[Multi: Nazlı & Eda]
Oyları unutmadıysak keyifli okumalar! ❤️
🎶Afrodizmadam - Bu Kalp🎶
🏐
İşaret parmağımla telefonumun ekranını yukarı kaydırırken gördüğüm resimle iç çektim. Ben ne ara bu hale gelmiştim?
Bugün Serkan hiçbir şey olmamış gibi öylece yanımdan çekip gittiğinde kendimi öylesine kötü hissetmiştim ki daha fazla arkasından bakmaya dayanamayıp koşar adımlarla dersliğime geri dönmüştüm. Ayılmak için aldığım kahveyi bile içememiştim.
Benim yerime çarptığım kişiden özür dilemişti ancak bana hiçbir şey demeden yanımdan geçip gitmişti. Peki, neden böyle yapmıştı? Daha dün arka bahçemizde bana olan hislerini anlatmamış mıydı bu çocuk? Benden bir şans istememiş miydi? Haber bekleyeceğini söylememiş miydi? E, ben de düşünüyordum işte. Reddetmemiştim ki onu...
Serkan'la karşılaştıktan sonra girdiğim dersten de bir şey anlamamış, yarım yamalak tuttuğum notlarla ders çıkışında okuldan ayrılarak eve gelmiştim. Fiziksel olarak çok yorgundum, yolda gelirken yemek bile yemeden yatıp uyumayı planlanmıştım aslında ancak ruhsal yorgunluğum ağır bastığından mıdır nedir, bir türlü uyku tutmamıştı. Bu yüzden yatakta bir o yana bir bu yana döndükten sonra uyuyamayacağımı anlayarak yataktan kalkıp mutfağa gitmiş, karnımın gurultusunu bastıracak bir şeyler atıştırdıktan sonra da oturma odasına geçerek telefonumu elime almıştım. Peki, şu an telefonla ne mi yapıyordum? Bugüne kadar yapmayı akıl edemediğim bir şeyi... Serkan'ın sosyal medya hesaplarını stalklıyordum.
Bütün hesaplarında aynı kullanıcı adını kullandığı için onu bulmam kolay olmuştu. Zaten instagram haricindeki hesaplarında pek aktif değildi. İnstagram hesabı sayesinde de ne kadar geniş bir çevreye sahip olduğunu görmüş olmuştum. Evet, belki ben de 40K takipçiyle popüler sayılabilirdim ancak bizim camiadaki çoğu oyuncu kalabalık takipçi sayılarına sahipti. Sosyal medyadaki aktiflik ve maçlarımızın televizyonda olsun internette olsun yayınlanması sayesinde geniş kitlelerce tanınıyorduk. Yani ben voleybolcu olduğum için popülerdim ve takipçilerimin nerdeyse yüzde doksanı taraftardı. Oysa Serkan'ın takipçi sayısı ve fotoğraf beğenilerinin tek bir sebebi olabilirdi, o da yakışıklılığı.
Bir de bir ayrıntı çekmişti dikkatimi. Bizim takımdaki birkaç kız da takip ediyordu Serkan'ı. Bu kızlara Eda ve Nazlı da dahildi. İşin komik tarafı bundan benim de haberimin olmasıydı, çünkü aylar önce takipleştiklerinde Nazlı bunu büyük bir heyecanla yanımızda anlatmıştı. Hatta Eda da ondan heveslenip takip etmişti Serkan'ı. Tabii o zamanlar şartlar çok farklı olduğundan pek umursamamıştım bu durumu. Ve tabii şimdi görene kadar da çoktan unutmuş gitmiştim takipleştiklerini.
Şu an fotoğraflarına, fotoğraflarda yanında olan kişilere baktıkça aslında Serkan'ı hiç tanımadığımı fark ediyordum. Sonuçta onun hakkında bildiğim tek şey, Yıldırım abinin oğlu olduğu ve aynı okulda okuduğumuzdu. Annemin dün gece söylediklerinde ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anlamış olmuştum böylece.
Basketbol oynarken çekindiği bir fotoğrafına daha baktıktan sonra sayfasından çıkmak için geri tuşuna basacaktım ki yanlışlıkla sayfayı yeniledim ve o an hikaye atmış olduğunu gördüm. Dudaklarımı dişleyerek elimi profil resminin üzerine getirmiştim ki tedirginlikle duraksadım. Evet, bin küsür takipçisi vardı ama ya benim hikayesini izlediğimi görürse ne olurdu? Hem de onu takip bile etmediğim halde? Resmen stalkladığımı öğrenirdi!
"Öğrenirse ne olur ki?" diye mırıldandım kendi kendime. Özellikle bugün olanlardan sonra fark etmiştim ki onu reddetmeye dilim varmayacaktı. Dilim varsa bile gönlüm razı olmayacaktı.
"Görürse görsün ya, ne yapayım? O da hesabını herkese açık yapmasaymış."
Çok mantıklı bir açıklama bulmuşum gibi tereddüt etmekten vazgeçerek hikayeye tıkladım.
Önüme çıkan siyah ekrana gözlerimi kısarak bakarken kumların üzerinde yakılmış ateşi gördüğümde kaşlarım çatıldı. Sanırım sahildi burası. Havanın karanlığına bakılırsa şu an oradaydı.
Kamera kısa bir süre yanan ateşi ve hemen arkasındaki siyaha bürünmüş denizi gösterdikten sonra sağa doğru kayarak kumların üzerinde oturan Serkan'a döndü. Ah, videoyu çeken o değildi.
Serkan, kucağındaki karanlıkta rengi tam belli olmayan gitarı kucağına yerleştirdikten sonra gözlerini kapayarak bir şeyler mırıldanmaya başladı. Profilinde gezinirken birkaç tane gitarlı fotoğrafına denk gelmiştim ama hiç şarkı söylediğini düşünmemiştim.
Sar beni sevginle aklanan bu kalp oyulmadan
Kırdaki köpek o kuş vuranı bulmadan
Yaprağı ağaçtan hesap sormadan
Gör onu
Bilsen ne vardır onun içinde
Görsen de görmesen de ne fark eder
Şimdi ben yüreğinde
Yoksam olmasın hayat benimle
Durmam dursa da zaman düşümde
Son defa aklımdasın
Sesinin bu kadar güzel olabileceğini hiç düşünmemiştim. Söylediği şarkının beni böylesine etkileyebileceğini de.
Hikayeyi kaç kere başa sarıp izlediğimi sayamamıştım. Sadece gözlerimin dolduğunu fark edebiliyordum. Videoda gözleri kapalı olsa da yüzünden acı çektiği belli oluyordu. Bu kadar çok mu seviyordu beni?
Hikayesini izlemeyi bırakarak dalgınca profil resmine baktığım sıra birden ekranda kendimi görünce korkuyla yerimde sıçradım. Sonraysa Nazlı'nın beni görüntülü aradığını fark ederek elimi hızla atan kalbime götürdüm ve birkaç saniye sonra aramayı yanıtladım.
Ekranda Nazlı'nın dışında Eda'yı da görünce toplu konuşma yapacağımızı anladım.
"Alvina, biliyorum, pek senlik değil ama Serkan'ın instagrama attığı hikayeyi izlemen gerekiyor tatlım," diyerek dağınık görünen saçlarını omzundan geriye attı, Nazlı. Hiçbir şey söylemeden bakışlarımı onunla Eda arasında gezidirirken "Bir dakika, bir dakika," diyerek araya girdi, Eda. Yüzünü kameraya yaklaştırmış, bakışları da kısılmıştı. "Gözlerin dolu senin Alvina, ağladın mı yoksa?"
"Ağlamadım," diyerek başımı iki yana salladım. Ama Serkan'ın söylediği şarkıyı birkaç defa daha dinleseydim kaçınılmaz sonumun bu olacağını tahmin etmek pek de zor değildi.
"Sesin neden çok kötü geliyor, Avi?"
Saklamak istemedim, zaten bu saatten sonra saklanacak bir şey de kalmamıştı.
"Siz aramadan önce onun attığı hikayeyi izledim, birçok defa. Biraz... Üzüldüm."
"Alvina," diyerek dudaklarını büzdü Naz. Sesi merhamet ve hüzün dolu çıkmıştı.
"Kızlar," diyerek olası bir konuşmanın olmasını engelledim ve derin bir nefes aldım. "Sanırım ben bir karar verdim."
"Bir karar verdiğini sanıyorsun?" diyerek yarım yamalak güldü Eda. "O halde söyleyeceğin şeye ne derece inanmalıyız?"
"Dalga geçme Eda ya," diyerek burnumdan homurtu çıkardığımda hepimiz güldük.
"Ee, neymiş bakalım aldığın karar?"
Önce Nazlı'nın sonra da Eda'nın gözlerinin içine baktıktan sonra "Annemin dediğini yapacağım," diye mırıldandım.
"Nasıl yani?"
Dudaklarım hafifçe kıvrıldı.
"Serkan'a bir şans vereceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISA PAS ~ Tamamlandı
Fiksi RemajaOlivia Kadın Voleybol Takımı'nın pasörü Alvina Louisa Eroğlu'nun hayatı, maç dönüşü aldığı bir mesajla değişir. Alvina, mesajda kendisini sevdiğini söyleyen kişiyle ne yapacaktır? 🏐🏐🏐 ? : Bugünkü maçta bir kez dah...