| f i f t e e n

278 47 12
                                    

______________________________

apples aren't an always appropriate apologiesbutterscotch and bubblegum drops are bittersweet to meyou call me a child while you keep counting all your coins

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

apples aren't an always appropriate apologies
butterscotch and bubblegum drops are bittersweet to me
you call me a child while you keep counting all your coins

______________________________

jeonjk: böyle güzelsin, hep böyle kal olur mu?

156,8k. beğenme, 98,7k. retweet

______________________________

jimin kendine sakin olacağına dair söz verdikten sonra, otel odasının kapısını yavaşça açmıştı.

karşısındaki kişi nefesini kesecek kadar yakışıklı ve bir o kadar da çekici olsa da şu anda kusacakmış gibi hissediyordu.

"ellerin." jungkook eliyle şapkasını düzeltirken fısıldamıştı.

jimin, gözlerini olabildiğince ondan kaçırırken "ellerim?" demişti. ne diyeceğini merak ediyordu.

"küçücük-tanrım, sen titriyor musun?" jimin ne diyeceğini bilemeden duruyordu. gözlerinin dolmasına engel olmaya çalışmıştı ama nafile.

jungkook ağladığını fark ettiğinde, ona yaklaşmaya çalıştı. jimin korkuyla geri çekilirken jeon kesinlikle bir şeylerin doğru olmadığını biliyordu.

"jimin. bana bak. ne oldu-tanrım. cevap ver." jungkook ne kadar geri gitse de ona ulaşıp çenesini yavaşça kavradığında jimin burnunu çekmişti.

"biliyordum. biliyordum! bir sorun olduğunu biliyordum- neden anlatmadın? neden anlatmadın jimin?" jungkook hayal kırıklığına uğramadan edememişti. tanrı aşkına, jimin'e kendini açalı kaç ay oluyordu? neredeyse 2 aydır konuşuyorlardı.

jimin kendini tekrar geri çekmeye çalışınca jeon çenesinden çekmişti elini. şimdi ikisi de sessizdi. gerginlik gittikçe artıyordu.

jimin iyice titremeye başlarken bunu belli etmemek için resmen kendini bitiriyordu.

"jimin. anlat bana. neler oluyor? söz veriyorum. bir şey yapmayacağım-tanrım, ne yapacak olabilirim ki?" jeon haklıydı. her ne kadar siyahlara bürünmüş, iri yarı birine benzese de kalbi tertemizdi.

jimin ne mi yapıyordu? ah, jimin dilini yutmuş gibi davranıyordu. konuşma yetisini kaybettirmişti o aşağılık adam.

jeon tekrar ona yaklaşırken jimin duvara yaslamıştı sırtını. korkmadan edemiyordu.

daha kendisine tam dokunamadığı hâlde böyle olduysa, daha çok dokunsaydı ne yapardı o? düşünmek istemedi.

jungkook dibinde bittiğinde koluna dolamıştı parmaklarını. jimin acıyla inlerken "dokunma." demişti fısıldayarak.

jimin'in fısıldayışı odayı doldururken, jungkook'un kaşları çatılmıştı.

sessizlik.

jungkook'un aklından bin düşünce geçiyordu. ne olmuş olabilirdi ki?

"güzelim, anlatacak mısın artık? merak ediyorum. gel otur-" jimin jungkook'u sertçe ittiğinde resmen çığlık atmıştı. "ben güzel değilim! güzel olmak istemiyorum!"

jungkook şaşırtıcı bir biçimde jimin'i belinden tutup kendine çekip sarıldığında jimin hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.

"k-kız gibi olduğumu söylüyo-r. a-ma ben olmak istemiyor-um j-jeon. anlıyor musun? istemiyorum." jungkook sinirlenmeye başladığında, jimin kendini geri çekip tek tek kollarını açmıştı.

"h-hepsi onun yüzünde-n." jungkook'un kaşları havalanırken gördüğü jimin'in bilekleri onu çileden çıkarmıştı.

"sikeyim-kim? kim yaptı?" jungkook'un parmakları jimin'in sağ bileğindeydi şimdi.

"ben-ben yaptım. özür dilerim jeon-"

sözünü kesen şey, içeri giren adamın tıslamasıydı.

"güzelim, yoksa ben yokken başka birilerine mi sürtüyordun?"

______________________________

17 ekim, 15.43⛧

______________________________

it's all over : jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin