Halsey - Eyes Closed
Jennie ne diyeceğini bilemiyordu. Karşısında kral duruyordu. Oldukça yakışıklı, bilgili ve zeki bir insandı. Bunu onunla birazcık vakit geçiren birisi bile kolaylıkla anlayabilirdi. Neredeyse mükemmel olarak nitelendirilebilecek biriydi o. Ama, Jennie'nin kalbi onunla çarpmıyordu işte. Aklında, ruhunda ve kalbinin tam ortasında başka biri vardı. Gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. Var olmasına vardı fakat Jungkook ondan hoşlanmıyordu ki... Hayır, kesinlikle onu beğenmiyordu. Yıllardır birbirlerini tanıyorlardı. Jungkook, Jennie'yi öz babasından bile daha iyi tanıyordu. Yine de bu zamana dek ondan hoşlanmamıştı ve sırf sesi güzel diye Penelope'ye aşık olduğunu söylüyordu. Bu durumda Jennie'nin elinden ne gelirdi ki? Penelope ve Jennie aynı kişiydi evet, ancak Jungkook'un gözünde durum bu şekilde değildi.
Üstelik karşısında duran kişi kraldı. Nasıl hayır deme saygısızlığında bulunabilirdi? Hızlı bir şekilde hayır dediğinde olacakları ve evet dediğinde olacakları kafasında tarttı. Eğer hayır derse, en iyi ihtimalle - daha kötüsü de olabilirdi - Taehyung hiçbir şey söylemeden gitmesine izin verirdi ama bir daha Penelope olamazdı. Bu sefer gerçekten bir dikiş atölyesinde çalışmaya başlamak zorunda kalabilirdi. Babası, bunca zaman boyunca Penelope olduğunu ve yalan söyleyerek Canzone Del Cieola'da, pek sevilmeyen bir adam olan Min Yoongi'nin yanında, çalıştığını öğrenerek büyük bir hayal kırıklığına uğrayabilirdi. En kötüsü ve en önemlisi de Jungkook onu sevmez, Penelope'nin kim olduğunu arar dururdu. Penelope'nin Jennie olduğunu öğrendiğindeyse büyük bir üzüntü duyardı. Hayal ettiği gibi olmadığı için kalbi kırılırdı.
Yutkundu. Kabul ederse kraliçe mi olacaktı? Ama bunu hiç istemiyordu aslında. Hiçbir zaman parada, şöhrette veya güçte gözü olmamıştı. Ama eğer kabul ederse babası ömrünün sonuna dek rahat bir hayat yaşayacaktı. Aynı şekilde kendisi de rahat ederdi. Tanıdığı, kendisiyle aynı zorluklar yaşamış olan, birçok insana hem maddi hem de manevi yardımda bulunabilirdi.
"Ben," dedi zorlukla. "Sizinle evleneceğim. Sadece, bir şey rica edebilir miyim?"
Taehyung'un yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu ve parlak gözlerle Jennie'ye bakmıştı. "Tabii," diye cevaplamıştı onu. "Ne istersen."
"Son bir kez Penelope olup Canzone Del Cielo'da sahneye çıkabilir miyim?"
***
Son sahnesi Jennie için oldukça zor geçmişti. Hiçbir zaman kendi dolabında var olmayan pahalı giysiler giyer ve mücevherler takar, bir maskenin arkasına sığınırdı ancak sadece iki yerde kendisi olabildiğini hissediyordu: sahnede ve Jungkook'un yanında. Maskesini çıkarmadan tuvalet masasındaki aynadan kendini izledi. Son kez, bu kılıkta bu odada bulunuyordu. Birazdan Min Yoongi son kez yanına gelecekti ve vedalaşacaklardı. Maskesini çıkarmak istemedi bu sefer. Artık kendisi olamayacaktı. Kendisi gibi görünecekti evet, insanlar onun yüzünü göreceklerdi. Fakat kendisi olduğu iki yerde de olamayacaktı bir daha. Bu durumda, bir maske takıp yüzünü gizlemesi bile daha çok Jennie gibi hissettirmeye başlamıştı. Penelope, bir anda Jennie'ye çok yakınlaşmıştı. Çünkü bir daha aynaya baktığında gördüğü kişi kendisi olmayacaktı.
Zorlukla tebessüm etti. Tam o sırada kapının dışından tuhaf sesler gelmişti. Bir inleme duyulmuş ve kırılma sesleri gelmeye başlamıştı. Jennie, maskenin arkasında kaşlarını çatmış ve neler olduğunu anlayamayarak paniklemeye başlamıştı ki içeriye Jungkook girmişti. Dudaklarında ve kaşlarında kan vardı ayrıca elmacık kemiğinin üst tarafı morarmıştı. Ancak iki elinin de boğumları neredeyse tamamen parçalanmıştı. Yani, buraya girebilmek için Yoongi de dahil bütün adamları dövmüş müydü? Hem de tek başına? Jennie bir yandan çok şaşırmış, bir yandan da Penelope'yi bu kadar mı seviyor diye düşünmüştü. Demek gerçekten doğruydu. Gerçekten Penelope'ye aşıktı. Öyle ki, onun için böyle bir tehlikeyi göze almıştı.
Jungkook, başta ne yapacağını bilemeyerek öylece durmuş ve derin nefesler almıştı. Daha sonra yutkunmuş ve birkaç adım atarak Jennie'ye yaklaşmıştı. Onun bir şey söylemesine fırsat vermeden "Jennie," diye fısıldamıştı. Bu durum, genç kızı bir kez daha şok olmaya sürüklerken maskesinin ardından sevdiği adamı izlemeye devam etmişti. "Jennie," demişti Jungkook, bu sefer daha yüksek sesle. "Nasıl anlayamadım bilmiyorum." Gözleri dolmuştu. Kendisini sorguluyor hatta kendisini suçluyor gibiydi. "Aptal gibi nasıl anlayamadım hiç bilmiyorum. Oysa seni yıllardır tanıyordum ve anlamam gerekirdi. Kafamda parçaları birleştirdim ve.. Sen Penelope'sin işte." Yüzüne rahatlamış bir gülümseme yayılmıştı. Ancak onun aksine Jennie ağlamak üzereydi.
Jungkook birkaç adım daha atmış, Jennie'nin tam önünde durmuştu. Hızlı bir şekilde maskeyi genç kızın yüzünden çıkarıp tanıdık yüzüyle karşılaşırken "Kral'ın seninle evlenmek istediğini duydum," demişti. "Evlenecek misin onunla?" Kaşlarını çattı. "Gerçekten Kral ile mi evleneceksin Jennie? Onu seviyor musun ki?"
"Ne fark eder," Jennie titreyen sesiyle konuştu. Ağlamamak için yumruklarını sıkıyordu. "Sevmek önemli mi ki?"
Jungkook'un gözleri şaşkınlıkla büyümüş ve kaşları havalanmıştı. "Ne demek sevmek önemli mi? Tabii ki de önemli, bu, en önemli şey Jennie. Ben seni..."
"Hayır," Jennie sinirle konumuştu. Dişlerini sıkıyor ve neredeyse tıslar gibi konuşuyordu. "Sakın o cümleyi kurma çünkü bu doğru değil. Sen beni sevmiyorsun hiçbir zaman da sevmedin. Sen herkesin peşinden koştuğu, merak ettiği, aşık olduğu o popüler kızı sevdin. Penelope'yi. Sen, bir köylü kızı olan ve tek dileği mutlu olmak, senin yanında olmak olan Kim Jennie'yi sevmedin. Bu yüzden sakın bana yalan söylemeye çalışma. Ben, kral ile evleneceğim."
Jungkook'un bir şey söylemesine izin vermeyerek odadan çıkmış ve genç adamı orada yapayalnız bırakmıştı.
Diğer bölüm final :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
penelope ❅ jenkook ✓
Fiksi Penggemarjenkook. Genç kız aynanın karşısına geçti. Yansımasını inceledi bir süre. Aynanın ufak bir kısmı kırıktı ve yansıyan mum ışığı yüzünde dans ediyordu. Tuvalet masasının üzerine koyduğu maskeyi alarak güzelce yüzünü gizledi. Artık kimse yüzünü göremey...