6

1.3K 44 66
                                    

Geeeldimm, hepinize selaam!

Nasılsınız efenim?

İyi okumalar.

Ozan'dan

Burnuma gelen hastane kokusuyla gözümü açmaya çalıştım. Boynum fena ağrıyordu. Aklıma son olanların gelmesiyle hızla doğruldum ama ani hareketimle birkaç saniye bocaladım.

- Oğlum n'apıyorsun ya, kalkılır mı bir anda?
Odadaki varlığını yeni farkettiğim Evliya beni yatağa geri itti.

- Evliya bak benim Ayşegül'ü görmem gerekiyor, bırak gideyim.

- Oğlum dinlenmen gerekiyor bak, yat biraz gideceğiz yanına, söz.

- Bekleyemem ben, şu an gitmem gerekiyor.

Ellerinden kurtulup ayağa kalktım, zaten o da vazgeçirmeyeceğini anlayıp koluma girdi ve odadan çıktık.

- O hangi odada, iyi değil mi?

- Senin hemen yan odanda ama... diyip gözlerini kaçırdı benden. Ona bir şey olmamıştı değil mi? Kalbim bu düşüncenin altında ezilirken dua ediyordum.

- Evliya, ona bir şey olmadı değil mi? dedim bastıra bastıra.

- Hayır olmadı ama durumu sana göre biraz ciddi. En iyisi doktoruyla konuşalım. dedi odadan çıkan doktoru işaret ederken.

- Ayşegül Hanımın yakınısınız galiba?

- Evet, durumunu öğrenebilir miyim?

- Tabii ama oturalım isterseniz çünkü sizin çok ayakta durmanız iyi olmaz.

Doktorun odasına geçtik ve hala alacağım cevaba hazır değildim. Kendime telkinlerde bulunup dinlemeye başladım.

- Bakın, açık konuşacağım. Ayşegül hanım bacağına darbe almış ve belirli bölgeler hasar görmüş. Şu an sorunun büyüklüğünü bilmiyoruz, uyanınca kontrolleri yapıp daha net bir cevap vereceğim. Ama eğer bir sorun söz konusuysa bile fizik tedavi ile çok geçmeden halledilebilir olmasını umuyoruz.

- Teşekkürler, doktor bey. Biz çıkabilir miyiz?

- Tabii ki. Ozan Bey'i taburcu edebiliriz bugün, yalnız kendinize dikkat etmeniz gerek. Geçmiş olsun.

Hayatımda ilk defa bu kadar korktuğumu hissediyordum sanırım. Bu iğrenç bir duyguydu.

Evliya taburcu olmak için gereken işlemleri hallederken üzerimdeki hastane kıyafetlerini değiştirip kendi kıyafetlerimi giydim ve Ayşegül'ün kaldığı odaya gittim. Yatağın yanındaki sandalyeye oturup elini tuttum. Aynı zamanda ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Böyle olmaması gerekiyordu. Neden uyanmamıştı hâlâ? Kafamı eline yasladım ve düşünmeye ara verdim, doğrusu yalnızca düşünmemeye çalıştım.

Elimi sıkan elle kafamı kaldırdım ve Ayşegül'e baktım. Gözlerini açmıştı.

- Ozan, neden buradayız biz? En son arabadaydık?

- Güzelim sen düşünme şimdi bunları, bak geçti hepsi.

Birkaç saniye sessiz kaldı, sonra yüzünü buruşturdu. Sanırım hatırlamıştı kazayı.

- Sen iyi misin şimdi, bir şey olmadı değil mi sana?

Eğilip saçlarına bir öpücük kondurdum. Ardından gülümseyip kafamı salladım. Ayşegül yattığı yerden hafif doğrulmaya çalışırken doktor ve arkasından Evliya girdi içeriye.

- Ayşegül uyanmışsın! Geçmiş olsun, çok korkuttunuz bizi.

- Ayşegül hanım, geçmiş olsun.

OzAy~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin