Elena, gözlerini açtığında boş, karanlık, sessiz ve nemli bir odada olduğunu gördü. Burası karanlıktı. Ne bir pencere ne bir kapı vardı. Burada duvardan başka bir şey yoktu. Elena gözlerini bir süre odanın içinde gezdirdi. Gözleri karanlıktan başka bir şey görmüyordu. O an başına saplanan ağrıyla yerden kalkmaya çalıştı. Kalkmayı becerdiğinde karşısında onu gördü. Annesini. Burada ne işi vardı? Elena neredeydi? Annesi sanki Elena'ya bir şeyler anlatmaya çalışıyor gibiydi.
"Elena! Ben Lena. Senin baban..." Gerisi yoktu. Bir anda annesinin sesi gitmiş bir süre sonra da annesinin görüntüsü yok olmaya başlamıştı.
Elena gözlerini açtığında odasındaydı. Akademide olmanın verdiği rahatlıkla kendini yataktan attı ve üzerini değiştirip Bay Felix ile olan dersine hazırlandı.
Cidden bunların hepsi bir rüya mıydı? Oysaki yaşadıkları çok gerçekçiydi. Annesini özlediğini fark etti. Ama o kadın neredeyse Bayan Lena'ydı. Ne neredeysesi? O Bayan Lena'ydı!
Elena birine çarpınca yere düştü. Kafasını kaldırdığında tepeden ona bakan bir çift göz gördü. Bu Bay Felix'ti. Ona aşırı kızgın olduğu gözlerinden ve kızaran kulaklarından belliydi. Bay Felix, Elena'ya sitemkar bir şekilde,
"Yerde ne işin var Mor?!" diye bağırdı.
"Şey...Mor mu?" dedi Elena, şaşkın gözlerini Bay Felix'e çevirerek.
"Evet, mor. Sen Mor değil misin?" dedi Bay Felix. Sesinde alaycı bir ton sezmişti, Elena.
"Ben morumda siz bana Elena diye-" Elena daha sözünü bitirmeden Bay Felix, Elena'nın sözünü kesti.
"Artık Elena yok! Artık Mor var!" Bay Felix, Elena'ya bağırdıktan sonra sınıfa girdi. Elena da Bay Felix'in arkasından sınıfa girdiğinde karşısındaki görüntüyle şok geçirdi. Bay Lena, Bay Abel ile sohbet ediyordu. Hem de kahkaha atarak!
"Ah! Ben gideyim." Bay Abel beni görünce odadan çıktı. Neydi şimdi bu?
"E... Ben de dersten sonra odamda seni bekliyor olacağım Elena. İyi dersler size." Bayan Lena'da gittikten sonra Bay Felix'in o kükremeye benzer sesiyle Elena kendine geldi.
"Mor! Burada senin amacın ne?! Biliyorsun, değil mi?!" Elena hiçbir şey bilmiyordu. Ayrıca gördüğü rüyanın etkisinden de çıkmış sayılmazdı.
"Şey...Benim amacım...Soyu tükenmiş olan varlıkların çoğalmasını...sağlamak mı?" Bay Felix gözlerinden ateşler saçarken Elena'nın pekte korkmadığını fark etmesi uzun sürmedi. Neden korkmamıştı? Normalde Bay Felix'in en ufak bir hareketinden de korkardı.
"Onun gibi bir şey. Doğru olarak kabul edeceğim. Ama bu doğru olduğunu göstermez. Amanda!" Bay Felix sözünü bitirir bitirmez yanlarına uçan, robot gibi duran bir metal parçası geldi. Elena bu uçan robota ters ters bakarken Bay Felix'in dudakların alaycı bir tebessümü fark etti.
"Mor! Bu en son teknolojiyle yapılmış olan yeni robotumuz Amanda. Amanda! Bu da mor." Elena, Bay Felix'in kendini mor diye tanıtmasına sinir olup hemen Bay Felix'i düzeltti.
"Elena! Ben Elena."
"Sana ismini soran oldu mu mor?" Bay Felix, Elena'ya kızgın bakışlar atarken Amanda, Elena'ya aynı Bay Felix'in baktığı gibi bakıyordu.
"Amanda, senden morun tüm ders boyunca yaptığı şeyleri not almanı istiyorum. Evet, mor! Başlayalım mı?" Elena, Bay Felix'in kendisine mor demesinden sıkılmış gibiydi ama bir şey de diyemiyordu. Elena kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra Bay Felix, Elena'ya eliyle dönüşmesini işaret etti.
Elena küçük mor cismi havaya fırlatır fırlatmaz kendisine doğru gelip etrafa mor ışıklar saçtı. Üstündeki gündelik kıyafetlerden kurtulup gri metallere büründü. Elindeki kılıç ile tam gözüküyordu. Bay Felix, Elena'ya hayranlıkla bakarken Elena çoktan dönüşmüş ve Bay Felix'in ona öğrettiği hareketleri deniyordu. Elena bir ara aklından bu akademideki tek Aura olmak nasıl bir duygu, diye sordu. Sahiden nasıl bir duyguydu?
Elena bunları kendi kafasında kurarken Bay Felix'in kükremesiyle Elena olduğu yerde sıçradı. Korku tüm bedenine işlerken bir anda korkudan eser kalmadı.
Bir yandan Bay Felix ve Elena ders işlerken bir yandan da Amanda Elena'nın ders boyunca yaptığı hareketleri, büyüleri not ediyordu. Ders sonunda Bay Felix Amanda'nın yanına giderek tüm ders notlarını Amanda'dan aldı.
Elena, kapının önünde onu gözetleyen Bayan Lena'yı fark edince istemsiz bir şekilde onun yanına gitti. Yanına varınca Bayan Lena'nın ağladığını fark etti. Ona sormak istiyordu ancak çekiniyordu.
"E...Bayan Lena-" Bayan Lena, Elena'nın sözünü kesti.
"Odama gel!" dedi ve oradan uzaklaştı.
Elena Bay Felix'in dersle olan konuşmasının bitmesini sabırsızlıkla beklerken Bayan Lena'nın gelmediği için kendisine sinirli olduğuna emindi. Bir süre sonra Bay Felix konuşmasını bitirdi. Elena hızla Bayan Lena'nın odasına koştu. Odaya girdiğinde Bay Abel'i Bayan Lena ile görünce duraksadı. İyide Bayan Lena Bay Abel'i sevmez, diye geçirdi içinden Elena.
Bayan Lena Elena'yı görünce şaşırmış gibi yapıp Elena'nın yanına bitti. Bay Abel Elena'ya ateş saçan bakışlar atsa da Bay Abel odadan hemen ayrıldı.
"Bayan Lena, Bay Abel ile ne konuşuyordunuz?" Bayan Lena bu soruyu alınca duraksadı. Elena'ya baktı ve konuşmaya başladı.
"Elena seni ne için çağırdığımı biliyorsun."
"Evet, beni Bay Abel ile sizi konuşurken görmem için çağırdınız." Elena Bayan Lena'nın kızdığını fark etti. Özür falan dilemeyecekti. Kararlıydı.
"Sana bunu vermek istemiştim." dedi Bayan Lena ve çekmecesinden küçük bir cam küre çıkardı. Buda neydi? Elena bunu ilk defa görüyordu.
"Bu nedir Bayan Lena?"
"Bu bir Anımsatıcı. Unuttuğun varlıkları sana anımsamanda yardımcı olur. Ölen kişiler gibi. Bir hayvan da olabilir bu. Ancak Elena, sana şunu söylemem gerekirse onu mümkün olduğunca yanında taşıma. Sana zarar verebilir. Onu her an yanında taşıyan öğrencilerimizden birisi ölen annesini anımsayın onu yanından hiç ayırmadı. Görev esnasında anımsatıcı annesini anımsamasında yardımcı oldu ve öğrencimiz ona odaklanırken öldürüldü. Senden dikkatli olmanı istiyorum Elena! Bunu yapabilir misin?"
Elena ne diyeceğini bilemedi. Açıkçası Bayan Lena'nın neden kendisine böyle bir şeyi verdiği kanısına da bir türlü varamıyordu.
"Anladım. Bana bunu neden verdiğinizi de anladım. Beni de öldürmeye çalışıyorsunuz, değil mi?" Bayan Lena oturduğu koltuktan bir sinir kalktı ve Elena'ya bağırmaya başladı.
"SENİ ÖLDÜRMEYE FALAN ÇALIŞMIYORUM! BURADA HEM İYİ BİR ÖĞRETMEN HEM DE İYİ BİR ANNE OLMAYA ÇALIŞIYORUM ANCAK SEN BUNU ENGELLEMEYE ÇALIŞIYORSUN! BUNU NASIL ANNENE YAPABİLİRSİN!" Bayan Lena ne dediğinin farkına varınca durdu ve Elena'ya baktı.
"Annem mi? Annem mi olmaya çalışıyorsunuz?" Elena bu soruyu sorar sormaz ağlamaya başladı. Annesini ve babasını çok özlüyordu.
"Şey..." Bayan Lena bir şey diyemedi. Elena üzgün bir şekilde elinde Anımsatıcı ile odadan çıktı. Arkasından Bayan Lena'nın geldiğini fark etmesi uzun sürmedi.
"Elena bekle! Sana sadece bir şey diyeceğim ve sonrasında gidebilirsin." Elena bir anda durdu ve Bayan Lena'ya döndü.
"Elena! Anımsatıcı! Ona bak!" Elena nefes nefese kalmış olan Bayan Lena'yı dinleyerek elindeki Anımsatıcıya baktı. Anımsatıcıda bir anda Bayan Lena ve daha bebek olan Elena belirdi. Ama...Nasıl? Bayan Lena annesine çok benziyordu. Hatta annesiyle aynıydı.
Bayan Lena, Elena'yı güldürüyordu. Bu oda Elena'nın odasıydı. Bir anda Elena'nın aklına gelen şeyle Bayan Lena'ya baktı.
"N-nasıl?" Ağzından sadece bu kelimeler dökülmüştü.
"Evet...K-k..." Bayan Lena konuşamıyordu. Ağlıyordu. Elena da bir süre sonra ağlamaya başladı. Bu olamazdı değil mi? Annesine bir adım uzaklıkta olduğu doğru olamazdı, değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zalimler: Morun Gücü (Zalimler Serisi-1)
FantasiCadıların, devlerin, büyülerin, gücün ve en önemlisi maceranın olduğu fantastik bir dünya. "Belki de hayatta olması için onları öldürmesi gerekiyordu. Ya da hepsini tuzağa düşürmeliydi. Herkesi gururlandırmalıydı. Artık bir rakibi vardı. Bu cehenne...