11 | göz bebeklerinde biriktirdiği yıldızlar » final

667 80 49
                                    

3 Yıl Sonra

Jennie sabah uyandığında her gün yaptığı gibi ilk iş kaldığı odanın penceresini açmıştı. Yoongi'nin kendisi için aldığı tek katlı, tam dört odaya sahip evini seviyordu. Küçük sayılmazdı ancak sevimli bir evdi. Yoongi ile evleri yan yanaydı böylece işe gidip gelmek Jennie için kolay oluyordu. Buraya ilk geldiklerinde ödü kopmuştu. Kendisine söylenen hiçbir şeyi anlamıyordu, oldukça yabancı bir yerdeydi. Alışmakta güçlük çekmişti. Jungkook yoktu, babası yoktu... Ama elden ne gelirdi ki? Tek çıkış yolu buydu işte, Jennie de kaderine teslim olmuştu. Artık İtalyanca konuşabiliyordu ve anlıyordu da. Tabii birtakım telaffuz sıkıntıları yaşıyordu hala ama o da birkaç yıla düzelirdi muhtemelen.

İtalya'nın Venedik kentinde yepyeni bir hayat kurmuşlardı kendilerine. Yoongi'nin annesi buralıydı ve Yoongi'nin burada bazı ahbapları vardı. Bu sayede hemen yeni bir mekan açmıştı kendisine. Bu sefer mekanın ismini fiore di ciliegio rosa koymuştu. Pembe kiraz çiçeği anlamına geliyordu. Muhtemelen ona Kore'yi hatırlatıyor olduğu için bu ismi koymuştu. O da en az Jennie kadar memleketini özlüyor olmalıydı ama yine de Min Yoongi için de İtalya'ya gelmek mantıklı bir davranış olmuştu. Tam bir yıl önce Kore asıllı Avustralyalı saygıdeğer bir ailenin kızıyla evlenmişti. Genç kızın ismi Roseydi ve son zamanlarda Jennie'nin tek arkadaşı olmayı başarmıştı. Jungkook'u Yoongi'ye anlatamıyordu çünkü Yoongi yalnızca Jennie'yi korumaya odaklı olduğundan genç adam hakkında kötü sözler sarf etmeye başlıyordu. Jennie'nin tek istediği ise içini dökmekti, Rose sayesinde bunu yapabiliyordu.

Evini topladı ve akşam yemeğini erkenden yedi. Daha sonra yanına bugün giyeceği elbiseyi, ayakkabıyı ve onlarla uyumlu olan maskesini alarak bir torbaya yerleştirdi. Ardından kulübe benzeri evden çıkmış, Yoongi ve Rose'ye ait olan eve doğru yürümeye başlamıştı. İkili çoktan dışarı çıkmış evlerinin önündeki iskemlelere oturmuş Jennie'yi bekliyorlardı. Jennie gülümsedi ve yanlarına giderek Rose'nin yanında durdu. "Hazırsan gidelim?" demişti Yoongi genç kızı inceleyerek.

"Hazırım," Jennie kafa sallamıştı. "Bu arada Yoongi..." Üç yılın onlardan alıp götürdüğü şeylerden biri de saygı ekleriydi elbette. Artık bunlara gerek kalmamıştı. "Sence gönderdiğimiz torba Roma'ya ulaşmış mıdır?"

"Öyledir, muhtemelen," diye cevapladı onu Yoongi. "Birkaç güne mektup gelir biz de anlamış oluruz." Jennie, üç ayda bir Kore'ye yani babasına yüklü miktarda para ve yanında da iyi olduğuna dair bir mektup gönderirdi. Ancak yerlerini belli etmemesi amacıyla mektup ilk önce Roma'ya gider, ardından Busan'a ulaşırdı. Böylece Roma'dan gönderilmiş gibi görünürdü oysa alakası bile yoktu. "Hadi," dedi Yoongi, Jennie'nin düşüncelere daldığını fark ederken. "Gidelim, geç kalacağız."

***

Üç yıl. Dile kolay, tam üç yıl boyunca Jennie'yi aramıştı Jungkook. İlk önce, mektupların adresi olan Roma'ya gitmişti. Didik didik aramıştı her yeri, bir yandan da geçimini sağlamak için bir iş bulmuştu kendine. Ancak Jennie Roma'da değildi. Bundan emin olduktan hemen sonra soluğu Napoli'de almıştı. Orada da yoktu. Florensa, Siena, Milano derken neredeyse İtalya'nın tamamını aramıştı üç yılda. Asla bıkmamıştı bundan çünkü hayatının aşkıydı o. Bir şekilde ikna edecekti onu. Jennie mutlu olmayı hak eden biriydi ve Jungkook da onu mutlu edecekti. Şimdi ise Venedikteydi. Eğer Jennie'yi burada da bulamazsa geriye pek bir seçenek kalmıyordu ve Jungkook bundan çok korkuyordu. Jennie'yi bulamamış olsa bile bulma umudu onun üç yıl boyunca ayakta kalmasını sağlamıştı. Eğer bu umudu kaybederse mahvolurdu.

penelope ❅ jenkook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin