"1, 2, 3, 4, 5...."
Theo sayarken tüm çocuklar etrafa koşuşurken Liam yer arıyordu etrafta ama her yer tutulmuştu. Theo'nun sona yaklaştığını duyunca hemen yandaki merdivenlerin altına çökmüştü.
"Önüm arkam sağım solum sobe. Saklanmayan ebe."
Theo arkasını dönüp bir süre kapattığı için kamaşan gözlerini kırpıştırıp düzelince etrafa kısa bir göz gezdirdi kıpırtı var mı diye. Çalıların arkasında gördüğü kıpırtıyla yavaş yavaş oraya yürürken sürekli arkasına da bakıyordu biri çıkıp sobelerse diye. Çalılara yaklaştığında gördüğü sarı saçlar ve kırmızı bandana ile gülümseyip Lydia diye bağırarak saydığı yere koşarak Lydia'yı sobeledi.
Ama ebe yerine koşarken gördüğü bedeni görmemiş gibi davrandı. Lydia bir kenara otururken Theo diğerlerini aramıştı. Birkaç'ını sobelerken geri kalanı kendisi sobelemişti. En sona bilerek Liam'ı bırakarak sevinmesini istemişti. Saklandığı yer kolay bir yerdi ama kalbi Liam'ın üzülmesine izin vermiyordu.
Ebe yerinden ve merdivenlerden uzaklaştığında Liam yerinden çıkıp ebe yerine koştuğunda Theo arkasına dönüp peşinden koşmaya başladı.
Ama tam Liam ebeleyecekken kaldırıma ayağının takılmasıyla dizleri ve ellerinin üzerine düşmesiyle acıyla çığlığı basıp ağlamaya başlamıştı. Theo son hızla Liam'ın yanına 2 saniyede ulaşırken hemen yanına çöküp ellerini avucu arasına alıp kanayan dizlerine baktı. Ağlaması kulaklarına dolarken o da ağlamak istemişti.
Elleri yavaşça bırakıp kendi minik elleriyle gözündeki yaşları siliyordu ama Liam ağladığından yenileri gelip duruyordu. Herkes yanlarına toplanmıştı.
"Tamam ağlama hadi gidip temizleyelim. Yürüyebilir misin?"
Liam ağlarken cevap veremeyeceğinden başını iki yana sallamıştı.
"Hadi beraber taşıyalım." Scott konuştuğunda Theo başını iki yana sallayıp Liam'ın bacakları arasına çöküp ilk önce sırtından tutarak kaldırmıştı. Bir kolunu düşmesin diye kalçasının altına koyup diğerini de sırtına koyduğunda Liam bacaklarını Theo'nun beline sarıp yüzünü de boynuna gömerken ağlamaya devam ediyordu.
"Şşşş tamam bak ben buradayım. Bir daha koşmalı oyun oynayacağımız zaman şort giyme tamam mı?"
Liam uysal şekilde başını salladığında Theo başını Liam'ın başına yaslamıştı. Liamların evine geldiklerinde minik eliyle kapıyı tıklattığında kapıyı Liam'ın annesi açmıştı. Hemen Liam'ı kucağına alıp üçü içeri girmişti. Annesi pansuman yaparken Liam başını Theo'nun dizlerine yaslamıştı.
"Çok acıdı."
"Tamam annem ben temizleyip krem sürdüm acısı birazdan geçer." Liam'ın saçlarını geriye tarayıp anlına bir öpücük bıraktı. "Oynamaya gidecek misin? Gitmeyeceksen ben arkadaşlarına söyleyim."
Liam yavaşça başını iki yana salladı. "Hayır oynamayacağım."
"Tamam ben söylerim onlara. Theo sende bir daha Liam'ı kucağına alma bak beline bir şey falan olur. Beni çağırın tamam mı?"
"Ama çok ağlamıştı."
"E daha çocuksunuz çok fazla düşüp ağlayacaksınız." Theo başını olumlu anlamda sallasada bunu yapmayacaktı.
Annesi dışarıdaki çocukların yanına giderken ikili televizyon açıp televizyon izlemeye başlamıştı.
"Bir daha o kadar hızlı koşma. Bundan sonra görsemde sobelemem seni."
"Ama o hile olur."
"Olsun banane. Sen ağlama yeter."
"Emin misin?" Liam sorduğunda Theo başını kendinden emin bir şekilde evet anlamında salladı.
"Seni seviyorum." Liam doğrulup Theo'ya sarıldığında Theo da ona sarılmıştı.
...