Seul'da güneşli ama soğuk bir cumartesi günüydü, insanlar palto ile gezerkerken sıcak yerler arıyorlardı. Öğlen olmasına rağmen hâlâ yatağından çıkamayanlar ise yorganlarına iyice gömülüyordu. Bu şehirde ki küçük apartmanda ise durum şöyleydi.Aradan 1 ay geçmişti, herkes yenileniyordu bazı eşyalar paketleniyordu. Komşular yeni evler bakmışlardı, bu onların hiç hoşuna gitmemişti. Birbirlerine yakın yerleri bulmaya çalışıyorlardı ama çok zordu. Hyuna ve Hyojong mecburen Gangam tarafından ev bakıyorlardı onların yanında ise Sunmi ve Taemin vardı, ses çıkardıkları zaman rahatsız olmayacakları komşular bulmaya çalışıyorlardı.
Hoseok ve Rosé bulundukları yerden fazla uzaklaşmadan Namjoon ve Jin ile ev bakınıyorlardı. Jin ve Rosé'nin iş yerleri aynıydı, Hoseok ile Namjoon'un ise yakındı. Beraber bir apartman bulmak hepsinin aklına yatmıştı. En azından fazla ayrılmamış olacaklardı. Heechul ise ev bakamayacak kadar kendini kötü hissediyordu, komşularından ayrılmak istemiyordu asla bu mahallede yaptığı dedikoduyu ve o ortamın samimiyetini başka bir yerde bulamayacaktı. Aynı zamanda arkadaşlarından ayrılmak istemiyordu, yalnız yaşıyordu ve eğlencesi komşularıydı. Onları bırakmak istemiyordu.
Son zamanlarda sürekli gittiği bir kafe de bir kız ile bakışıyordu, siyah saçlı kahküllü bir kızdı. Onu ilgi çekici bulmuştu ama bir şeyleri ağırdan alamayacak kadar ise yaşı geçiyordu. Taemin onunla dalga geçiyor Hyojong ise tavsiye vermeye çalışıyordu.
Yoongi ve Jennie ise müstakil bir ev istiyordu, para durumları buna müsaitti ikisininde bir birikimi vardı şimdi ve ileri ki hayatları için en rahatı müstakil bir evdi. Jennie'nin ailesi ise Yoongi'ye alışmıştı, onu ailenin bir parçası olarak görüyorlardı. İki aile birbiri ile iyi anlaşmıştı tabii bu çiftimizi fazlasıyla mutlu etmişti.
Son zamanlarına yaklaştıklarından komşular bütün zamanlarını birlikte geçiriyorlardı. Her akşam sohbet ediyor, haftasonları bir şeyler yapıyor birbirlerine zaman veriyorlardı. Hepsi üzüntülüydü ama belli etmiyorlardı, ayrılmalarına az kalmıştı ve bu onları cidden içten içe zehirliyordu. Birbirlerinden ayrılmayacaklarını biliyorlardı ama aynı şekilde aynı apartmanda oturdukları gibi olmayacaktı çoğu şey.
Bugün ise yine kampa gitme kararı almışlardı, en son gittiklerinden Bay Lee'yi kaybettiklerini hatırlamak biraz tatsızlaştırıyordu onları ama bunu aşabilecek kadar olgundular. Heechul köfteleri çevirirken başında Rośe heyecanla bekliyordu. Onun başında ise Hyojong çünkü Heechul'un herhangi bir boşluğunda bütün köfteleri bitirmesin diye. "Hyojong başımda ölüm meleği gibi dikilme"
Hyojong gözlerini kısarak ona bakarken ellerini ceplerine yerleştirdi. "Zaten o köfteleri yersen karşı tarafa aktarmalı geçiş yapacaksın"
Rośe saçını onun yüzüne savururken sinirli adımlarla sevgilisine doğru ilerledi ve Hoseok'un kucağına otururken kollarını göğsünde birleştirdi. "Ne oldu minik?" Rośe kaşlarını çatarken nefesini dışarı üfledi. "Hyojong bana dolaylı yoldan çok yediğimi söyledi, öyle değil dimi Hoseok?" Hoseok'un yüzünde gergin bir gülümseme oluşurken etrafına bakındığında herkes başını farklı yöne çevirmişti.
Hoseok başıyla sevgilisini onaylarken cevapladı. "Asla hayatım senin yediğin yemek bile sayılmıyor" Rośe gülümseyerek ona sokulurken Hoseok alt dudağını kemiriyordu. Herkes bugün bir sakindi, üzüntülerini saklamak için birbirlerine sataşıyorlardı. Yoongi yavaşça Heechul'un yanına yaklaşırken elleri cebindeydi. "Bu aralar kuşlar bana bir şeyler fısıldıyor Heechul"
Heechul kaşlarını çatarken köfteleri çevirmeye başladı. "Hangi kuşlar tatlım" Yoongi sırıtarak omuzunu yavaşça onun omuzuna çarpıp geri çekildi. "Bir kızla gör-" Heechul korkuyla hızla ona dönerken boşta olan eli ile onun ağzını kapatırken gözlerini kısarak etrafına baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
apartment'²
Fanfiction@alex11russo kitabın ilk bölümleri bu hesaptadır eğer kitabı ilk defa gördüyseniz profilimde de etiketli olan hesabıma girip bakabilirsiniz. Seul'da ki küçük bir apartman hikayesi. • Birbirlerini sinir etmekte çok başarılı olan iki komşunun ve apart...