Meriç'i kucağıma alıp koltuğa doğru yöneliyorum ve tam oturacakken..
"- Hayır Denizhan hayırr lütfen atçılık oynayalım.. Lütfen Denizhan"
Diye çığlıklar atıyor. Şu kızın kulağımda bağırmasından nefret ediyorum.. İstemsiz bir şekilde mırıldanıp yerde onun deyişi ile at pozisyonu alıyorum ve atçılık oynamaya başlıyoruz.
Meriç sırtıma çıkıp şarkılar söylüyor arada birde kafama vurup " dehh Deniz dehh" diye çığlıklar atıyor. Ben ise yerde sürünüp onun bağırışlarını dinliyorum.
Ahh! Yarabbim.. Ne zaman inecek bu küçük böcek kafamdan?
Annem ara ara salona gelip hem bizi yokluyor hem de etrafı toparlıyor. Çok geçmeden Meriç, atçılık oyunundan sıkılıp beni salmaya karar veriyor. Yerden iki büklüm kalkıp koltuğa yöneliyorum ve duvarda asılı olan saati yokluyorum. Saat altıya geliyor. Çok değil.. Yaklaşık bi on dakika sonra evin tam ortasına nükleer bir bombanın düşmesi an meselesi.
İki elimi dizime bastırıp oturduğum yerden kalkıyorum ve odamın kapısını sakin bir şekilde açıp içeriye giriyorum. Pencerenin kenarına yanaşıp öylece etrafı izlemeye başlıyorum. Sokakta yürüyen bir kadın şeker diye bağıran küçük kızını param yok diyerek dövmekle meşgul.. Diğer yandan yolda top oynayan bir grup erkek çocuğu birbirlerine bağıra çağıra küfür ederek oyunlarına devam ediyorlar.. Samimi söylüyorum çok kötü bir çocukluk geçirdim fakat ben onların yaşındayken bu kadar yaratıcı küfürler üretemiyordum. Yeni nesil sıkıntılı.. Vazgeçtim. Sıkıntı tüm insanlıkta..
Utanmasam birazdan nereye gidiyor bu dünya diye söylenmeye başlayacağım.
Bunu söyleyebilecek en son kişi benken..Bu düşüncelerle beraber gülmekten ikiye ayrılacak olan suratım evin dış kapısının çarpmasıyla son buluyor.
İşte geldi. Nükleer bomba..
Onun adı ;
Mehmet Uysal..Biyolojik olarak babam fakat onun dışında hiçbir şeyim olan bu adamdan nefret ediyorum desem inanır mısınız?
İnanın! Çünkü ondan nefret ediyorum..
Bunu dile getirirken içimde en ufak bir pişmanlık duygusu bile yok. Çünkü biliyorum.. O da benden nefret ediyor.
Şu yaşıma kadar tek bir kere bile beni kollarına alıp sarmayan hatta bir kere bile elini başıma koyup okşamamış bir adama duygusal anlamda bir şey hissetmemem normal.
Peki bunu nefrete dönüştüren şey ne? Her neyse..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
16
Teen FictionHayat hiçbir zaman adil değildir. Bazıları göklerde uçarken bazılarınada onları en dip köşeden izlemek kalır. Belirli oyunları vardır.. Kendince planları.. En acı yüzünü gördüğünüzü zannedersiniz fakat tam o esnada en bitirici hamlesini koyar ortay...