XIII

423 40 107
                                    

Keyifli okumalar diliyorum~~

Yorumlarınızı bekliyorum. Ne zaman okumaya başlarsanız başlayın her zaman yorumlara bakacağım. Yıllar geçse bile yeni başlayıp yorum yapmaya çekinmeyin sakın.

•••

Doktorumla oturup konuşma terapisi niyetine boş muhabbetler ederken artık çok daha iyi konuştuğum için ikimiz de mutluyduk. Bunun için ona sonsuz minnettardım. Hem bir doktor hem de arkadaş olarak hayatım boyunca asla unutmayacağım ve kendimi her zaman borçlu hissedeceğim biriydi Jongİn.

-Jongİn-ah, şimdi n-nerde kalıyorsun? B-bir evin var mı?

Kendini yere atıp yüzünü tavana çevirerek uzandığında uzanma şekline gülümsüyordum. Hem ince halının üzerindeydi hem de kolları ve bacaklarını gelişigüzel açmıştı. Komik görünüyordu. (Y/N:Her zaman dinlenmek için aldığım pozisyon)

-Yurtta kalıyorum. Muhtemelen bu salonun yarısı kadardır. İki yatak, çalışma masaları ve bir tuvaletten ibaret. Duş almak için herkes kendi katındaki ortak banyoya gidiyor. Her bir duş kabini de okuldaki bir tuvalet kadar belki var belki de yok.

Uzandığı yere gidip başının yanına bağdaş kurarak oturdum. Burnunun ucuna indirdiği gözlüğünü ondan alıp kendime takarak etrafa bakarken anlayışla hmlamıştım.

-Öyle yerlerde yaşamanın n-nasıl olduğunu bilmek ister-dim.

-İnan ki merak edilecek hiçbir yanı yok. Evde aileyle yaşamaktan terk farkı ailenle her göz göze gelişinde sana derslerini soracak kimse yok.

Gözlüğü çıkarıp takarak gerçekle mercek arasındaki farkı ölçüyordum onunla sohbete devam ederken. Sanırım benim de gözlerim bozuktu.

-Giysilerinizi nasıl yı-yıkıyor ya da ü-ütülüyorsunuz? En önemlisi yem-meği nerde yiyorsunuz?

Uzandığı yerden kendini toparlayıp benim gibi bağdaş kurarak oturmuş ve yan ağızla sırıtmıştı. Vay canına, sırıtınca çok seksi oluyor.

-Gözlükle oynayarak gözünü bozacaksın.

-Bir şey olmaz. Zaten b-bozuk gibi.

-Yemeği yemekhane hallediyor. Tüm kardeşlerinle yemeği pişirmiş annenden tabaklarınızı doldurması için sıraya giriyorsun gibi düşünebilirsin. Kıyafetleri de çamaşırhanede makineye atıp odalarımızdaki ütüyle düzeltiyoruz. Evde yaşarken de kendi giysilerimi kendim yıkar ve ütülerdim zaten. Bu yüzden yurt hayatına çabuk alışmıştım.

Şaşırmış ifademle ona bakarken burnumun ucunda sabitlediğim gözlüklerin üzerinden ona bakıyordum. Gülerek gözlüğünü almış ve yavaşça başımdan itmişti. Kıkırdayıp başıma vurduğu yeri ovuşturmuştum. O gerçekten hayran olunası biriydi.

-S-sana hayran olmamak i-için kendimi tut-uyorum.

Bu malikeneden ayrılıp da yurdu geçtim, ayrı bir eve çıksam dahi yaşayamazdım muhtemelen. O da ya ütüyle boğuşurken ya da açlıktan kendime yemek yapıp da zehirlenerek ölürdüm. Daha önce hiç yemek yapmayı denememiştim mesela.

-Dostum, hayran olunmayacak gibi değilim.

Kibirle kurduğu cümleyi omzuna yumruk atarak bozmuştum.

-Ha, SeHun'u tanıyor musun? Hani psikoloji bölümünden OH SeHun?

Gülümseyen suratım söylediği isimle yavaşça merağa bürünmüştü.

-Neden?

Ellerini geriye atıp vücudunu geriye doğru çekmişti biraz.

-Tch tch. Geçenlerde bana imalı birkaç cümle kurdu ve o günden beridir bana garip bir şeymişim gibi bakıyor. Birkaç ortak derslerimiz var diye isim olarak onu tanıyorum ama daha önce hiç böyle konuşmamıştık. Bana senin hakkında saçma birkaç cümle kurmuştu da.

ZORUNDASIN (BaekYeol) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin