XX - Final

670 46 234
                                    

Keyifli okumalar diliyorum~~~

•••

Sherry'nin işiyle ilgilenirken pek şirkete uğramasam da -uğrasam bile kısa süreliğine oluyordu bu ziyaretlerim- ChanYeol'ün eskisi gibi soğuk bakmadağını fark etmiştim. ChanYeol ile aramdaki buzları eritmemde yardım eden Sherry'e ise herkesin fark edeceği şekilde iyi ve hoşgörülü davranıyordum. Garip karşılanıyordum belki ama yıllardır ruhsuz robot gibi çalışmamı sağlayan gerçekleri düzeltmiş olduğumdan zerre umrumda değildi. ChanYeol'üm fark etmişti artık bir tek onu sevdiğimi. Ve fark ettiği için mi bilmem, bana eskisi gibi kötü değildi.

Omzumla kulağım arasına sıkıştırdığım telefonumda annemle konuşurken asansörün içinde elimde tuttuğum dosyaları inceliyordum.

-Ee, en son benden tavlama taktiği istemiştin. Hangisini uyguladın?

Anneme Yeol'ü tekrar bahsedip bir iki taktik istemiştim ve en klasiğinden en uçuğuna kadar annemin söylediklerini sıkılmadan ağzım açık dinlemiştim. Babamdan değil de annemden korkmam gerektiğini öğrenmiştim aynı zamanda.

Asansörde tek olmadığım için açık açık hangisini uyguladığımı söyleyemezdim sorusuna cevabı.

-İlk söylediklerinden, en mantıklı ve sıradan olanı.

-Neyi? Evinin kapısına yığılmış gül yaprakları ve yüz tane kokulu mumu mu diyorsun?

-Ah, hayır. Bekle...

Dosyayı kolumla bedenim arasına sıkıştırıp telefonu elime aldım.

-Demiştin ya gösterişli olmayanlardan birkaç tane. Genel olarak herkesin yaptığı şekilde.

Sikeyim yanımdaki çalışanları. Bir laf anlatana kadar götümden ter akacak şimdi.

-Düzgünce söylesen yavrum, anlayamıyorum.

-Nasıl ya?! Neyse, az sonra ararım seni.

-Tamam, bekliyorum bak. Seni seviyorum bebeğim.

-Tamam, arayacağım merak etme. Ben de seni seviyorum.

Telefonu kapatıp da cebime tıkıştırdığımda derin bir nefes almış ve duran asansörün kapısının açılmasıyla çalışma masalarının arasından sevdiğim adamınkini bulup masasının üzerindeki her çeşit çiçekten birer tane bulunan demeti görmüştüm. ChanYeol daha görmemiş olmalıydı. Aslında günlerdir aynı şekilde masasına bu şekilde hediyeler bırakıyordum ve sanırım o ve ben haricinde kimse de bilmiyordu kimin gönderdiğinden. Böylesi onun için daha iyiydi. Ortada herhangi bir şey yokken insanların onu rahatsız etmesini istemezdim.

Dalgınlıkla odama gireceğimde odamın şuan sağımda kalan tarafındaki idari işler koridorundan gelen sesle o tarafa dönmüştüm. Odama girmeden ChanYeol'ü koridorun bu tarafındaki fotokopi odasında ya da mutfak kısmında görürüm diye sanki sesleri merak etmişim gibi sese doğru yöneldim.

Koridordan sağa döndüğümde merdivenlerin başlangıcında iki kişinin telaşla bir şeyler yaptığını görmüştüm. Yanlarına gittiğimde iki kişiden biri aradığım şahıstı ama keşke o olmasaydı. Üzerine içecek dökülmüştü ve canının acıdığını belirten buruşuk yüzünden bayağı sıcak olduğunu anlamıştım. Tanrı'm, bazen dualarımı dinliyorsun, bunu anladım ama lütfen bu şekilde tutturma. Onun canı yansın istemiyorum.

Hızla yanlarına gittiğimde giydiği gömlek karnına değmesin diye ucundan tutmuş ve gömleğinin yakasını çekiştirerek içine doğru üflüyordu güzel yarim. Yanındaki mahlukata elimdeki dosyayı bilerek sert bir şekilde göğsüne vurarak tutmasını sağlamış ve sevdiğimin gömleğinin düğmelerini açmıştım rüzgar değsin diye. Bu sırada yanımızda duran üçüncü şahısa sinirle dönmüştüm.

ZORUNDASIN (BaekYeol) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin