4-Yaralar.

210 8 6
                                    

Uyandığım gibi aklıma direkt dün ki yaşananlar geldi bu yüzden hızlı bir şekilde kanlı kıyafetlerimden kurtularak duşa girdim. Sıcacık bir duşla kendime gelmem lazımdı. Keyif banyosu yapmayı çok isterdim ama şuan tabikide olmazdı. Gerçekten şu aşağıdaki gerizekalıyı geberttiğimde huzura ereceğimi düşünüyorum. Aklımda bir sürü plan var hangisini uygulayacağımı şaştım o derece. Bu yüzden de ne yaparsam daha çok eğlenirim hangisi bana daha çok zevk verir diye zihnimde elemeler yapıyorum. Taner işini geçtim bir de Barış var. Onunla ne yapacağım? Ne yaparsa doğru ve mantıklı bir iş yapmış olurum? Bunun cevabını bulduğumda tam tersini yapacağım. Ne bekliyordunuz ki doğru olanın peşinden gideceğimi falan mı? Komik olmayalım lütfen. Aslında ne yapacağımı biliyorum Barış'ı bu eve hapsedeyim bana getirdiğim öldüreceğim veya yapacağım işkencelerde yardımcı olsun. Ama nasıl ikna edeceğim? Güvenmesi falan umurumda değil aslında zorla da olsa onu burada tutacağım zaten zorla olması taraftarıyım. Zor tarafı bana daha yatkın. Ne yani istemezsen oturup onunla konuşayım mı veya yalvarıp bana güvenebilirsin gibi saçmalıklardan mı bahsedeyim? Tabikide bana güvenemez. Ben ne zaman ne yapacağımı kendim bile kestiremiyorken o nasıl güvenecek ki? Üstelik daha ben bile kendime güvenemiyorum. Her an onu bir sinir kriziyle parçalara ayırabilirim veya öldürmem ama dişlerini sökerim bilemem o an canım ne isterse. Ama zaten işin eğlenceli tarafıda bu değil mi hayatında biraz ekşın olmuş olur. Bar köşelerinde barmenlik yapmasına gerekte kalmaz sonuçta benimle yaşayacak ve yeterince param var. Öldürdüğümüz kişilerinde paralarını yürütürüz zaten hiç yapmadığım birşeyde değil. İnanıyorum ki o da bir süre sonra bu işten zevk almaya başlayacaktır. Ne istiyordu ki cennete gideceğini falan mı? Bu dünyada eğlenip öbür tarafta yanmayı göze alıyorum ben. Ben istiyorsam zaten o da göze alacak.

...

Duştan sonra giyinip direkt bodrum katına indim Taner uyuyordu Barışsa sabit bir yere gözlerini dikmiş birşeyler düşünüyordu. Hadi ama ciddi misin? Birazdan sana işkenceler edip öldüreceğim ve sen uyuyor musun Taner Bey?

"Uyanmışsın benimle gel" evet onu çağırdım çünkü oturup onunla ilgili planlarım hakkında konuşacaktım ve Taner işini nasıl halledeceğimizi anlatacaktım belki kahvaltı falanda ederdik.

"Ne yapacaksın benimle?" ona ciddi misin bakışlarımı yollayarak arkamı döndüm

"Kahvaltı?" ne sanıyordu ne kadar insanları deşmek özel fantezim de olsa bende normal bir insan gibi yiyip içiyordum? Tv dizisi mi bu vampir falan değilim lütfen biraz saygı.

Suratındaki endişe ifadesi biraz da olsa kayboldu ve beni takip etmeye başladı hiç konuşmadan mutfağa girdik. Bir yandan kettle'a su koyup bir yandan konuşmaya başladım

"Sabah kahvesi benim için en önemli şeydir. Güne ilk kahve ve sigarayla başlarım sonrasında güzelce kahvaltımı yaparak öldüreceğim biri varsa veya herhangi bir planım varsa onu uygularım. Eğer yoksa ve serbestsem dışarıya çıkıp eğlenmeyi severim. Kesinlikle dakikimdir kurallarıma uyulmamasından hiç haz etmem öyle sandığın gibi boş planlarınla beni alt edemezsin. Her zaman ikinci planım vardır. Hiç bir zaman hiç bir kimsede yanılmam. Son olarak merak ediyordun,ben Minel." benimle olacağına göre kendimi birazda olsa tanıtma ihtiyacı duydum. Bunları kahveleri hazırlarken arkam dönük bir şekilde söylediğimden tepkisini veya mimiklerimi göremediğimden arkamı dönüp göz ucuyla baktım yine her zaman ki gibi suratında şaşırmışlıkla korkmuşluk arasında bir ifade vardı ve ben şu bir iki günde bu ifadeden nefret etmiştim.

"Öncelikle şu surat ifadesinden bir vazgeç" kahve bardaklarını masaya koyarak birini ona uzattım tek eliyle fincanı kavradı diğerinide benim önüme koyduğumda yüzüne bir kez daha baktım düzeltmişti sanki şuanki ifadesi gayet normaldi herhangi bir arkadaşıyla muhabbet eder gibi.

"Ben Barış daha öncede söylemiştim. Peki Minel neden bana kendin hakkındaki şeylerden bahsetme ihtiyacı duydun?" kahvesinden bir yudum alarak bana doğru cevap beklerce baktı.

"Bundan sonra benimle yaşayacağından bunları bilmeye ihtiyacın var"

"Peki" tam bağırıp benimle yaşayacağına dair onu tehdit edecektim ki verdiği cevabı anımsayarak durdum. Peki demişti? Onaylamıştı yani? Kesinlikle ya deliydi ya benden kurtulma beni ihbar etme gibi planlar içerisindeydi. Kusura bakmada ben bunu yemem.

"Hemen o aklındaki beni alt etme planlarından kurtul çünkü öyle birşey yapamazsın sana diyorum ki burada benimle yaşayacaksın"

"Farkındaysan bende onay verdim"

"Neden kabul ettin aklından neler geçiyor" sorgulayan gözlerle onu süzdüm.

"Çünkü öyle ahım vahım bir hayatım yok aksine kendi hayatımdan kaçmak istiyorum ve beni bu hayattan kurtarabilecek tek insan sensin"

"Benimle yaşayacaklarından sonra kendi hayatını mumla arayacağını biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum ama bir süre sonra alışacağım. Kendi hayatıma devam etseydim zaten bir kaç haftaya kalmaz bir yerlerde ölü bulunacaktım" açıkçası merak ediyordum hangi mantıkla benimle olmayı bu kadar kolay ve net bir şekilde kabul etti

"Ya bak benim babam yoktu annem beni ve kız kardeşimi sokaklarda büyüttü bir sürü şey atlattık ve canı pahasına hiç bir zaman bizi bırakmadı. Geçen yıl annem kanser oldu ve burada tedavisi bulunmuyordu gidebileceğim ve gücümün yettiği tüm doktorlarla görüştüm hepsi yurt dışından başka bir çözüm yolu olmadığını söyledi. Benimde tek amacım annemi iyileştirip onları mutlu etmekti bir nevi onlar için yaşıyordum. Kenan denilen bir adamdan borç para aldım aslına bakarsan büyük bir miktar bir sürü çek imzaladım ve annemi yurt dışına götürerek iyileştirdim. Yeniden Türkiyeye geldiğimizde Kenan ve adamları peşimizi bırakmıyordu bizde göçebe hayatı yaşayarak ordan oraya şehir şehir kaçıyorduk. Gittiğimiz şehirlerde ne iş olursa yapıyordum en azından yol ve yemek paramızı çıkarmak için bir gün de gemilere eşya taşıyordum Kenan denilen herif annem ve kız kardeşim Ezgiyi yaşadığımız kulübe gece kondu gibi yeri basarak annemin boynunu kopararak öldürdü. Adamlarından biri ise kız kardeşime tecavüz etti" bir süre durdu yaklaşık bir dakika kadar gözyaşlarını engelleyip derin bir nefes aldı ve devam etti

"Sonrasında... Ezgi öldü" 

"Nasıl neden nasıl öldü? Onuda mı öldürdüler?"

"Hayır aslında evet. Ezgi benden yaşça küçüktü daha evlenmemişti ona tecavüz ettiğinde tecavüz eden adam da kendisi de anlamsız bir şekilde öldü. İlk başta hiç birşey anlamadım aslına bakarsan deliye döndüm günlerimi cesetlerinin önünde ağlayarak geçirdim en son bu olayı bir doktorla paylaştığımda Ezgi'nin bilmediğimiz bir hastalığı olduğunu öğrendim. The Symra. Dünyada çok az bulunan bir hastalıkmış ve biriyle birlikte olmanın sonucu iki kişi içinde ölümle sonuçlanıyormuş" cümlesini bitirdiğinde yeniden derin bir nefes aldı ve burnunu çekti. Kafasını kaldırıp bana şaşkın bir şekilde baktı ne olduğunu anlayamadım yüzüme dokunduğumda ağlıyordum. Birinin karşısında ilk kez ağlıyordum. Çünkü benimde kardeşim aynı hastalıktan ölmüştü benimde yaram aynıydı. Ama işin kötü yanı ben de bu hastalığa sahiptim. Onun yaşadığı acıyı çok iyi biliyordum. Büyük ihtimal bende aynılarını yaşayarak ölecektim ama tabikide benim yasımı tutacak hiç kimse olmayacaktı..

İlk duygusal bölüm sanırım hkdfhskf tabi buna duygusal derseniz benim için gayette duygusal işte böyle hüzünlü anları biraz yazmakta zorlansamda cahilliğime verin yavaş yavaş bunada alışıcam dhfsjfbdsf Media Barış'ın anlatırken ki yüz ifadesiiii 

The Symra.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin