[Multi: Alvina]
Yekta: Selam.
Yekta: Müsait misin?
Alvina: Selam, evet müsaitim.
Yekta: Sevindim, yani müsait olmana. Nasılsın? Bugün antrenmanın vardı sanırsam.
Alvina: İyiyim ve evet, harika bir antrenmanımız vardı. Sen nasılsın?
Yekta: Ben de iyiyim. Harika derken ne demek istedin, bu zamana kadarkilerden ne farkı vardı ki?
Alvina: Gerçek maçtaymışızcasına oynadık. Çok heyecanlı oldu, o yüzden harika dedim.
Yekta: Öyle oynamanızın özel bir sebebi mi vardı?
Yattığım yerde yüzüstü dönerek çenemi yastığıma bastırdım ve Yekta'ya mesaj yazmaya devam ettim.
Alvina: Teknik ekibimizden birinin karısı doğum yaptığı için izne çıkmıştı bir haftalığına.
Alvina: Antrenör de antrenmanda bize yardımcı olsun diye oğlunu getirmiş.
Alvina: Nedenini bilmiyorum ama baba-oğul arasındaki çekişmeli rekabet bizi de etkisi altına aldı. Canla başla oynadık. E, kazanan da bizim taraf olunca tadından yenmedi tabii :)
Yekta: Tebrik ederim :)
Yekta: Bu arada antrenörün oğlu dedin, o da mı voleybolcu?
Alvina: Teşekkürler :)
Alvina: Yok, hayır, değil.
Alvina: Yani en azından benim bildiğim kadarıyla değil. Bizim okulda mimarlık okuyor.
Yekta: Seninle aynı okulda okuyor ama onu tanımıyorsun, öyle mi?
Alvina: Evet.
Yekta: Bunca zaman hiç denk gelip konuşmadınız mı yani?
Alina: Bununla niye bu kadar ilgilendin ki?
Yazdığım şeyi gönderdiğim an sorumun cevabı zihnimde yankılanmıştı. Ona Serkan'dan bahsetmemi kıskanmış olmalıydı.
Gerçi iletişim halinde olmadığımızı ima etmiştim, kıskanacak ne vardı ki?
Yekta: İlgilenmekten ziyade merak ettim. Sonuçta antrenörünün oğlu ve aynı okuldaymışsınız, elbet bir tanışıklık olur gibi geliyor yani..
İstemsizce gülümsedim, cidden kıskanıyordu ve ağzımdan laf almaya çalışıyordu. Onu uğraştırmak istemedim.
Alvina: Aslına bakarsan doğru dürüst ilk iletişimimizi bugün kurduk onunla, o da takım arkadaşı olduğumuz için. Yani özel bir şey yok ve olamaz da, çünkü senin de dediğin gibi o, antrenörümün oğlu.
Alvina: Ayrıca aynı okulda olmamız da bir şey ifade etmiyor, çünkü onu bırak, okulda bir tane bile arkadaşım diyebileceğim biri yok. Sürekli antrenman ve maç saati kovaladığım için okulda fazla zaman geçiremiyorum, dolayısıyla da arkadaş edinemiyorum.
Alvina: Ortada endişelenebileceğin bir durum yok yani :)
Yekta: Endişe ettiğim falan yok zaten, basit bir soru sordum sadece. Hem neden endişeleneyim ki?
Alvina: Her konuda oldukça dürüstken, sana bunu söylememe ihtiyacı duyduran şey nedir?
Yekta: İnan bana, ne dediğin hakkında hiçbir fikrim yok.
Alvina: Kıskandığını görebiliyorum, Yekta ve bu gayet normal bir şey.
Alvina: Beni gerçekten seviyorsan elbette kıskanacaksın.
Yekta: Kim? Ben mi?
Yekta: Ben mi kıskanmışım?
Yekta: Yok daha neler...
Alvina: Hislerin gelip geçici bir şeyse kıskanmamış da olabilirsin tabii. Bu da çok normal.
Yekta: Alvina, bu şekilde ağzımdan laf almaya çalışmamalısın...Çünkü hislerimden şüphe ettiğini görmek beni gaza getirmek yerine bir hayli üzüyor.
Yekta: Ama evet, madem öğrenmek istiyorsun söyleyeyim. Kıskandım, çünkü ortada seni heyecanlandıran bir şey var ve bu durumun oluşmasını o çocuk sağlamış.
Yekta: Aslında o çocuktan çok bulunduğu durumu kıskandım.
Yekta: Çünkü onun yerine senin yanında ben olmak, heyecanlı ve bir o kadar da hırslıyken ne kadar güzel olduğunu en yakından gören kişi olmak isterdim.
Yekta: Okuldayken seni uzaktan (şanslıysam o da tabii) izlemek de yeterli gelmiyor artık çünkü.
Alvina: Üzgünüm, sana böyle hissetirmek istememiştim. Yalnızca beni kıskandığını itiraf ettirmeye çalıştım :(
Alvina: Ayrıca... Seni hala tanımıyor olsam da sevgine inanıyorum, Yekta.
Alvina: Gerçekten.
Yekta: Buna sevindim.
Yekta: Çünkü sana gerçekten çok aşığım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISA PAS ~ Tamamlandı
Teen FictionOlivia Kadın Voleybol Takımı'nın pasörü Alvina Louisa Eroğlu'nun hayatı, maç dönüşü aldığı bir mesajla değişir. Alvina, mesajda kendisini sevdiğini söyleyen kişiyle ne yapacaktır? 🏐🏐🏐 ? : Bugünkü maçta bir kez dah...