The Omega Revolution│Jikook [Tamamlanmış Türkçe Çeviri]

Bölüm 8: Karmakarışık

Zaman. Bildiği tek şey sarı ve sıcaktan ibaretken, zaman ona oldukça yabancı bir kavramdı.

Jeongguk elini Jimin'in iç bacağında gezdirdi, parmak uçlarını ayak bileğinden tüm bacağı boyunca yukarı kaydırdı. Omega nefes nefeseydi. Alfa, taze meni birikintisiyle ıslamış iç çamaşırına nefesini üflediğinda penisi seğiriyordu. Jeongguk baş parmaklarını Jimin'in bacaklarının üst kısmına bastırdı ve elini kasıklarında, orada bulunan koku bezlerinde gezdirdi. Büyülenmişti.

Jimin yüksek sesle inledi, yağmur kokusu ve omega sıvısı vücudundan serbest kaldı. Buna karşı Jeongguk da inledi. Tüm yüzü omeganın bacaklarının arasına gömülüydü, iç çamaşırının kumaşını dişleri arasına almıştı. Burnunu sürttü. Jimin'in kokusunu zihnine kazıyordu.

Alfa omeganın bacaklarını ayırdı ve uyluklarını ısırdı. İçgüdüleri bunun yeterli olmadığını söylediğinde emerek oraya izini bıraktı.

"Hadi Jimin." dedi. "İstediğini biliyorum, hadi."

Omega sızlanarak topuklarını yatağa bastırdı, her şey aynı anda hem çok fazla geliyordu, hem de oldukça yetersiz. Büyük ellerin ve alfanın kokusunun ona neler yapabileceğini düşünmek çıldırtıcıydı, çünkü başka kimse yoktu. Jeongguk dışında, karnındaki kıvılcımı alevlendirip aynı zamanda söndürebilecek başka kimse yoktu. Onu böylesine tahrik edip ıslatabilecek başka kimse yoktu. Jimin tüm giysilerinden kurtulmayı istiyordu, alfanın onu görmesi ve tatması için çırılçıplak orada uzanmak istiyordu. İşaretlenilmeyi, kullanılmayı ve tüketilmeyi her şeyden daha çok arzuluyordu. Ama aynı zamanda, şu anda iç çamaşırının üzerinden onu yalayan adamdan saklanmak ve ona layık olmayan vücudunu ondan gizlemek istiyordu. Jimin kıyafetlerinden daha önce hiç bu kadar nefret etmemişti.

"A-Alfa." diye sızlandı.

"Rahatla." dedi Jeongguk, kelimeleri şekillendiren dudakları hemen Jimin'in penisinin üzerindeydi.

Jimin bacaklarında gezinen ve kasıklarında son bularak oradaki baskıyı arttıran elektiriği hissediyordu. Ne olacağını biliyordu ve alfa da bunu hissedebiliyordu. Jeongguk, Jimin'in göbek deliğinin altındaki yumuşak tenini ısırdığında Jimin'in nefesi kesildi, beli ve kalçaları havalandı. Ancak alfa onu yattığı yere sabitledi ve başını tekrar onun bacak arasına doğru indirdi, dudakları hemen toplarının üzerindeydi.

"Ben bunu yaparken gelebilir misin?" dedi alayla, omeganın kalçalarını kaldırdı. "Bahse varım ki gelebilirsin."

Alfanın ağzı, dudaklarını ve omeganın tenini ayıran kumaş parçasına rağmen sıcaktı. Jimin'in toplarını sertçe emdi ve omega vücudunu kasmayı bıraktığı anda boşalırken haykırdı; inlemeleri ve sızlanmaları Jeongguk'un hayatının film müziği gibiydi. Jimin titremesini durdurduğunda Jeongguk kendini onun üzerine doğru bıraktı ve altını onun karnına yaslarken kendi penisini kavradı.

"Çok yakınım." diye mırıldandı, Jimin'in üzerindeki tişörtten kendi kokusunu alabiliyordu.

Omega kalçalarını onun için yukarı kaldıramadı, fazla hassastı ancak alfanın ihtiyaçlarına yanıt vermek istiyordu. Onu tatmin etmek istiyordu, alfanın işini iyi yaptığı için onu övmesini istiyordu. Jeongguk'un doruğa ulaşması uzun sürmedi, sadece birkaç kez çekmesi ve yumuşak bacakların onu sararak kendine bastırması yetmişti.

Jeongguk sızlanarak boşaldı, bir eli omeganın uyluğunu sertçe kavramıştı, yağmur kokusunda sarhoştuve Jimin'in sıcaklığını her yerinde hissedebiliyordu.

Bu onu çaresiz bırakıyordu, omeganın kokusu.

Kokusu, ona kaygan deliğinin ve yanında titreyen sıcak bedenin ne kadar harika olduğunu fısıldıyordu. Jeongguk tekrar yanına geldi, Jimin'i sertçe öptü; açlıkla, muhtaçlıkla ve daha fazlasını istediği için kendi bedenine olan kızgınlığıyla öptü. Omega nefessiz kalana ve titremesi geçene kadar onu öptü; başını eğdi ve aşağıya, Jimin'e, baktı. Yüzü kızarmıştı, saçları meni ve omega sıvısıyla darmadağındı. Omeganın dudakları şişmişti ve boyun kıvrımında bir ara Jeongguk tarafından bırakılmış morluklar vardı. Saatler, günler... Jeongguk ne kadar süredir bunu yaptıklarını bilmiyordu.