Vipheral : Ben bunu EmSlough'a adadım. Çünkü onun kitapları beni büyülüyor ve özellikle son kitabı olan Kağıt Yelkenleri çok güzeldi, kalbime dokundu.
Evimin yolunun ürpertici olmasının yanı sıra asayiş de berkemaldi. Biliyordumki Luke'un evime bırakma önerisini kabul edebilirdim. Ama bu seferde bu durum annem ve kız kardeşimin oturma odasında bir saat soru yağmurlarına beni tutmasına sebep olacaktı.
Gökyüzü koyu mavi karışımındaydı ve morluk bize doğru yüzen mükemmel bir yanılsama oluşturuyordu.
Arka cebimdeki cep saatime uzandım. Bu , büyükbabamdan kalan tek şeydi. " Zaman sınırlıdır , onu iyi kullan, derdi." O , arkama hafifçe vurarak saati elime verdi.
Ben ona birkaç kez bakarken cep saati avucumda parlıyordu ve o zaman bana karmaşık olan bu sözlerin ; şuanda büyükbabamın bana neyi anlatmaya çalıştığını çok iyi anlamıştım.
Saat 5: 15'i gösteriyor. Akşam yemeğinden önce 45 dakika var.
Ben koşar adımlarla hızlıca evden çıkıyorum. Rüzgar yüzüme vuruyordu ve ben oldukça eminim ki ;bir ördek gibi yürüyen evsiz insana benziyordum.
Dışarıdaki bürudet ve yağmurlu havaya maruz kaldıkça evimi arıyordum. Her dört saatte bir zile bassam da, kapıya vursam da kimseden karşılık gelmiyordu.
Dışarda araba vardı bununla birlikte şavklar açıktı ,dışarıdan hafifçe televizyon sesi duyulabiliyordu. Ceketimi daha yakın bir yere astığımda , zile bir kez daha basmıştım. Tanıdık bir çok kapı kilit sesi işitildiğinde , kapı açılmıştı. Beyazlayan, solgun bir yüz ifadesiyle kapıda görünen kardeşim : " Üzgünüm, seni duymamışım, diye karşılık verdi."
"Senin yüzünde bir şey var , " diye ona bunu söylediğimde , dudaklarımın köşeleri seğiriyordu. O gözlerini açarak , içeriye doğru koştu.
Ben içeriye girip , kapıyı kilitlememin ardından hızlıca koşar adımlarla odama çıkıp , hızlıca duşumu almıştım. Başımdan su aksa bile , aklım sürekli kumral saçlı Lucas denilen bu çocuğa sürükleniyordu.
Kahvesini yudumlayarak :" Sen buraya çok geliyor musun?" diye sordu bana. O sırada bende ağzımdaki lokmayı çiğniyordum , o gözlerini bana dikerek cevabımı bekliyordu.
"Evet" diye karşılık verdim . Fakat peynirli pastanın yarısı boğazımda olmasa bile çok tuhaf bir ses çıkmıştı. Utancımdan kızarmış olduğumdan ,çayı yutkunmakla yetinmiştim. O bana gülerek beni daha da utandırdı. "Evet" diyerek sözümü yineledim. "Ama zaten aynı yerde, aynı zamanda birisi buradaysa pek çok başka yerlerde de vardır." Onun bakışları beni yerin dibine sokmuştu. "Bana öyle bakma, beni daha da utandırıyorsun. Zaten mahcup oldum sana, dedim".
O başını ileriye doğru eğerek , başını salladı. Kıkırdayarak gülmesiyle " seni rahatsız olduğunu görmek gerçekten çok şaşırtıcıydı," dedi.
Onunla yaşadığım son anı beni gülümsetmişti. Ardından çabucak kurulandım. Naya odadan bana "Akşam yemeği hazır." diye sesleniyordu. O kollarına bağlayarak , kapıyı arkaya doğru örttü." Senin yüzünde güller açıyor. Bir şey mi oldu? Bir çocukla mı tanıştın? Dökül bakalım!" Diyerek o beni yere seldi.
"Dur! Sakin ol küçük ninja, beni bırak", diyerek güldüm. Ben diğer tarafa iterek: "Böyle şeyler olsa bile sen bunu nasıl bilebilirsin? "Diyerek karşılık verdim.
"Yüzünde bunu anlatan bir ifade vardı, dedi." Kollarını ovuşturarak bana muzip bir gülümsemeyle baktı. Küçük kız kardeşim yataktan beni kaldırarak , çekerek : "Hadi ama! Senin küçük kız kardeşin saç renginden tut ayakkabı numarasına kadar her detayı bilmek istiyor."
Biz konuşmaya öyle dalmışız ki ; annem ismimizi çağırana kadar , akşam yemeğini geçirdiğimizi bile farkına varamamıştık. Ben kardeşimi bir yana yönlendirirken , "geliyoruz anne" diye arkadan haykırdım.
Akşam yemeği bizim aynı odada ve zaman diliminde konuşabileceğimiz tek vakitti. Herkes sürekli kendi işini önemser. Bununla birlikte herkes ailedeki iletişim ve sevgi eksikliğinden dolayı başka bir yerde olmak ister.
Babamın arabasından çıkan gürleyen sesle konuşmamız dağılırken , onun bize katılmak için içeriye giren ayak sesleri yakından işitiliyordu.
Yazarın Notu : Oy vermeyi unutma, şimdiye kadar bu kitap hakkında ne düşünüyorsan yorum yapmayı da unutma. Bu süreçte , 1K okuyucularına da teşekkürlerimi sunuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZLUĞA TUTUN Holding On To Forever (@Vipheral Çeviri Kitap)
Genç Kız Edebiyatı@Vipheral: 18 Yaşındaki Norah Havigton'un günlük rutin bir yaşamı vardı. Kalkar, kahvaltısını eder , yürüyüşe çıkar, duşunu alır , kitabını okur ve günün geri kalanını da Treats Galore pastanesinde geçirirdi. Ya da bazen de odasında kilitli olarak...