Olanların üzerinden 2 gün geçmişti.Şuanda yatakta sere serpe uzanıyordum. Ben sarhoşken o barda olanlar hakkında Barışla konuşmamıştık. Açıkçası utanıyordum da. Çünkü resmen öpüşmüştük. Aptallığıma kızıyorum ya daha ilerisi olsaydı. Barış'ın beni öpmesi de ayrı bir olay. Hayır neden öpüyorsun ki ? Sen kimsin? Tabi ona bunları söylemedim aslına bakarsak ona bu konu hakkında hiç birşey söylemedim. Mecbur olmadıkça konuşmadım bile. Resmen ondan kaçıyordum sanırım farkındaydı da. Barış benim ilk öpücüğümü almamıştı fakat ilkmişçesine çok garip hissettirmişti. Barıştan önce uyanıp evden çıkıyordum akşama kadar saçma işlerle uğraşıp akşam üstü geri dönüp koşarak odama çıkıyordum. Çocuk gibi hareket ediyordum. Düşüncelerimi bir çırpıda silerek yataktan kalktım. Temiz bir duşun ardından giyinmek için odama girdim biraz daha yatakta yayıldıktan sonra siyah dantelli iç çamaşırlarımı giyindim. Kıyafet seçmek için gardırobuma ilerlediğimde birden kapı açıldı. Şok içerisinde Barış'ın gözlerine bakıyordum?
"Ciddi misin?" diye çıkıştım. "Kapı çalma adetin yok mu ya lanet olası" konuşmadan aval aval suratıma bakan ağzı 'o' şeklini almış bir Barışla karşı karşıyaydım.
"Ne bakıyorsun be" diye sitem ettiğimde sadece iç çamaşırlarımla olduğumu hatırladım. Şartellerim atmıştı. Eğilip elime ne geldiyse ona attım. Attığım şeyi yakalayıp havaya kaldırıp salladı. İnanmıyorum attığım şey bir sütyendi. Hoşuna gittiği yüzünden belli oluyordu. Alayla sırıttı.
"Bununla ne yapmalıyım Minel?"
"Tanrı aşkına onu bana geri ver" adeta cırlamıştım.
"Üzgünüm ne yapacağımı bulana kadar bu bende kalıcak,teşekkür ederim" deyip bir kahkaha attı ardından odamdan hızlıca çıktı. Cidden deliricektim. Hayır neden ben? Üzerime ne bulduysam geçiştirerek aşağıya indim. Barış Bey kahvaltı hazırlamıştı. Beklemek diye bir adabı olmadığınıda şuanda masanın yarısını silip süpürmesinden görebiliyordum. Gözlerimi devirerek yerime oturdum. Ağzıma bir kaç peynir ekmek tıkıştırıyordum ki konuştu
"Ne zaman yüzüme bakıcaksın merak ediyordum. Neden üç gündür koca evde saklanbaç oynuyoruz Minel?" verecek bir cevabım yoktu ne deseydim şey ben sana o kadar kötü kız olduğumu kanıtladım ama ufacık bir öpücükle utanan gerizekalının biriyim mi? Sorusunu yanıtlamadım hatta yüzüne bakma gereksiniminde bile bulunmadan ağzıma yeniden birşeyler tıkıştırma işlemime devam ettim.
"Kızım sana diyorum. Seni öptüğüm için utandın mı?" tamam bunu bende beklemiyordum. Cevap vermezsem gerçekten utandığımı anlayacaktı.
"Hayır sadece sinirlendim"
"Seni öptüğüm için mi?" şaşırmıştı.
"Evet buna hakkın olduğunu sanmıyorum"
"Karşılık verirken böyle demiyordun ama"
"Sarhoştum çünkü" diye kükredim.
"Olanları hatırlayacak kadar sarhoş değilmişsin demek ki" diye beni susturmayı başarmıştı. Haklıydı verecek cevabım yine olmadığından masadan kalkıp salona doğru ilerledim. Peşimden gelip kolumdan tuttu.
"Minel bak bu benim ilk öpücüğümdü. O an seni öpmek istedim sadece seni bu yüzden sonuçlarını umursamadan hareket ettim. Ben bu kadar sinirleneceğini bilseydim eğer böyle bir salaklık yapmazdım zaten seni neden öpüyorsam biliyorum bana sinirleneceğini,yeniden bileklerimi keseceğini veya..." diye devam ederken dayanamayıp onu öptüm. Evet dudaktan. Çünkü şaşırmıştım. O erkek olmasına rağmen ilk kez bir kızı öpmüştü o da bendim ve bundan açıkça etkilenmiştim. Tabi bir de Barış çok geveze olduğundan daha saatlerce konuşabileceğini düşünüp bunu bir susturma yöntemi olarak düşünmüştüm. Bir anda dudaklarına yapıştığımda şok geçirdiği her halinden belliydi. Ama tepkisi umrumda değildi öpüşlerimi daha da hızlandırdım. Nihayet karşılık vermişti ve koridorun ortasında deli gibi öpüşmeye başlamıştık. Tanrım çok güzeldi. Hiç bitmemeliydi. Ellerini kalçama koyarak kucağına çıkmam için beni yönlendirdi. Bende bunu fırsat bilerek bacaklarımı beline doladım merdivenden öpüşerek çıkıyorduk. Barış önünü göremediğinden sürekli bir yerlere çarpıyorduk. Onu öpmeye son verip alt dudağını dişlemeye başlamıştım. O ise üzerimdeki tişörtü çıkartmakla uğraşıyordu sonrasında beni yatağa fırlatıp üzerime çıktı. Dudaklarımdan dudaklarını çekerek boynumdan başlayarak göğüslerimin çevresine kadar inmeye başladı. Bir anda ne yaptığımızın farkına varıp yerimde doğruldum.
"Dur."
"Neler oluyor"
"İlerisi olmiyacak şimdilik bu kadar yeter" diyerek onun yatağından kalkıp kendi odama doğru ilerlemeye başladım. Peşimdeydi.
"Tamam nasıl istersin o ama birşey sormak istiyorum" hadi bakalım başlıyoruz.
"Biz neyiz?" suratına 'ciddi misin' gibisinden baktım. Bunu soruyor muydu? Ergen misin olum sen ya. Offlayarak onu kapının dışında bırakarak odama girdim. Aslında cevabını bilmiyordum. Oturup düşünmem lazımdı zaman kazanmak içinde böyle birşey yapmıştım sanırım. Üzerime güzel birşeyler geçirip hafif makyaj yaptım. Cüzdanımı ve paramı alarak aşağıya indim. Barış elinde kahveyle yanıma doğru geldi.
"Hayırdır nereye?"
"Sanane Barış"
"Cevap verir misin? Giyinmişsin ,süslenmişsin nereye böyle"
"Biraz takılıcam."
"Bekle beş dakikaya hazırlanırım."
"Yalnız başıma gidiyorum" diyip arabama doğru ilerledim. On beş dakikalık bir yolculuktan sonra sahilde bir kafeye girdim. Sahile karşı kahvemi yudumlarken olacakları düşünüyordum. Ne yapmam gerekiyordu? Sevgilicilik bana aşırı saçma gelmişti her zaman. Doğru dürüst bir sevgilimde olmamıştı. Hayatıma çok erkek girmişti ama öylesine bir kaç günlüğüne. İtiraf vaktiydi. Barış'a karşı ne hissediyordum? Doğruları söylemeliydim. Evet ona karşı ne hissettiğimide bilmiyorum süper gerçekten. Onu çok fazla sahipleniyordum,sadece benimdi. Bana ait olmalıydı. Yoksa kafasını koparırdım. Bu konuda ciddiyim,acımam. Ona karşı yoğun hislerim vardı evet ama neydi. Saatler geçmesine rağmen hala cevabımı bulamamıştım. Belki de illede adlandırmam gerekmiyordu. Ne olduğunu, ne hissettiğimi bilmeden hareket etmem daha mantıklıydı belkide. Bu yüzden daha fazla aklımı kurcalamadan masadan kalktım. Bir miktar para bırakıp arabama doğru ilerledim.
....
Evden içeri girdiğimde yemek kokuyordu. Ciddi ciddi bu ev yıllar sonra ev yemeği kokuyordu. Anneannem Fransadan döndü mü diye düşünmedim değil. Ayakkabılarımı çıkarıp peluş terliklerle buluşturdum. Mutfağa doğru ilerlediğimde Barış'ın yemek yapıyor olması beni bir hayli şaşırttı.
"Seni bekledim yemek için"
"Mükemmel kokuyor ne yaptın,nasıl yaptın? Sen yemek yapmayı nerden biliyorsun?" diye meraklı sorularımı ona ilettim. Tabiki meslek sırrı diye beni geçiştirdi. Oturup yemekleri servis etmesini bekledim. Kıymalı makarna yapmıştı ekstradan yanında domates çorbası da vardı. Bu kokular daha çok acıkmama neden olurken bir anda Barış'a biraz daha sempati beslenmiştim. Tabi şuan yemekler Barış'a olan hislerimden daha güzel görünüyordu bu yüzden hunharca yemeklere saldırdım. Barış aralıksız konuşuyordu yine ve yine gevezeliği üstündeydi onu şuan götümle dinliyordum denilebilir. Midem tatmin olmaya başladığı sıralarda "takılıyoruz" dedim. Bir an anlattığı saçma şey yarım kaldı suratıma yine mal gibi baktığını makarnadan kafamı kaldırdığımda anladım.
"Ne,ne.. nasıl yani o ne demek?"
"Demek oluyor ki sabah sorduğun biz neyiz sorusunun cevabını buldum 'takılıyoruz'." diye cevabımı yineledim. Suratında mutlulukla karışık şaşırmışlık ifadesi vardı. Kocaman gülümseyerek
"Yani sevgililiğin ilk aşaması?" dedi.
"Nasıl adlandırıyorsan öyle" dedim. Yemeğini bırakıp ayağa kalktı saçma danslar yapmaya başladığında ona 'iyrençsin,şimdi kusucam' gibi laflarımı yönlendirdim. Bu çocuk gerizekalıydı. Kıymalı makarnayı yarım bırakmış dans ediyordu.
"Yemeğini bitirmiyorsan yiyebilir miyim" dediğimde ikimizde mutluyduk. Tabi mutluluk konularımız tartışılırdı orası ayrı.
Barış'ın sütyen olayında ki yüz ifadesi mediada var ldjfgldfgfd Knklar bayağı yoğundum sınavlardı bilmem neydi beni anlayacağınızı umuyorum artık bir süre sülalem raad olduğundan size sürekli bölüm yazmayı planlıyorum kdfgkdfg Bu arada yazar notlarımı okuduğunuzu düşünüyorum. Size bir kaç soru yönelticem; Barışın farklı bir karakter olmasını beğeniyor musunuz yoksa itici mi buluyorsunuz? Minel'in düşünceleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Gerçekten bunları merak ediyorum. Yanıtlayanlar olursa sevinirim. Bi de sizinde hikayem hakkında düşünceleriniz olursa mesajda iletebilirsiniz. Genel olarak romantik yazmadığımı romantikli bölüm istediğini iletenler vardı göz önünde bulundurdum gördüğünüz gibi ama yinede konu benim konumdan sapmıyacak yani tabi arada romantizm olacakta kesmeli doğramalı şeylerde görücez. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum cnmlar öptm by.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Symra.
SpiritualSebebi bir hastalık olan ve neredeyse aynı acıları paylaşan iki farklı kişi,bambaşka iki kişilik. Tüm saflığıyla ve yaralarıyla Barış, yaşadığı olaylar sonucu gözü hiç bir şey görmeyen bir katile dönüşen Minel..