15

755 30 68
                                    

suna1952

İyiki doğduuun, umarım hayatın boyunca hep işler yolunda gider, seni seviyorum ♡

İyi okumalar.

Ayşegül'den

Evde destek alarak yürümeye devam ederken Fatma arkamdan dolaşıyordu sürekli. Onun bu haline gülerken desteksiz yürümeyi düşündüm.

- Fatma sence destek almadan yürüyebilir miyim?

- Bence biraz daha ayakta durmaya alıştır kendini tekrar. Düşmeni istemem bebeyim.

- O zaman şimdi ayakta durabiliyor muyum bakalım. Eğer sorunsuz kalabilirsem yirmi saniye destek almadan yürümeye çalışacağım.

- Bak bu olur. Eline telefonunu alıp konuşmasına devam etti.

- Şimdi kendini hazırla süreyi başlayacağım.

Trabzana tutunmayı bıraktım ve hazır olda durur gibi durdum.

- Hazırım.

- Başlattım.

Yirmi saniye çok rahat geçerken destek almadan Fatma'ya doğru adım atmıştım. İkinci adımı da atınca Fatma çığlık atmaya başladı. Sırıtmam büyürken üçüncü adımı atabilmiştim.

- On adım attın! Sen yürüdün. Çabuk doktoru ara, yürüyüşe çıkacağız seninle. Hadi! Coşkulu sesi beni gazlarken onu durdurdum.

- Ya bir dur, doktoru aramama gerek yok ki. Adam kendi dedi zaten alıştır kendini diye.

- Ayşegül hani sen Ozan'a sürpriz yapacaktın ya, bence hemen şimdi yapabiliriz onu!

- Aslında bende onu düşünüyordum, yalan söylüyormuşum gibi geliyor artık. Her gün soruyor ve ben olumsuz cevap vermesem de üzüldüğümü düşünüyor sanırım. Sıkıntıyla konuştum.

- Ee, var mı aklında bir şey?

- Var aslında.

Fatma'ya aklımdakini anlatmıştım ve şu an ne giyeceğimi tartışıyorduk.

- Bak elbise giymek istemiyorum, çünkü rahat edemem şimdi. Pantolon da olmaz, çok günlük.

Gardrobumda gözüme çarpan tulum ile Fatma'ya döndüm.

- Buldum! Tulum giyeceğim.

- Ay çok güzel o tulum, hem bugün için ideal hemde sana çok yakışıyor. Ona öpücük atıp giyindim. Saçıma bir şey yapmayı düşünmüyordum. Ama Fatma'nın ısrarları üzerine biraz üzerine uğraşmıştık. Makyajda abartıya kaçan biri olmadığımdan rimel ve ruj karşılıyordu. Ayakkabımı da giydiğimde hazırdım. Aynada kendimi süzerken güzel olduğuma kanaat getirdim ve mutfaktan hazırladıklarımı alırken Ozan'ı aradım.

- Efendim civciv?

- Ozi napıyorsun?

- Dizi izliyordum, noldu?

- Ha Fatma bir arkadaşının yanına gitti de sıkıldım evde, bize gelsene diyecektim. Bir de özledim birazcık.

- Tabii gelirim civciv, yirmi dakikaya kapıdayım.

- Konuştun mu? Mutfağa giren Fatma'ya kafamı salladım.

- Evet yirmi dakikaya geliyor.

- Çok güzel olacak! Ay bugün mükemmel bir gün oldu. Bana sarılırken duygularımı kontrol altına almaya çalışıyordum.

Son zamanlarda çok çabuk ağlayabiliyordum. Biz mutfakta birazdan olacakları konuşurken kapı çaldı. Kalbim hızlandırken ayağa kalktım ve kapıya yürüdüm. Fatma da arkamdan geliyordu. Titreyen ellerimle kapıyı açarken tek düşündüğüm vereceği tepkiydi.

Kapıyı açtım. Bana baktı, önce gözleri büyüdü sonra gülümsedi ve gözleri doldu. Ardından sıkıca bana sarılırken yaşadığım en mükemmel anlardan biriydi.

Uzun süre sarılmıştık ama yalnızca bir kaç saniye gibiydi benim için.

- Şu an gerçekten yaşanıyor değil mi? Yani sen ayaktasın, yürüdün?

- Evet yaşanıyor sevgilim. İkimizde gülümserken tekrar sıkıca sarıldık. Kollarımı boynuna daha sıkı sardım. Hiç ayrılmak istemiyordum aslında ama güzel şeyler planlamıştım.

Kollarımı boynundan çekip konuştum.

- Sana sürprizlerim var. Hadi gidelim.

Hazırladığım çantayı ve kendi çantamı alıp elini tuttum. Merdivenleri inerken biraz zorlanmıştım ama onun dışında bir problem yoktu.

- Ee sürpriz nedir?

- Söylemem. Ama bildiğin güzel bir yer varsa eğer piknik yapılabilecek bir alan gibi, oraya gidelim.

- İyi ki söylemedin civciv. Hiç anlamadım şu an.

- Ozan tokadı özlemediysen eğer sus!

- Tamam, sustum.

Yolculuk sessiz ama güzel geçiyordu. Ozan bir şarkı açtı ve devamında şarkı dinledik. Araba yolculuklarını severdim ama Ozan'la daha keyifliydi. Ona döndüm ve izlemeye başladım. Bundan sıkılacağımı düşünmüyordum hiç çünkü onunla ilgili her şey güzel ve özeldi.

- Geldiiik! Burası sessiz olur genelde ama beğenmezsen başka bir yere gidebiliriz.

- Eğer sen sevdiysen sorun yok. Güzel olduğuna eminim. Şimdi uygun bir yer bulalım hadi.

Elimdeki çantayı alıp elimi tuttu ve yürümeye başladık.

Oturabileceğimiz bir yer bulduğumuzda çantadan örtüyü çıkarıp serdim ve oturduk.

- Yani kısa sürede karar verdim buna bu yüzden pek bir şey hazırlayamadım ama idare edeceksin artık.

- Sonra da ödeşebiliriz civciv. Şu an bunun bir önemi yok.

Sırtımı onun göğsüne yasladım ve ellerimizi karnımda birleştirdi.

- Kızma ama bir itirafta bulunacağım.

- Söyleyeceğin şeye bağlı olduğunu biliyorsun.

- Beni hastaneden almaya geldiğin gün ben adım atmıştım. Yani aslında o gün söyleyecektim ama sürpriz yapmak istedim ve bir de tam olarak yürümeden söylemek istemedim. Tam açıklayabildim mi bilmiyorum ama böyle işte.

Kafamı çevirip ona bakmaya çalışırken ekledim.

- Kızdın mı?

- Hayır tabii ki, yani söyleseydin de güzel olurdu ama böyle de bir şey değişmedi. Ayrıca sana kızamıyorum.

- Biliyorum. Kendinden emin ifadem onu güldürürken kafasını saçlarıma gömdü.

- Seninle ilgili her şeyi seviyorum. En çokta kokunu, saçların özellikle. Çok güzel kokuyorlar.

- Yaa öyle mi?

- Öyle.

- Buna bir karşılık vermek istiyorum. Gülerken konuşmuştum.

- Tabii. dedi o da gülerken.

Ellerimi yüzüne koyup konuşmaya devam ettim.

- Gülüşünü seviyorum, çok güzel gülüyorsun. Ama özellikle bana güldüğünde. Dediğimle daha da gülerken yüzündeki elimin üzerine elini koydu.

Yeniden selaaam.

Kankiler bir ricam olacak, bir sonraki bölümde olmasını istediğiniz şeyleri lütfen yazar mısınız? Ben tıkandım çünkü bu bölümü bile bitiremiyordum. :(

Oy vermeyi unutmayın, sizi seviyorum♡

OzAy~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin