Ceylan'ın ağzından
Sabah kalktığımda Selim'e ters dönmüştüm hatta şuan kolu belimde olmasa yeri boylamıştım. Onu uyandırmamaya çalışarak ona döndüm. Uyurken masum bir çocuğa benziyordu ama uyandığında yaramaz, inatçı, öküz ve odundu. Saçımı aldım ve yüzüne dokundurdum huylanmıştı ama uyanmamıştı. Bu uykusu derin demekti benim o kabarık saçlarımı hissetmediyse kalemle yüzünü boyasam hissetmezdi. Yavaşça kalkıp zeynonun masasından kalemi aldım ve yüzüne yaklaştım. Sırıtmaya başladım ve kalemle alnına CEYLOYU KÖPEK GİBİ SEVİYORUM ! yazıp ünlem koydum ahahahhaha çok büyük yazamamıştım ama yakından bakan biri bunu kesinlikle görürdü. Yavaşça kalemi geri bıraktım ve biranda belimden tutup yanına çekti sırtım acımıştı. Ona vurarak "Öküz canım yandı ! " dedim "Ahh Ceylan bir gün de Günaydın öpücüğü versen veya gidip kahvaltı hazırlasan bana borcun da var. " dedi bende hee başka ne istersin paşam bakışlarımı attım o da sustu. "Off tamam ben bir banyoya giriyim gelirim bir 20 dakikaya." dedi bende arkasından pişkin pişkin sırıttım aynaya bakınca nolacağını merak ediyordum. Bir süre ses gelmedi aynaya bakmıştır diye düşünerek banyoya yavaş yavaş yürümeye başladım ee kapı açıktı su sesi yoktu nerede bu. İçeri girdim tek bir havlu bile alınmamıştı. Ve biranda kapı kapandı offf yaa kapının arkasında saklanıyormuş. Hala sırıtıyor yüzüm kızarmaya başladı ve hemen "Aaa şey ben çıkayım yani ben tarağımı arıyordum ondan geldim." dedim ve tam çıkıyordum kolumdan tutup beni kendine çevirip sarıldı. "Neden alnımdakini silmedim biliyor musun ?" dedi bende başımı olumsuz anlamında salladım o da " Çünkü gerçekleri inkar etmem." dedi gülümsemeye başlamıştım. Yanağına bir öpücük kondurdum ve hızla banyodan çıktım. Hemen üstüme zeynonun kot tulumunu giydim. Bu tulumunu çok severdim. Ayakkabı olarak da siyah converselerimi giyindim. Saçlarımı at kuyruğu yaptım ve gözlerime rimel sürdüm. Biraz da parlatıcı sürdükten sonra kanepeye oturup beklemeye başladım. Burak zeynoyu kahvaltıya götürmüştü ve bende Selim'e kahvaltı hazırlayamazdım. O nedenle beni kahvaltıya götürmesi için ona iyi davranacaktım. "Ceylan!" diye bağırdı banyonun kapısının önüne geldim " Bana eniştemin dolabından spor bir t-shirt versene!" dedi bende git kendin al demek yerine itiraz etmeden Faruk amcamın dolabından spor bir t-shirt buldum . Adam kaç yaşında ne giyiniyor be tarzsın amca. Kapıyı tıklattım ve kapıyı açtı hemen gözlerimi kapadım. Kahkaha attı "Ceylan bitanem iyi misin sen?" dedi bana sarılarak bir baktım bu giyinmiş kendi kendime sen insan değilsin rezilsin Ceylan diye 1000 kez tekrarladıktan sonra "Şeyy tamam al getirdim sen giyin bunu ben seni salonda bekliyorum." diyerek gidiyordum ki kolumdan tuttu "Bugün bir ayrı güzelsin ama neden bu güzellik bir yere mi giduyoruz?" dedi bende yavru köpek bakışları ile ona "Ben düşündüm ki senin gibi cömert nazik herzaman müthiş bir kişi beni kahvaltıya götürür. " dedim ve yanağına bir öpücük kondurup hızla salona gittim. Bir 15 dakika sonra yanıma geldi."Tamam ozaman ne bekliyoruz cadı kahvaltı istemiş hiç ısmarlamaz mıyım?" dedi bende hemen ona sarıldım. Ve dışarı çıktık hava güneş açmıştı yürüyorduk nereye gideceğimizi bilmiyordum ama en iyisinin uslu uslu yürümek olduğuna karar verdim. Elimi sıkı sıkı tuttu. Ona gülümsedim. Bir taksi çevirdi ve taksiye bindik. Bilmediğim bir yer ismi söyledi adam da gülümsedi ve gitmeye başladık. Dışarı bakıyordum o da bana bakıyordu. Ona bakıp gülümsedim o da bana gülümsedi öyle birbirimize bakarak geçti yolculuk. Sonra arabadan indik ve tekrar elimi tuttu. Beni göl kenarına getirmişti. "Mehmet abi sepeti getirebilirsin!" diye bağırdı arkama baktım ton ton yaşlı bir adam bir piknik sepeti getirdi. "Saol abi!" diye bağırdı ve elimden tuttu bir kayığa bindik . Etrafında güller vardı gülümsemeye başladım. "Eveeet haydi gel kayığa binelim." dedi. Başımı salladım ve yavaşça kayığa bindik. Sonra kürekleri çekmeye başladı. Ve bana "Sepettekileri çıkar bakayım." dedi. Bende başımı salladım ve sepeti heyecanla açtım. Sepetten krepleri çıkardım. Onun yanında da portakal suyu vardı. Kocaman gülümsedim ve hemen krebi yemeye başladım. O da yemeye başladı. Gölün üstünde kahvaltı ediyorduk. Çok güzeldi . Okula başladığından beri gitmemiştim ama kolay şeyler yaşamamıştım. Okul demişken Selim hangi lisedeydi acaba hiç sormamıştım o yüzden merakla sordum "Selim sen hangi lisedesin?" dedim o da gülümsedi ve "Konservatuar okuyorum ben ." dedi sonra "Ama bende bir haftadır hiç gitmedim." dedi inanamıyorum Selim konservatuar mı okuyordu??? Yanındaki siyah çantayı yeni fark etmiştim. İçinden bir gitar çıkardı. "Şimdi bu parçayı dün yanına gelmeden önce çalıştım. "dedi dilim tutulmuştu resmen heyecanla onu bekliyordum. Parçayı çalmaya başladı ve anında şarkıyı anladım Yalın aşk diye çok güzel bir şarkıydı başladığı andan huzur veren bir şarkıydı gülümsedi ve
Bizden yana mevsim güneş ve ay hep dolunay , Bizden yana rüzgar kokun içime işliyor kalp ağrıma bir tek senin güzel yüzün iyi geliyor.
Senden yana hayallerim bildiğim sevdiklerim senden yana kuşlar resmin güzelleşiyor,Kalp ağrıma bir tek senin güzel yüzün iyi geliyor, Nasıl da aklım gidiyor,
Seni yazdım her yere aşk diye kimse bilmez kimse duyamaz. Bir kuş uçar kalbimden kalbine kimse görmez kimse durduramaz.
Seni yazdım her yere aşk diye kimse bilmez kimse duyamaz. Bir kuş ucar kalbimden kalbine kimse görmez kimse durduramaz...
Sesi büyüleyiciydi. Bir saniye bile gözünü benden ayırmadı. O kadar güzel söylüyordu ki hayran kalmıştım. Şarkıyı bitirdi ve alkışlamaya başladım. Sonra da hemen ona sarıldım. O da bana "Yaa bak bazen öküzler de nazik olabiliyorlarmış." dedi bende gülümsedim ve başımı salladım. Sonra cebinden bir kolye çıkardı üstünde bir kalp vardı. Çok zarif ve tatlı bir kolyeydi. Yavaşça boynuma taktı. " Yaa ben çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettin. Iyi ki varsın biliyor musun? Yıllardır kimseden gormedigim sevgiyi senden görüyorum." dedim o da bana gülümsedi ve "Seni hiç bırakmıyıcam cadı." dedi "Saol." dedim ve gülümsedim. Sonra tekrar geldiğimiz yere gittik. Elimden tuttu ve kayıktan indik. Hesabı ödemeye gittik orada bizim yaşlarımızda bir çocuk duruyordu. "Hesabı ödemek istiyorum." dedi. Bizim yaşlarımızdaki çocuk yanıma yaklaştı ve "Böyle bir güzellikten bir melekten hesap alacak değilim ben Mert ." dedi gülümseyerek. Selim yumruğunu sıktı ve "Kes lan sesini ! " diye bağırıp yumruk geçirdi Mert'e . Bir çığlık attım ve Selim beni kolumdan çekerek taksiye bindirdi. Sinirliydi hala. Kıkırdamaya başladım ve "Sen beni kıskandın mı?" dedim gülerek o da sinirle başını salladı anlık bir cesaretle ona sıkı sıkı sarıldım yanağını öpüp "Seni seviyorum." dedim ve siniri dindi. Bana gülümsedi ve daha elimi tutup elimi öptü "Bende seni seviyorum yenge." dedi bende "Öküz." diyerek vurdum kafasına bir tane. Taksi şoförü de oradan "Zamanee gençleri işte cık cık cık ..." diye söyleniyor öyle yaa işte...
Evettt bölüm sonu lütfen vote verip yorum yapın pleasee sefgilerr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İŞSİZ
Random"Asdasdasdas öhöm öhöm!" "Kızım duur Ceylan napıyon sen napıyon süt tozu hiç yenilir mi işsizsin kızım sen işsiz! " "Şşşt zeyno bana laf atma gel sende ye bak çok kisel öhöm öhöm" "Yaw yiter yaa yiter ceylannn!"