Elena, her zamanki gibi kalktı ve bir şeyler atıştırıp üniversiteye doğru yol aldı. Bu sene son sınıf ve bir hafta sonra sınava girecek.
Üniversiteye gitmek için küçük bir pazardan geçmek gerekiyor ve oradan geçerken tuhaf giyimli bir adamın onun gibi giyinen bir kadınla konuştuğunu gördü. Biraz durup onları izledi. Kostümleri acayip iyiydi ama neden böyle giyinmişlerdi? Elena bu sorunun cevabını çok merak ediyordu ve dayanamayıp onların yanına gitti. Adam onu görünce şaşırdı, duraksadı ve Elena'ya tuhaf bir bakış attı. Aynı şekilde kadında ona bakıyordu.
"Merhaba! Kostümlerinizi beğendim ama şunu açığa çıkarmak gerekirse bugün özel bir gün değil. Neden böyle giyindiniz?" diye sordu Elena karmaşık ve ciddi bir tavırla.
"Sen bizi görebiliyor musun?" dedi adam. Oldukça şaşkındı. Kadın ise şok geçirmiş gibi Elena'ya bakıyordu.
"Evet de neden şaşırdınız? Sizi görmemem mi gerekiyordu?" dedi Elena ciddi ve şaşkındı.
Adam ve kadın birbirlerine baktıktan sonra tekrardan Elena'ya döndüler. Bu sefer aşırı ciddiydiler. Kadın bir anda Elena'nın elini tuttu ve oradan yok olup bir yere ışınlandılar. Burası aşırı güzel bir yerdi. Yani Elena'ya göre.
"Merhaba! Ben Akademinin müdürü Abel. Sizin bu Akademide tek göreviniz eğitim alıp dünyayı korumanız." dedi bir adam hızlı bir şekilde. Elena, buranın bir akademi olduğunu öğrenince yüzü asıldı. Yine mi eğitim?, diye geçirdi içinden.
"Bende Lena. Akademinin yardımcı müdüresiyim. Benim görevim renklerin görevini yerine getirecek Aura bulmak. Ve şunu belirtmeliyim ki senin bu güçlere sahip olman benim açımdan büyük bir onur." dedi kadın.
"Bir dakika! Aura, paranormal veya tinsel anlamda kullanılan bir terim olup, canlıların bedenlerinden yayıldığı varsayılan ışınımla oluşan ve gitgide yayılan tesir kuşakları tarzında kendini gösterdiği iddia edilen elektromanyetik alana verilen ad değil mi?" dedi Elena kadına dehşet verici bir şekilde bakarak.
"Çok fazla şey biliyorsun daha doğrusu bildiğini sanıyorsun. Evet, Aura kelimesinin Teozofik anlamı o. Ama asıl anlamı sahip olmak demek. Tamam mı tatlım?" dedi ve gitti.
"Bende senin eğitmenin Felix. Ne dersem o ve şimdi odana çık. Orada tüm ihtiyaçların var ve kıyafet konusuna gelince dolabını hayal etmen yeterli." dedi adam ve o da gitti.
"Oda nerede?" dedi dışından ve kendini bir anda bir odada buldu. Burası kendi odasına aşırı benziyordu. Peki bu odaya nasıl gelmişti?
Elena odayı süzdüğünde bir dolap gördü. Dolabın kapağını açtı fakat dolap boştu. Bay Felix'in dediği gibi dolabını hayal etti ve tüm kıyafetleri bir anda dolabın içinde belirdi.
Elena'nın aklında bir sürü soru vardı. Okulu, burasının nasıl bir akademi olduğu, burada tam olarak ne yapacağı gibisinden bir sürü soru. Elena daha şimdiden ailesini özlediğini fark etti ama zaten burası aile sıcaklığını veriyordu. Peki bu odadan nasıl çıkacaktı? Bay Felix'in dediği gibi dolabını hayal edince kıyafetleri orada belirdiyse neden az önceki yeri hayal etmiyordu? Elena, az önce bulunduğu yeri hayal etti ve az önceki koridorda olduğunu gördü.
"Elena!" diye bağırdı birisi. Bu bay Felix'di.
"Elena! Yarım saattir seni bekliyorum. Daha ilk dersten kalmak istemezsin öyle değil mi?" dedi Bay Felix, Elena'ya. Elena'nın kalbi daha da hızlı atmaya başladı. Hep böyle olurdu geç kaldığında. Ama ciddi ve karmaşık istifini bozmadan devam etti.
"Peki Bay Felix." dedi.
"Bana profesör Felix de." dedi ve hemen yanında olan odaya girdi. Kapılar elektronikti. Burada her şey elektronikti. Pencereler bile.
Elena, odaya girdiğinde sanki burada doğup büyümüş gibi hissetti. Nedenini o da bilmiyordu ama aşırı heyecanlı ve hırslıydı. Konu eğitim olunca hep böyle olurdu. Ama o normal hırs ve heyecandan bahsetmiyorum. Aşırı hırslı ve aşırı özgüvenliydi.
Elena artık Ashwans Akademisi'nin bir parçasıydı...
***
Yeniden hepinize merhaba. Bir kaç ay önce Zalimler serisinin ilk bölümünü yayımlamıştım. Fakat bir süre sonra yazdıklarım içime sinmemeye başladı. Aynı zamanda yeni bölüm için fikir bulamıyordum. Ama artık Zalimler Serisi tekrar karşınızda! Umarım severek okursunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zalimler: Morun Gücü (Zalimler Serisi-1)
FantasyCadıların, devlerin, büyülerin, gücün ve en önemlisi maceranın olduğu fantastik bir dünya. "Belki de hayatta olması için onları öldürmesi gerekiyordu. Ya da hepsini tuzağa düşürmeliydi. Herkesi gururlandırmalıydı. Artık bir rakibi vardı. Bu cehenne...