dokuz || küçük sevgilim,

822 60 126
                                    

bölümü multideki şarkıyla dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim canlar,
yorumlarda buluşalım!
ayrıca bu bölümü @thatsheep armağan ediyorum! bölümünü okur okumaz tamamladım bölümü ;)

serhat ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemiyordu. çaresizdi. hayatı boyunca defalarca tatmıştı belki de çaresizlik duygusunu ama hiçbir zaman da bu kadar yanmamıştı canı. barbaros'un göğsündeki ve sırtındaki yaralar aklına geldikçe deliye dönüyordu. "ilk ben yakmışım canını..." diyerek mırıldandı bağdaş kurduğu yatakta bir ileri, bir geri sallanırken. "sonra da benim yüzümden babası." 

yüzleşmek istercesine yutkundu. öyle sert bir yutkunuştu ki bu; her şeyi kabullenişinin simgesel gösterimi gibiydi. serhat, artık barbaros'a nasıl zarar verdiğini anlamıştı. gözlerinin önünde barbaros'un kendisine zarar verişi canlanıp duruyordu. "ne yapacağım..." çaresizlikle hızlandırdı sallanışlarını. "ben ne yapacağım?" 

canı yanıyordu. yaşadıkları güzel günler aklına geldikçe, hepsinde en çok barbaros'un payı olduğunun farkındaydı artık. piknikte güzel bir gün geçirdikleri o anların hepsi barbaros'un sayesindeydi çünkü o ikna etmişti morali bozukken serhat'ı götürmeye. 

her şeye barbaros katlanmıştı. her şeyin yükünü taşımıştı omuzlarında. en sonunda güçlü görünen bedeni güçsüz ruhuna yenik düşmüştü. bunların hepsinin de tek bir sebebi vardı: serhat. 

sevdiği adamın sırtını sarmaladığı geceyi düşündü. barbaros'un büyük bedeninin kendi küçük bedeni arasında savunmasızca titreyişlerini hissetti tüm uzuvlarında. bir kere daha küfretti kendisine. barbaros o gece, yaralarını açan adamın küçük bedeni içerisinde korunmaya çalışmıştı. güçsüzlüğünü atmak, yepyeni, acısını atmış bir barbaros olarak ayrılmak istemişti ama yapamamıştı. serhat'ta fark etmişti bunu. 

barbaros'un artık serhat'a güveni kalmamıştı. 

sallanmayı kesti serhat. yataktan ağır hareketlerle kalkarak kapıya yöneldi. odanın içerisinde adeta bir ruh gibi dolanıyordu. "ben bu kadarını bile kaldıramadıysam barbaros nasıl kaldırdı..." diyerek fısıldadı acıyla. 

küçük adımlarla salon vardığında koltukta uyuyan barbaros ile karşılaştı. televizyonda müzik kanalı hala açıktı. dudakları, gecenin getirdiği bitap duygulardan aşağı doğru kıvrılmıştı. üzgündü. uykusunda bile acılıydı. yüzünün her bir şahane kıvrımına acıyla yeniden şekil verilmişti sanki. 

serhat, titreyen elini barbaros'un yanağına yaklaştırdı ama bir türlü dokunamadı. kendisine yeniliyordu. acı çektirdiği adamın acısına yeniliyordu. korkuyordu. yeni yaralar açmaktan deli gibi korkuyordu. gözleri, parmağındaki yüzüğüne kaydığında ufak bir küfür savurdu. tek bir hareketle yüzüğü çıkarttığı gibi eşofmanının cebine yerleştirdi. 

oysa bunun için çok geç kalmıştı. 

barbaros üzerindeki örtüyü bilinçsizce sıyırdığında üstünün çıplak olduğunu fark etti serhat. dolu gözleri, barbaros'un göğsündeki yaralara indiğinde derin bir acıyla bağırmamak için dudaklarını birbirine bastırdı. sevdiği adamın göğsü kesik izleriyle doluydu. 

titreyen eli, ne yaptığını, nereye hareket edeceğini bilmezmiş gibi barbaros'un göğsüyle narin bir temasta bulundu. en derin kesiğin üzerine. o an, sanki serhat'ın acısını beşe katlamak için, içerisindeki durumları özetleyen; barbaros'un tüm acısını haykıran bir şarkı çalmaya başladı. 

mor ve ötesi - küçük sevgilim. 

ağlamamak için dirense de başaramadı. şarkının sözleri, odada yankılanmaya başladığında derin kesik izinin üzerinde gezdirmeye başladı işaret parmağını. 

benim küçük sevgilim,
sen bana neler yaptın...
böldün parça parça
onlar bilmez, onlar bilmez...

"ben sana neler yaptın sevgilim?" yutkundu. acıyla bakmayı sürdürdü derin kesik izine. her dokunuşunda, barbaros'un acısının kendisine geçmesi için yalvardı Tanrı'ya. peki bu mümkün müydü? bir insanı yaraladıktan sonra eski haline döndürmeye çalışmak bu kadar basit bir şey miydi? 

"ben sana neler yapmışım..." müziğin başlamasından itibaren uykusunu sonlandıran barbaros, artık bir tepki vermek istercesine sessizce ağlamaya başladı. derince iç çekişiyle anladı serhat, barbaros'un uyandığını. ilk önce serhat'ın yüzüne, daha sonra kesik izinin üzerinde dolanan parmağına baktı ve şarkının sözlerini fazla sesli olmayan bir ses tonuyla söyledi.

"benim küçük sevgilim,
sen bana neler yaptın...
kırdın defalarca,
onlar bilmez, onlar bilmez..."

hayır dercesine sağa sola salladı başını serhat. neye tepki verdiğini de bilmiyordu, neye tepki vereceğini de. dudaklarını, sevdiği adamın göğsüne bastıracakken engel oldu barbaros. "sence de bir öpücükle geçecek gibi mi duruyor serhat?" diyerek sordu duygudan yoksun sesiyle. 

barbaros artık tükenmişti. 

"durmuyor..." diyerek mırıldandı serhat. suçluluk duygusu, pişmanlık, tükenmişlik ve hissettiği derin sızı başının dönmesine neden olurken bilincini kaybettiğini hissetti. önce barbaros'un kesik izinin üzerindeki parmağı yere düştü, sonra da kendisi. bayılmıştı. 

telaşla koltuktan ayağa kalktı barbaros. sevdiği adamın karşısında ruhsal acıdan dolayı yorgun düşüşünü izlemişti. zaten yeterince canı yanmıyormuş gibi bir de bu eklenmişti üzerine. serhat'ı, artık dokunmamak için kendisine uyumadan önce binlerce kere söz verdiği o adamı kucaklayarak kalktığı koltuğa yatırdı. başını yastığa özenle yerleştirdikten sonra sessizce olduğu köşeye sindi ve ağlamaya başladı. 

"dayanamıyorum artık..." diyerek mırıldandı. serhat'ın ciddi bir şeyi olmadığını biliyordu. sevgiliyken de böyle bir durum yaşanmıştı aralarında. serhat, annesiyle tartıştığında bayılmıştı ama fazla sürmeden toparlamıştı kendisini. 

güçlükle serhat'a baktı barbaros. uyurken öylesine masum görünüyordu ki... karıncayı dahi incitemeyeceğine inandığı adama yalnızca uyurken inanıp güvenebileceğini düşünüyordu artık. "bak, ben hala sana yeniliyorum," dedi barbaros, serhat'ın yanağına elini yaslayarak. 

"bu siktiğimin kalbi yine sana yeniliyor!" sesini yükseltmişti barbaros. bir süre daha öylece, sessizce izledi gözleri kapalı olan serhat'ı. daha sonra, gitmeye yelteneceği sırada kolunu kavradı güçsüz bir el. 

"gitme..." diyerek mırıldandı gözlerinden akan yaşlarla. "gerekirse kır, dök, parçala kalbimi ama gitme barbaros." 

...

arkadaşlar şimdi size komik bir şey söyleyeceğim. uğur, özgül ve ebru serhat ile barbaros'u resmen karşılarına almış durumdalar... SLIJXVİPSDJIVİSOIPDHVNOAISDHNV BU BENİ GÜLDÜRÜYO AFEDERSİNİZ....

alışkanlıklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin