Multimedya Josey Harris.
Vivien'in Ağzından;
Cam ispatulasıyla duvarda kaplı olan duvar kağıdını çıkarmak için mücadele veriyordum resmen.
Ben hastasıyla odada,Violet ise okula gideceği için Lord'la bu işte yalnız kalmıştık.
Aslında onu Ben'e karşı yalnız olmamak için almıştım.
Ama sonradan-Violet'in deyimiyle 'Tüy Yumağı'na-bağladım.
Küçük tüylü falandı ama çok tatlıydı.
Eve taşındığımızda bir çok kişi yeni ev sahiplerini merak eder ve gelir diye düşünmüştük ama sadece yan komşularımız Haunted'lar ve Langdon'lar geldi.
Anna Haunted yine iyiydi en azından bir saat falan kaldı.
Ama ben dün arka bahçede çamaşırları asarken Bayan Langdon sadece iki dakika kaldı yanımda ve onda da bir kaç soru sordu.
Sorun bu evde miydi yoksa hala daha taşındığımızı bilmiyorlar mıydı emin değildim.
Aslında bu ev sorunlu olabilirdi.
Bizden önceki ev sahipleri dün gece Ben'in dediğine göre bu evde ölmüştü.
Bu sözlerden sonra içimde bir huzursuzluk oluştu.
"Emin misin?"
Diye sordum usulca.Vereceği cevabı karşısında olumlu bir tepki vermemi bekliyordu sanki.
"İnternette öyle yazıyor."Onu dikkate almadım ve gazeteyi elime alarak
"Haber burada işte."
"Ne haberi?"
"Bu evin eski sahiplerinin ruhlarının hala bu evde olduğu inanılıyor.Bu yüzden evin fiyatı çok ucuza geldi."
"Bayan Melanie'yle telefonda konuştum.Sadece talihsiz bir kaza olduğunu ve bizden önceki ev sahiplerinede evi kendisi sattığını söyledi."
"Talihsiz kaza mı?"
Bu bir kazadan çok cinayete benziyor gibi.
Bir tek bu çift değil,onlardan önceki ev sahipleri de cinayete kurban gitmişti.
Bu eve taşınanlar ya intihar ediyor ya adam öldürüyor yada cinayete kurban gidiyordu..."
Son söylediğim cümle yüzünden boğazımda bir yumru oluştu.
Yumruyu anca bir kaç yutkunduktan sonra düzelttebildim.
Ben laptabı kapatarak elini omzuma koydu ve
"Merak etme.Bu evin bizim eski huzurumuzu getireceğine emin olabilirsin."
"Peki Violet?Bizim ona yalan söylediğimizi zannediyor."
Ben iyice bana yaklaşarak
"Ondan gizlimiz olmadığını biliyorsun."
Dedi.
Yatağa oturduğu zaman elimi tuttu ve
"Keyfini yerine getirebilirim."
DediBeni yatağa çekmek istiyordu ama bu mümkün olamayacaktı.
Onun bana yaptığı ihaneti unutamadığımı ve zamana ihtiyacım olduğunu bilmesi gerekirdi.
"Aaa...benim mutfakta halletmem gereken bir iki iş var."
Diyerek ellerini bıraktım.
Kapıdan çıkmadan önce
"Ben,deniyorsun ve çabalıyorsun.Teşekkür ederim.
Ama zamana ihtiyacım ve ben de uğraşıyorum..."
Dedim ve aslında mutfağa değilde ihtiyacım olan lavoboya gittim.
Bütün bunlar dün gece olurken ben de şimdi duvar kağıtlarını çıkarıyordum.Duvar kağıtlarını çıkarmamın sebebi altındaki tabloyu merak ediyor oluşumdu.
Zorla çıktığı için sinirden dişlerimi sıktım ve ispatulayla duvar kağıdını yırtarak yanımdaki poşete attım.
Az kalmıştı zaten,sonra da akşam yemeği için tavuk rulo köfte yapacaktım.
Violet böyle şeylere bayılırdı.Ki dün ona yaptığım keki de mahvetmiştim.Ben'in bana ihanet edişinden sonra hep Violet'in istediklerini yapar olmuştum.
Aslında bu kötü olaylar olmadan önce de çoğunlukla Violet'in istediklerini yapıyordum.
Gerçi Violet hala ergenlik çağında ve intihara meyilli bir kızım olduğu için onu memnun etmeliydim.
En azından kendimi böyle yapmaya hiseediyordum.
Elimdeki son duvar kağıdınıda poşete atarak duvardaki tabloya başımı çevirdim.
Tabloyu ilk gördüğümde hatırlayamasamda sonradan Violet'in oyum kartlarından aklıma geldi.
Bu eser,Leonardo Da Vinci'nin 1495-1498
yılları arasında yaptığı The Last Supper yani 'Son Akşam Yemeği' idi.
Oldukça şatavatlı bir görüntüsü vardı.
İnsanların masası donatılmıştı ve neredeyse her tür yemek vardı.
"Bu evde öleceksin..."
"AHHHH!"
Bağırmamla yerimden sıçramam bir oldu.
Normalde kolay korkan bir insan değilim ama biri sessizce konuşunca gerçekten de ödüm b*kuma karışmıştı.
Arkamı döndüğümde sıska ve hafif kilolu bir kız vardı ve down sendromluydu.
Peki bu eve nasıl girmişti ve neden benim bu evde öleceğimi söylemişti?
"Sen de kimsin ve buraya nasıl girdin?"
Dedim sakince.
Kız bana sadece bakıyordu.Koridordan
"Addy,Addy..."
Diye bir kadın sesi duyunca
"Siz kimsiniz?Evimde ne işiniz var ve eve nasıl girdiniz?"
"Ah,Addy burada mıydın?"
Diye kadın içeri girdi.
Kadını görünce iki gün önce bahçede konuştuğum kadın olduğunu hatırladım.
Adı Addy olan kızın yanına gelerek
"Bak hadi sana Kaşif Dora'yı açtım."
"Evime nasıl girdiniz?"
Kadın beni yeni görmüş gibi
"Ah,arka kapıyı açık bırakmışsınız."
Dedi yalandan gülümsemeyle.
"Ben onu izlemek istemiyorum!"
Diyerek Addy annesine döndü.Daha kadının ismini bile bilmiyordum.
Sadece bahçede bir kaç soru sordu.Biz ve evle ilgili.Kadın etrafa bakarak evi tarıyordu.
"Neden buradasınız?"
Kadın beni tiye almayarak
"Ama onu severdin."
"Artık sevmiyorum."
"Evet,biriniz soruma cevap verecekmi?!"
Diyerek çıkıştım.
Sinirlenmeye başlıyordum.
Kadına ciddi bir şekilde baktım ve
"Kızınız az önce bu evde öleceğimi söyledi."
Kadın Addy'e dönerek
"Ah,Addy herkese böyle söyler."
"Kızınız her zaman evime böyle girer mi?"
"Evet,olabilir.Ya da neden olmasın?"
Diyerek iyice gülmeye başladı.
Zaten konuşma tarzı da İngiliz aksanıydı.
"Amerikalı olmanıza rağmen iyi bir aksanınız var.Ben almanca konuşursunuz sanıyordum."
"Ah,Amerikalı olduğumu bilmeniz beni sevindirdi.Gerçi burası Amerika diye herkes Amerikalı olacak diye bir şey yok.
Mesela yan komşunuz Haunted'lar Yunan tarafından geliyorlar."
"Ah,garip.O yüzden kelimelerini seçerek konuşuyor.
"Evet,yanlış bir şeyler konuşmaktan korkuyor,herkes gibi..."
Diyerek yanıma geldi ve gözü kulaklarımdaki küpelere kaydı.
"Eşiniz mi aldı?"
Diyerek küpelerime dokunmaya başladı.
Cevap olarak kafamı sallamakla yetindim.
"Ah,gençken bütün eşler böyle yapar."
Yine kafamı sallayarak yanıt vermeye çalıştım.
Ben her zaman bana böyle şeyler alırdı.
"Ben de koyu yahudiyim"
"Cidden mi?"
Şaşırmıştım.Daha çok ortodokslu gibi davranıyordu.
"Evet,ailem yüce Musa'ya ve İsa'ya bağlıydı.Ben de çocuklarımı böyle yetiştirmek istedim ama hep Tanrı önüme bir engel koydu."
Addy'i göstererek
"Ah,hayır.O bir engel değil,bir mucize.Tanrının bir mucizesi."
"Keşke tanrının tek mucizesi bu olsaydı..."
"Addy'den başka çocuğunuzda mı var?"
Böyle söylediğimde yüzünde ve gôzlerinde bir kaç saniyelik hayal kırıklığı geçti.
"Evet,tam 4 tane.Aslında ikisi öldü.Beau ve Ricky.Sadece Addy ve Tate hayatta.Tate...ahh Tate işte Tanrı'nın mucizesi o.Hastalıklı doğmayan ve koyu yahudi olarak yetiştirmek için aramızda engel olmayan tek çocuğum o..."
"Bayan Langdon,yanlış düşünüyorsunuz.Bütün çocuklar Tanrı'nın mucizesidir."
"Elbette.Sadece gerçekleştirmek istediğim hayallerim ve iyi geçinmek istediğim komşularım var."
"Hayalleriniz?"
Diye sorduğumda Addy'e dönerek
"Ah,Addy hadi sen Kaşif Dora'yı..-"
"Kaşif Dora'yı sevmiyorum ben!..."
"Peki hayatım.Sen eve git,ben gelince birlikte çikolatalı kek yaparız."
Demesiyle Addy'nin koşturması sadece saniyeler içerisinde olmuştu.
"Sanırım çikolatalı keki seven bir tek benim kızım değil..."
"Addy'yle sadece vakit geçirmek için değil aynı zamanda iyi bir yahudi olabilmek için de yaptıklarımızı komşularımızla paylaşırız..."
"Cidden mi?Violet bayılır böyle şeylere."
"Violet...Dün onu Haunted'ların evinde görmüştüm."
"Evet,Jackie rahatsızlandı.Sanırım yediği bir şey dokundu."
"Gerçekten mi?"
Diye sordu.
Merak etmekten daha çok memnuniyet vardı yüz ifadesinde.
Dudaklarımı bükerek
"Gerçekten..."
"Ah,şey,hayallerimden bahsediyorduk."
"Evet orada kalmıştık."
Dedim gülümsemeye çalışarak
"Buraya taşınmadan önce bir popstar ya da film yıldızı gibi bir hayallerim vardı.
Ama o zaman ki sektörde bozguna uğrayarak çıplaklı modası günyüzüne çıkmıştı...
Ve ben de vücudumu ergen yaştaki gençlere göstermek isyemediğimden bu hayallerimi tarihe gömerek herşeyimi Tanrı'nın mucizelerine adadım..."
"Gerçekten müthiş..."
Dediğimde
"Peki sizin hayalleriniz?"
diyerek karşımdaki koltuğa oturdu.
"Ah,benim hayallerim gerçekleşti zaten."
Diyerek elimdeki ispatulayla poşeti yerden aldım.
"Bu eve taşınarak mı hayallerinizi gerçekleştiriyorsunuz?"
"Bu eve yeni bir başlangıç yapmak için geldik."
"Bu ev yeni başlangıç yapmak için uygun mu sizce?..."
"Bugünlerde hala bunu düşünüyorum..."
"Bu evin cinayet evi olduğunu biliyor olmalıydınız."
Derin bir nefes alarak
"Karar vermedim sadece karar verme aşamasındayım..."
"Size harika bir önerim var,buralarda işlenmiş cinayetleri anlatan bir gezi turu var.Belki bu tura katılırsanız,içinizdeki sorulara çözüm bulabilirsiniz."
Katılırdım,belki,sonra.Hiç bir fikrim yoktu.Evle uğraşmak zorundaydım ve şimdiye kadar evde garip olaylar olmamıştı.
Ve ekleyerek
"Tate,eşiniz Ben'den seans saati almıştı."
"Sarışın olan mı?"
Diye sordum.Cidden şaşırmıştım.
"Evet,sarışın olan."
O sırada Lord havlamaya başladı.Elimdeki ispatulayı bırakarak kucagıma aldım.
Constance yüzünü buruşturarak
"Bu evde bu tüy yumağını mı besliyorsunuz?"
Ona tüy yumağı diye seslenen Violet,ikincisi yeni komşumuz Constance.İşte bu garipti.
"Adı Lord."
"Oldukça tüylü."
Diyerek koltuktak kalktı ve
"Bu arada isminiz neydi?"
"Ah,söylemeye vakit olmadı değil mi?Adım Vivien."
"Neyse ne."
Hıı?Dedim içinden ve kadına ters bir cevap vermemek için sadece bir oh çektim.
"Peki sizin adınız?"
"Constance."
Tek soru ve tek cevap.
Bir an arkasını döndü ve sonra tekrar bana dönerek
"Keki bu akşam getiririm,olur mu?"
"Her zaman."
"Ah,bu arada Addy'nin böyle şeylere tükürme gibi bir eğilimi var ama benden size bir kıyak olsun."
"Teşekkürler."
"Bu arada..."
Elindeki musakka mı ne ona benzer bir şeyi elime vererek
"Bu sizi evdeki kötü hayaletlerden korur."
Dedi ve salona tekrar göz atarak yavaş ve sakin adımlarla gitti.
"Tekrar teşekkürler."
Dedim ve arkasından
"Yine beklerim."
Diye söylendim.
Aslında tamamiyle yalan olan cümleme gülerek kaldığım yerden devam etmek yerine eşyaları salondan topladım ve Lord'u da alarak beraber mutfağa yani Moria'nın yanına indik.
Moria, oldukça yaşlı bir kadındı ve sol gözü bir tuhaftı....
Yani,sanki bir lanetmiş gibiydi.
Ona gözüne ne olduğunu sorduğumda
"Doğuştan gelen bir hastalık."
Diyebilmişti.
İşleride gayet iyi ve eksiksiz yapıyordu.Ve davranışları bir garipti.
Sanki genç kız gibi davranıyordu.
Mutfağa indiğimizde Ben'de oradaydı.
"Seans bitti mi?"
"Evet,5 dakika önce."
Lord'u yere bırakarak
"Violet okula ne zaman gitti?"
"Birazdan çıkar."
Moria elindeki bardağa sıcak çikolata döküyordu.
"Efendim,sizde ister misiniz?"
"Açıkçası hayır demem."
Moria gülümseyerek Ben'in yanından geçti.
Ben ise başını kaldırarak ona tuhaf tuhaf baktı.
Ben'e
"Bu evin yakınlarında cinayet evi turu var.Yani daha doğrusu bu bölgede işlenmiş cinayetleri anlatan bir gezi turu."
"Tura mı katılmayı planlıyorsun?"
"Elbette."
"Sana bunu kim söyledi?"
"Yan komşumuz Constance Langdon anlattı."
"Az önce burada mıydı?"
"Evet,kızı da buradaydı.Adı Addy."
"Buraya nasıl girdiler?"
Merak etmekten çok hesap sorar gibi sormuştu.
"Arka kapıyı açık bırakmışım."
"Hiç şaşırmadım."
Diyerek kahvesinden bir yudum aldı.
Aklıma 1 hafta sonra Anna'nın mahkemesi geldi.
Ve ben de ona şahitlik gibi bir şey yapacaktım.
"Ben,yan komşumuz Anna'nın mahkemesine gideceğim."
Ben hiç ummadığım bir şekilde bana dönerek
"Ciddi olamazsın."
"Nedenmiş o?"
"Haunted'lar sorunlu bir aile.Onlara bulaşmanı istemem.Tabii Violet'in de.Sadece istina olarak Jackie rahatsızlandı ben de izin verdim."
"Bu hayır mı demek oluyor?"
"Tabii ki de hayır."
"Anlamadım?"
"Tabii ki de gidebilirsin."
Dedi ve bardağında ki son yudumuda bitirdikten sonra mutfaktan çıktı.
Ardından Moria elindeki sıcak çikolatayı bana uzatarak
"Buyrun,efendim."
Diyerek gülümsedi.
Ben de gülümseyerek
"Sağol."
Diyebildim...
***
Ben'in Ağzından;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
American Horror Story:Violate
Fiksi PenggemarViolet,Tate ve Jackie...Sizce bu üçü Cinayet Evi'ne gelenleri korkutup kaçırabilir mi?Yoksa öldürüp sonsuza kadar Cinayet Evi'ne mahkum kalmalarını mı sağlarlar? © Tüm Hakları Cinayet Evi'nin Bodrumunda saklıdır.