Şanslıyım ki evimizin iki kapısı var. Ailemin ve akrabalarımın beni bu halde görmesini hiç ama hiç istemem doğrusu..
Evin arka kapısını hızlıca açıp koşarak içeri dalıyorum. Arka kapının hemen bitişiğinde olan odama adımımı atar atmaz bir arayış içerisine giriyorum. Kalp atışlarım hızını maximuma çıkarmış durumda. Elim ayağım birbirine girmiş şekilde kilitleniyorum. Sakin olmalıyım.. Derin bir nefes alıp önce her ihtimale karşı kapımı kilitliyorum ve tekrar bir arayış içindeyim. Aradığım şeyin nerede olduğunu biliyorum fakat istem dışı panikatak halindeyim. Hızlı adımlarls giysi dolabıma yöneliyorum ve en üst rafında küçük eski bir kutu arıyorum. Elimi uzatıyorum ve boyumun yettiği kadar kutuya ulaşmaya çalışıyorum. Huzursuz, bir o kadar da gerginim.Kalbim yerinden çıkmak üzere sanki.. Kutuya ulaşamadığım her saniye bedenim binlerce kere şekil değiştiriyor."-Aptal Denizhan! Aptal Denizhan! Ne diye o kadar geriye itiyorsun ki kutuyu?"
Ona ulaşamazsam ne yaparım? Dolabı yerinden indirmeme az kalmıştı ki birden bire elime bir nesne geldiğini hissettim.
Ahh! Çok şükür.. Çok şükür Yarabbim sana..
Ona ulaşmıştım.. Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle cebimdeki küçük anahtarı çıkarıp ışık hızında kutuyu açıyorum ve işte ihtiyacım olan şey..
Orada öylece duruyor.
O şey..
Hap.
Büyük bir mutlulukla elimi kutunun içine atıyorum ve onu olduğu yerden çıkartıp tek bir hamlede ağzıma atıyorum. Sonrasında yüzümde aptal bir gülümsemeyle yatağıma uzanıp sakinleşmeyi bekliyorum. Rahat bir nefes alıp düşüncelere dalıyorum. Az önce beni yaratana, Allah'a beni zehirleyen, yok eden şeye ulaştığım için şükrettim..
Yazık.. Ben böyle olsun istemezdim.Çok geçmeden yatağımdan kalkıp önümde öylece duran hap dolu kutuyu kapatıp kilitliyorum. Ardından dolaba doğru yönelip kutuyu eski yerine geri koyuyorum ve üzerini kıyafetlerimle örtüp iyice kamufle ediyorum..
Peki. Artık iyiyim.
Kapımın kilidini açıyorum ve tam açmak için koluna yönelirken birkaç konuşma sesi duyuyorum.. Misafirlerimiz sonunda bizi rahat bırakıp evlerine çekilmeye karar vermişler. Ne büyük lütuf.. Hiç sesimi çıkarmadan kapıdan uzaklaşıp yatağıma geri oturuyorum.
Olduğum yerde öylece yeri izlerken odama doğru yönelen ayak seslerini duyuyorum fakat hiç oralı değilim. Çok geçmeden kapım açılıyor ve annem içeri giriyor.."İnsanlar buraya senin için geldiler Denizhan. Giderken herkes sordu ne diyeceğimi bilemedim, bırak şu hareketleri artık."
Annemin bunları söyleyeceğini adım gibi biliyordum.
"-Bir daha odama kapıyı çalmadan sakın girme!"
Diye bir çıkış yapıyorum ve annem yine bu sözlerin karşısında çılgına dönüyor.
Aslında bunları ona sürekli yapıyorum fakat o, bu hareketlerim karşısında şaşırmaktan asla vazgeçmiyor.
Annemin dırdırından kurtulup salona giriyorum ve küçük kız kardeşim Meriç beni gördüğü an boynuma atlıyor..
Meriç.
_Kız kardeşimin adının Meriç olması herkes için bir hatıra fakat benim için koca bir ceza niteliği taşıyor. _
ŞİMDİ OKUDUĞUN
16
Teen FictionHayat hiçbir zaman adil değildir. Bazıları göklerde uçarken bazılarınada onları en dip köşeden izlemek kalır. Belirli oyunları vardır.. Kendince planları.. En acı yüzünü gördüğünüzü zannedersiniz fakat tam o esnada en bitirici hamlesini koyar ortay...