bir || aynı oda.

1.1K 68 71
                                    

barbaros, on altı kişilik kadro belli olana kadar serhat'tan elinden geldiğince uzak durmuştu. çok az diyaloga girmiş, yanına gitmemiş ve sorduğu hiçbir soruya doğru düzgün cevap vermemişti.

bunlar ise serhat'ın içten içe hoşuna gidiyordu. ara sıra yarışanlarda gözü olan barbaros'u izlerken göz göze geliyorlar; barbaros ise gözlerini hemen geri çekiyordu.

"eee barbo, odalar belirlenecek bugün. kiminle kalırsın sence?" uğur'un sorusuyla gülümsedi barbaros. kolunu uğur'un omzuna atıp gülerek gözlerine baktı. "valla kardeşim odamda kim kalacaksa sabotajlara kendisini hazırlasın!"

serhat, gözlerini şakalaşmakta olan uğur ile barbaros'a çevirdiğinde tehlikeli bir şekilde gülümsemek ile yetindi. kabul ediyordu, buraya gelirken barbaros'u göreceği aklının ucundan bile geçmiyordu. barbaros'tan uzak durması gerektiğini de bariz biliyordu ama içgüdülerine bazen hakim olamıyordu.

"kağıtlar asılı, oradan oda numaranıza ve kiminle kaldığınıza bakabilirsiniz. eğer sorun çıkarsa, odanızı değiştirmek gibi, bize başvurmanız yeterli." barbaros herkesten önce kağıdın asılı durduğu yere gitti ve kendi ismine baktı.

hızlanan kalp atışları, serhat ile aynı odada kalacağı gerçeğinin bir dışavurumuyken sakallarında gezdirdi ellerini. "gözlerin mi doldu yoksa kalbin mi acıdı?" serhat'ın, barbaros'un gayet yakınındayken sorduğu bu soru, barbaros'un istemsizce yutkunmasına zemin hazırladı.

serhat'ın nefesini boynunda hissetmesiyle gözlerini kapattı barbaros. serhat'a kızgındı, kırgındı, canı yanıyordu ama bu anı hissetmek istiyordu. iki yılın getirdiği bir boşluk vardı ve barbaros bu hissi doldurmak için çırpınıyordu.

"şimdi de kalabalıktan mı yararlanıyorsun?" diyerek sordu barbaros sesindeki alaycı tınıyla. serhat'tan bir cevap beklemeden anahtarların asılı olduğu kısımdan kendi dairesinin anahtarını aldı ve hızlı adımlarla merdivenlerden çıkmaya başladı.

minik adımlarla kendisini takip eden serhat'a içinden en ağır küfürleri sıralıyordu. üçüncü kata çıktığında kendi dairesini buldu ve anahtarla kapıyı açtı. serhat'a kapıyı tutma zahmetinde bulunmadan içeri girdi.

bavulu aşağıda kalmıştı. nasılsa inip alırım diyerek düşündü ve beyaz renkli koltuğa attı kendini. serhat, barbaros'un koltuğa uzattığı bacaklarını kaldırdı ve koltuğa oturdu ve kucağına bıraktı. bu hareketine karşı alaycı bir sinirle baktı barbaros ona.

"ne istiyorsun?" diyerek sordu kısaca. omuz silkti serhat. pantolonunun cebinden sigara paketi ve çakmak çıkaran barbaros'u izlemeye başladı sadece. paketten bir sigara aldıktan sonra paketi diğer koltuğa fırlattı ve dudaklarının arasına sigarayı koyarak yaktı. çakmağı da paketin yanına attığında ciğerlerini sigaranın dumanıyla çoktan doldurmuştu.

"benimleyken sigara içmezdin hiç. kokusundan rahatsız olduğun için bana bile içirmezdin." serhat, bu cümleleri kurarken barbaros'un dudaklarından ayırmıyordu gözlerini.

"açıklama yapacağım son insan bile değilsin," dedi barbaros, sigaranın dumanını ısrarla serhat'a doğru üflerken.

serhat, sigara dumanının kendisine gelmesiyle sırıttı. bir çekincesi yoktu. gözlüğünü çıkartıp tişörtünü etek kısmına camlarını sildikten sonra yeniden taktı ve barbaros'un gözlerinin içine bakmaya başladı.

"ne bakıyon babacım? siktir git işine." barbaros'un kendine hakim olmaya çalışması serhat'ın alaycı sırıtışını büyütüyordu.

barbaros'u özlemişti. onunlayken her şeyi unutuşunu, en zor zamanlarını barbaros'un göğsünde ağlayarak geçirişini, yalnızca onun yanındayken kendisi gibi davranabilişini... barbaros'u öptüğü anları...

"odamı değiştireceğim zaten." barbaros'un kurduğu cümle, serhat'ın kafasındaki tilkileri harekete geçirmişti bile. ayaklandı, mutfaktan küllük getirdi ve barbaros'un kucağına bıraktı. yine aynı pozisyonu aldıktan sonra dudaklarını araladı.

"kaçıp gidecek misin yine?" serhat'ın kelimeye vurgu yapışı barbaros'u sinirlendirmeye yetmişti. zaten sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu ama bu kadarı fazlaydı, çok fazlaydı hem de. kendisi için bile. "ilişkinin amına koyan sensin ama kaçıp giden benim öyle mi?" diyerek çıkıştı barbaros ayaklanırken. sigarasını sinirle küllükte söndürdü ve kapıya yöneldi.

serhat oturduğu koltuktan ayaklandı ve barbaros'u sertçe kolundan tutarak duvara ittirdi. barbaros'un sırtı duvar ile buluşurken serhat iyice yaklaştı karşısındaki adama. bu yakınlık barbaros'un dengesini bozarken bakışları yumuşamıştı bile. serhat, işaret parmağını barbaros'un dudaklarına bastırdı ve güldü.

"ağzının bozukluğunu bile özlemişim." kendisini toparladı barbaros. serhat'ın dudaklarına bastırdığı parmağını itti hızla. "ne yapmaya çalışıyorsun dengesiz herif?"

"sırf ben varım diye kaçıp gidecek misin odadan? girdiğin ilk potada da el sallarız o zaman arkandan." serhat'ın sözleri barbaros'un zihninde şimşekler çaktırmıştı. ellerini serhat'ın göğsüne yasladı ve bir hışımla ittirdi kendisinden uzaklaştırmak için.

"eğer bir daha bana herhangi bir şekilde temas edersen çok kötü olur serhat." barbaros, bavulunu almak için kapıyı çarpıp çıktığında ardında nasıl bir serhat bıraktığını henüz bilmiyordu.

uww, baya sevdim bu kurguyu yazmayı 😈🐈

alışkanlıklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin