Bölüm 19

2.1K 156 2
                                    

Merve ayaklanıp Thomas'ın yanına gitti.

Merve:"Thomas yaprak lazım senin çantanda vardı. "

Thomas zorlukla çantayı uzattı. Benim ise hala havasızlıktan başım dönüyordu. Merve çantanın içinde bulduğu yaprağı avcunun içine koydu. Yaprak ışıldıyordu. Rahat nefes almaya başlamıştım.

Merve:"Hava perisi olduğum için üzülüyordum ama şimdi işe yaradı."

Galla:"Senin gücün çok güzel tuzaktada işe yaramıştı. Turnuvada da işe yaradı."

Kim jong kook:"Evet bende biliyorum. Bugüne kadar o güçle neler yaptın.  Profesyonel öğrenci oldun. Şimdide hepimizin hayatını kurtardın. Hayat için yaşamak için ilk temel ihtiyaç oksijen"

Merve:"Doğru söylüyorsunuz aslında şimdi buradan nasıl çıkacağız. "

Galla ayaklandı. Duvarları yokladı.

Galla:"Eminim ki bunlardan birinde çıkış var. "

Beyza ayağa kalktı ve oda Galla gibi duvarları yoklamaya başladı.

Thomas eline bir kitap alıp. 

Thomas:"Bunlardan biri bize yardım eder mi ha ne dersiniz?"

Kim jong kook:"Büyük ihtimalle yardımcı olmaz. "

Thomas:"Sence Elizabeth bunlardan biri bize yardım edebilir mi?"

"Bence yardım edemez sonuçta bu odada tuzaklardan biri"

Thomas:" Denemekten ne zarar gelir ki?"

"Boşa zaman harcarsın bence biraz bitanene yardım et."

İşte yine göz gözeydik. Ayağa kalktım. Kitaplığı karıştırmaya başladım. Thomas yanıma geldi.  Elimi tuttu. Ona doğru baktım. Gözleri dolmuştu.

Ben:"Ne oldu?"

Hiç bir şey söylemiyordu sadece gözlerimin içine bakıyordu.  Dokunsam ağlayacak bir hali vardı. Gözleri deniz gibi mavi saçları biraz dağılmıştı bu haliyle bile çok yakışıklıydı. Onu böyle görmek içimi acıtmıştı. Onun canı yanınca benim canım da yanıyordu.

Ben:"Beyza ile aranız mı kötü ?" Dedim fısıldayarak.

Thomas:"Yakında anlayacaksın Elizabeth çok yakında anlayacaksın"

Elimi bırakıp Kim jong kook'un yanına oturmuştu.  Gözlerim dolmuştu.  Ağlamamak için kendimi zor tuttuyordum. Kitaplığa dönüp gözlerimdeki yaşı kimse görmeden sildim.  Daha önce hiç bir erkege karşı bunları hissetmemiştim. Aklıma ilk tanıştığımız gün geldi. İlk elini tuttuğumdaki hissettiklerim hoşlanma falan değildi. Sanki onun enerjisi bana geçmişti. Mas mavi gözleri gözlerime dediğindeki hissettiklerim. Ateş bile beni yakmadı senin yaktığın kadar Thomas. Gözlerin yaktı.  Küçük bir  gülümsemen alev alev yaktı kalbimi sussadım yangınında eridim ellerinde sonum oldun. Kitaplardan birini okumak istedim. Biraz daha düşünürsem ağlayacaktım. En eski pembe olanını çektim. Kitaplık dönmeye başladı.

Galla:"Elizabeth çıkış"

Kitaplığın  açılmasıyla ilk ben içeri girdim oldukça karanlıktı.

Ben:"Ateş bana gel"

Yine alev alev yanmaya başlamıştım.

Ben:"Haydi gelin bakalım burası neresi"

Duvar arası iki kişiyi zor alıyordu.  Duvarlar boyasızdı ve havasızdı. Merve sürekli oksijen veriyordu. İyiki ateşimden duman çıkmıyordu. En çokta bu yönünü seviyordum.  Yerde oldukça fazla kum vardı. Karanlığın içinde ilerliyorduk. Sonu olmayan kolidor sanki. ..

Kim jong kook:"Sağda yukarıya çıkan bir merdiven var"

Merdiveni çıkmaya başladık. Merdivenin sonu gözükmüyordu. Çürük demir merdivenin bazı basakları kırılıyordu. Biraz hızlandım. Üstte bir kapak vardı.  İttirdim.  Açılmadı.  Demir kapağın bir kısmını eritip açtım. Burası terastı. Galla:"Vaayy"

Merve:"Oradan Şato'nun tepesine tuhaf yani"

Beyza:"Şu manzaraya bakın alevli yol hele çok korkunç gözüküyor. "

Kim jong kook:"Acaba Cem evin neresinde bizim  geldiğimizi anlamış mıdır?"

Thomas:"Anlasa şimdiye yakalardı."

Ben:"Cem burada değil şuanda"

Galla:"Nerden biliyorsun?"

Ben:"Hissettim sadece"

Terası aramaya başladık.  Her şeyi karıştırmaya başladık.

Galla:"Bence Beyza'nın gücünü çok gizli bir yerde sakliyor."

Kim jong kook:"O zaman inelim aşağıya"

Thomas:"İnelim de bu kapı şifreli ve sihir güç her neyse bu onu açamaz."

Şimdide şifre çözmemiz gerekiyordu. Bir an bu Şato'dan çıkamayacakmışız gibi hissettim.

Vampir ve PeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin