metanoia: Ne demek belki karşındayımdır?
Sırt üstü uzandığım çimenlikten kafamı biraz kaldırdığım an yanımda oturan Simay'ın bakışları bana döndü. Umursamadan karşı tarafıma baktım.
Oradaydı.
Beni bulduğunu mu söylemek istiyordu?
Sanmıyordum.
"Neden Yamaç'ı iki saattir dikizliyorsun?"
"Ne?" Diyerek bakışlarımı Simay'a çevirdim. "Ben mi? Saçmalama. Ne işim olur onunla?"
Telefonumun bildirim sesi kulağıma ulaştığı an Simay'ın cevap vermesini bile dinlemeden telefonu elime aldım.
Yamaç: Eğer burada oyun alanındaysan gel ve bir oyun oyna. O zaman sebebini söylerim.
metanoia: Oyun alanında değilim.
Yamaç: O zaman...
Yamaç: Yazık oldu.
Cevap vermeden telefonumu kapattığımda Simay kaşları kalkık bir şekilde beni izliyordu. "Anlatacak mısın artık?"
"Evet ama şimdi değil." Dedim ve hızla devam ettim. "Şimdi senden bir şey isteyebilir miyim?"
"Pekala, isteyebilirsin ama bunu kesin konuşacağız. Aylin gibi senin de popüler bir çocuğa birkaç ay vurulmanı istemiyorum."
"Şimdi belli etmeden Yamaç'a bakar mısın? Bu tarafa bakıyor mu bilmem lazım."
"Asla yapmam! Sen ona vurulmuşsun bile!"
"Hayır, hayır bu öyle bir şey değil. Ona aşık falan değilim. Lütfen sadece buraya baktığını bilmem gerek."
Derin bir nefes vererek Simay yavaşça kafasını döndürecekti ki tekrardan bana baktı. "Bakmasını geç, bu tarafa geliyor!"
"Ne!"
"Sessiz ol geldi bile!"
"Kızlar." Yamaç'ın sesini duyduğum an kafamı yavaşça ona doğru çevirerek kaslarımı kaldırdım. Umursamaz görünüşümü istediğim gibi her an gözler önüne serebilme gibi bir yeteneğim vardı.
Simay sertçe konuştu. "Ne var Yamaç?"
Yamaç'ın kızlara yaptığı o gülümsemesi tekrardan yüzünde oluşunca gözlerimi diğer tarafa oyun oynayanlara çevirdim. Aylın ayağa kalkarak Furkan ile buraya geliyordu. "Siz sadece burada mı oturacaksınız bu akşam? Simay senin iyi bir oyuncu olduğunu biliyorum."
Simay ağzını açacaktı ki Yamaç bana döndü ve konuştu. "Peki sen, oyun oynar mısın?"
"Oynamam."
"Bu sefer oynayacaksın!" Diye bir ses duyduğum an kafam o tarafa çevrildi. Aylin, Simay ve bana sevinçle bakıyordu. "Oynayacaksınız çünkü ikinize de oyun alanında yer kaptım."
Simay omuz silkti. "Olur, fark etmez."
Herkes bana baktığı an derin bir nefes verip kafamı salladım. Eğer oynamayacak olursam daha çok göze batardım. "Of, tamam. Oynayacağım."
*
Oyun alanına doğru yürümeye başladığımızda şişe çevirmece oynayacağımızı düşünerek Yamaç'ın iki yanına oturdum. Böylece şişenin iki ucu ikimize denk gelmez ve daha iyi olurdu.
Ortamızdaki kahve saçlı kız aramızdan bir anda kalkarak karşımdaki erkeğin yanına geçip oturduğunda diğer tarafımdaki Simay da yanındaki erkek ile yer değiştirdi. Yamaç bir anda kulağıma eğilerek fısıldadı. "Şişe çevirmece oynamayacağız, sarışın."
Oluşturduğumuz çembere baktığımda bir kız bir erkek şeklinde sıralanmıştık. "Ne oynayacağız?" Diye mırıldandığımda bir kızın ve bir erkeğin elinde dolaşıp dudaklarına götürerek o küçük kağıt parçasını gördüm.
Aceleyle ayağa kalkarak, "Oynamıyorum." dediğim an Yamaç bileğimi tutarak kafasını iki yana salladı. "Korkaklık etme..."
"Böyle şeylerden nefret ediyorum."
"Korkaklık etmeyi seviyorsun yani?"
Cevap vermeden sadece gözlerine bakmakla yetindiğimde çemberin ortasında duran bir kız oynayacağımız oyunu tanıtmaya başladı. Bu kızı tanıyordum, mimarlık fakültesinde geçen senenin yaz partisini düzenleyen Ceren'di. Sevim ile yakın arkadaşlardı. "Kart dudaklar arasında gezinecek. Düşüren öpüşür, yapmak istemeyen karşındakinin bir isteğini yerine getirir... Birbirleri ile temas dışında."
Yamaç ile böyle bir durumda kalsam yapacağım ilk şey ne olurdu? Kaçmak. Koşmak. Uzaklaşmak.
Eğer bunlardan birini yapamazsam ne olurdu? İstediğini yapardım. En fazla ne isteyebilirdi benden? Ne olabilirdi? Daha beni hatırlamıyordu bile.
Kız herkesten onay almak istercesine ara ara yüzleri kontrol ederken Yamaç'a da baktığını fark ettim. Ona neden bakma gereği duymuştu ki? Daha önce defalarca oyun haftalarında ismi geçmişti. Önce oynadığı oyunlarda kural ihlali mi yapmıştı? Neden kontrol etmişti?
Kart çaprazımdaki bir erkeğin dudakları üstünden başladığında, "Stres yapma." diye kulağıma eğilerek fısıldadı Yamaç.
Yüzümü çevirmeden gözlerimle baktım sadece. "Neden stres yapacak olayım ki?"
Sırayla hiçbiri düşürmeden ilerlediğinde hızla oynanmadığını fark ettim. Normalde düşürmemek için hızla kafalarını çevirmeleri gerekmiyor muydu? Ne yani birbirleri ile öpüşmek mi istiyorlardı?
Bu iğrençti.
Böyle bir alanda herkesin gözü önünde bunu yapmak istemezdim. Platonik olduğum çocuğun dudaklarına yapışma şansım olsa bile...
Çemberde en az yirmi beş kişi olduğumuzdan dört tane kart düşüren olmuştu. Biri Simay'a da denk gelmişti ve ona uzanıp öpecegi an öyle bir geri çekilmişti ki çocuk Simay'ın kucağına düşmüştü.
Diğer tur tekrardan oynanmaya başlandığı an dudaklarıma ve yakınlarıma kart gelmediği için sevinmiştim. Bu oyunun oynanacağını bilmiyordum fakat böyle giderse diğer tura kalmadan bir bahane bulup gitme ihtimalim çoğalıyordu.
Bu tur kimse düşürmeden hızla ilerlediğinde normal yönden ters bir şekilde ilerlemişti. Yani saat yönünden gittiğimiz halde tersi yönünden başlamıştı. Bu tuhaftı ama kimsenin karşı çıkmadığını düşünürsem ağzımı kapalı tutmam daha iyi olabilirdi. Belki de hep böyle yapıyorlardı.
Herkes dikkatlice düşürmeden bir tarafından alıp diğer tarafına doğru veriyor ve kimse biri ile öpüşme ihtimalini imkansız kılıyordu. Böylece son beş kişi kalmıştı. Berke, Cemre, Göktuğ, Kumru ve Yamaç...
Ve ben.
Kimse düşürmeden ilerledi ve Yamaç'ın kiraz rengi dudakları üstüne bir kağıt kondu. Kafasını bana çevirip gözlerimin en içine baktığında avuç içlerim karıncalanıyor, kulaklarım yanıyordu. Sanki birisi kalbimin tam orta yerine bir ateş yakmış gibiydi.
Kâğıdı almak için kafamı hafifçe eğdim ve ona doğru yaklaştırdım. Çok yakınımdaydı. O kadar çok yakındaydı ki gözleri, benim kendi gözlerimin dolmasına sebep oldu. Böyle baktığında ilk karşılaşmamız gibiydi her şey. O, ben ve gözler. Bunlardan ibaretti. Her şey.
Farklı olan tek şey ortadaki kağıttı.
Ve çevremizdeki gereksiz kalabalık.
Kâğıdı almak için biraz daha eğildiğim o an küçük kağıt parçası onun dudakları arasından yere doğru uçtu ve aramıza bir perde olmaktan çekildi.
Kâğıt uçtu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISLAK SOKAKLAR (texting)
Dla nastolatkówO geceyi unutmamıştım. Zira sen de unutmamıştın. Ben ne seni ne de o geceyi hafızamdan çıkarmazken sen beni gözlerinle hatırlamadın.