Öncelikle, bu başladığım hikayenin diğer hikayeleri göre farklı olduğunu belirtmek istiyorum. Hikayemiz, diğerleri gibi uzun yazılan bölümlerden ve fazla bölümden oluşmuyor. Ayrıca hikayemiz her bir bölümünde aynı karakterleri fakat farklı olayları ele alıyor. Örneğin, bir bölümde anlatılan bir olayın devamı bir sonraki bölümde karşımıza çıkmıyor. Kısacası, farklı bir şey denedim ve beğenmenizi umuyorum. Hikaye muhtemelen haftada bir güncellenir -aksamalar olabilir-. Sanırım diyecek başka bir şey yok zaten her bölümde hikayenin tarzını anlarsınız diye düşünüyorum. Yine de aklıma açıklayacak bir şey gelirse, diğer bölümün başına yazarım. Şimdiden okuduğunuz için teşekkürler, sizi seviyorum c:
Eve girdiğim gibi anahtarlarımı kapını yanında duran çanağa fırlattım. Yorulmuştum. Hiçbir şey yapmamaktan. İç çekerken salona doğru ilerledim. Niall koltuğa yayılmış futbol maçı izliyordu. İçeri girdiğimi fark edince mavi gözlerini televizyonun büyük ekranından bana çevirdi. "Hoşgeldin, bebeğim." dediğini duyduğumda çoktan ona doğru yürümeye başlamıştım. Ceketimi çıkardıktan hemen sonra başımı kucağına koydum ve bacaklarımı kanepeye uzattım. Uzun kahverengi saçlarım bacaklarının arka tarafına kadar ulaşıyordu. Üstümdeki yorgunluğu atmak istercesine ayakkabılarımı teker teker çıkarıp bir kenara fırlattım. Son olarakta ellerimi karnımda birleştirip bana bakan mavi gözlerine karşılık verdim. Bana tebessüm etti ve başını eğip ince dudaklarıyla alnıma bir öpücük bıraktı. "İyi misin?" diye sordu bu sefer. Onaylayan bir ses çıkardıktan sonra gözlerimi onunkilerden çektim. "Pek öyle görünmüyorsun ama," dediğinde bakışlarımı tavandan çekmedim ve yanıtladım "İyiyim, bir şeyim yok." Bu sefer tekrar sormamasını umdum çünkü bu en nefret ettiğim şeydi. "Hadi ama anlat, bekliyorum."
"Sana anlatılacak bir şey yok dedim Niall! Soru sormayı kes!" kendimi tutamadan bağırdığımda gözlerinin içine bakıyordum. İçi ilgiyle dolu olan gözleri bir anda incinmiş görünmeye başladı. Fakat bunu belli etmeden gülümsedi. "Pekala," dedi ve dudağıma bir öpücük bıraktı. "Biraz patlamış mısır yapacağım, ister misin?"