kapıya yöneldi. "Yürü hadi, ne yapacağını arabada anlatacağım."

Yola koyulduklarından beri neredeyse 45 dakika geçmişti ve Balamir aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu. Irmak sıkıntılı bir nefes vererek "Geri zekalı değilim. Bir defa söylediğinde anlamıştım zaten. Artık tekrarlamayı bırakır mısın?"diye söyledi.

Balamir gözlerini yolda tutarak "Öyle mi küçük hanım, anladıklarını bir de ben duyayım."

Irmak bakışlarını gecenin karanlığına dikerek usulca konuştu.

"Sen Tunç Grup'un genel müdürüsün. Başarılı bir iş adamısın ama aynanın diğer yüzünde uyuşturucu ve kadın ticaretiyle ilgileniyorsun. Bu gece Kürşat ve Kasım kardeşlerin dikkatini çekmek, onlara yaklaşmak ve kızlarını gözlemlemek için oradayız."

Balamir onaylarcasına başını salladı ve "Peki sen nasıl davranacaksın?"diye sordu.

Irmak bu defa dönüp ona baktı. "Her dediğini yapan bir süs köpeği gibi."

Balamir atılan taşı hissedercesine başını çevirip ona baktı. "Irmak!"

Irmak gözlerini devirerek geriye yaslandı. "Fazla konuşmayıp etrafı gözlemleyeceğim ve senin dediklerine harfiyen uyacağım. Ses tonumu yükselmeyeceğim ve gözlerimi dikip sana bakmayacağım."

Balamir "Güzel." derken dönüp Irmak'a baktı. Şehrin karanlığında bir ay gibi parlıyordu.

Angels'a geldiklerinde Irmak, Balamir'in koluna girip ilerlerken "Bu gece hemen bitsin lütfen!"diye içinde dualar ediyordu. Balamir son bir uyarı için "Sakın aptalca bir şey yapma!" diye fısıldadı. Nefesi sonbaharın serin havasını delip tenini yakmıştı.

Girişe geldiklerinde anlaştıkları gibi Melis onu bekliyordu. Kapıdaki görevliler daha davetiyelerini sormadan Melis pek masum olmayan bir hareketle görevlinin omzunu okşadı. "Onlar benimle tatlım."deyip gülümsedi. Bütün yüzüne yayılan bu gülümseme anında karşılık buldu. Görevli adam da gülerek yana çekildi.

Birkaç adım ilerledikten sonra Melis memnuniyetsiz bir ifadeyle, Irmak'ı baştan ayağa saniyelerce süzdü. Sonra da gözlerini Balamir'e çevirdi.

"Yanında birini getireceğinden hiç bahsetmemiştin dün gece." dedi.

Dün gece mi?

Irmak başını kaldırıp Balamir'e baktı.

Melis, Irmak'ın ifadesindeki değişimi görünce keyifle gülümsedi. Daha da ileri gidecekti. Birkaç adım atıp Balamir'e yaklaştı. Irmak'ı tamamen görmezden gelerek ellerini Balamir'in göğsüne yaslayıp "Oysa ki bütün gece kollarındaydım."dedi.

MASKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin