Pencerenin kenarından uzaklaşıp yatağıma uzanıyorum ve öylece tavanı izlemeye başlıyorum.. Bir süre sonra hafiften bir uyku bastırıyor ve gözlerim kapanmaya başlıyor..
Ertesi gün pencereden yansıyan güneş ışığıyla gözlerimi açıyorum ve buruk bir şekilde kalkıp perdeyi ışık gelmeyecek şekilde örtüyorum.
Ahh! Bugün okul var ve ben yine geç kaldım.. Hemen komidinin üzerinde duran telefonumu elime alıp Kerem'e mesaj atıyorum. Kerem benim bir numaralı arkadaşım ve aynı zamanda suç ortağım..
Umarım henüz o da okula gitmemiştir. Yoksa okul müdürümün dırdırını tek başıma çekemem..
Okulunda, müdüründe..
Alayının Allah belasını versin!Her neyse.. Telefonu olduğu yere geri bırakıp öncelikli işim olan giysi dolabıma yöneliyorum..Kutuyu olduğu yerden çıkartıyorum ve kilidini açıp sabah kahvaltım olan küçük şekerimi ağzıma atıyorum. Okul formam her zamanki gibi kırış kırış ve yine yerlerde geziyor. Eğilip onları yerden alıyorum ve düzensiz bir şekilde üzerime geçiriyorum. Okul müdürüm bugün şanslı gününde olacak ki okula ne kadar düzensizde olsa forma ile gidiyorum. Yani bugün tüm eforunu sadece saatinden geç geldiğim için harcayacak..
Bu sırada Kerem'den ses seda yok.. Elime bir kağıt birde kalem alıp cebime geçiriyorum ve odamdan çıkıyorum. Salon sakin,kimse yok. Annem ise mutfakta tabak çanak yıkamakla meşgul. Yanına gidiyorum ve kapıya yaslanıp gülümseyerek onu izlemeye başlıyorum.."- Saat dokuz buçuk ve sen hala neden burda dikiliyorsun Denizhan?"
Yüzümde alaycı bir gülümseme beliriyor ve annemin yanağından bir makas alarak ;
"- Uyandırmadın çünkü"
Diyip evden çıkıyorum. Arkamdan bir şeyler söyleniyor fakat hiç aldırış etmiyorum. Benim bu umursamazlığım bir gün bu kadını öldürecek..
Okul evimize yaklaşık yirmi dakika uzaklıkta.. Yürüyerek gidip gelmek hoşuma gidiyor. Çok geçmeden okula ulaşıyorum ve giriş katında sevgili müdürüm yollarımı gözlermişçesine kapıda beni bekliyor.
Yarabbim!
Bu adam benimle uğraşmaktan ne zaman vazgeçecek? Derin bir nefes alıp "ya sabır" çektikten sonra merdivenlerden yavaş yavaş çıkıyorum ve sevgili müdürümü görmezden gelip içeriye adımımı atıyorum. Sınıf kapısının önüne geliyorum ve bodoslama içeri dalıyorum. Tahtanın önünde duran kadına öylece bakıyorum ve göz göze geliyoruz. Uzunca bir bakışmadan sonra hangi dersin öğretmeni olduğunu saptayamıyorum ve pencere kenarının en son sırasında yalnız başına oturan Kerem'in yanına gidiyorum..
Hiçbir şey olmamış gibi oturuyorum ve etrafıma bakınıyorum. Öğretmenin gözleri hala üstümde. Farkındayım fakat görmezden geliyorum. Sınıf sessizliğe gömülmüş durumda. Bir süre sonra öğretmenle tekrar göz göze geliyoruz ve,"-Bozmayın hocam. Neden sustunuz? Devam edin lütfen"
Bu sözlerim karşısında çılgına dönen kadın açıyor ağzını ve yumuyor gözünü..
"-Yeter artık Denizhan! Gerçekten ailenle görüşmek istiyorum.. Ne oldu sana böyle? Saygısız, terbiyesiz bir çocuk olup çıktın başımıza."
İyi de ne var ki bu kadar sinirlenecek? O konuşuyor bende hiçbir şey olmamış gibi etrafıma bakınıyorum.. Sanki konunun benimle hiç alakası yok ve o sözler bana söylenmiyormuş gibi..
Uzun bir konuşmadan sonra ;" - Evet Denizhan! Ne düşünüyorsun.. Neye bağlayabiliriz bu vurdumduymazlığını.. Verecek bir cevabın var mı?"
Diye bir soru yöneltiyor bana.. Kafam allak bullak, dinlemedim ki ne dediğini..
Birden bire ağzımdan ;"-Dersimiz ne?"
Sorusu çıkıyor ve herkes kahkahalara boğuluyor..
Allahın gerizekalıları.
Bunu gülmeleri için yapmamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
16
Teen FictionHayat hiçbir zaman adil değildir. Bazıları göklerde uçarken bazılarınada onları en dip köşeden izlemek kalır. Belirli oyunları vardır.. Kendince planları.. En acı yüzünü gördüğünüzü zannedersiniz fakat tam o esnada en bitirici hamlesini koyar ortay...