"Beyefendi, uzun süredir vitrindeki perdelere bakıyorsunuz isterseniz içeri geçebilirsiniz. Size yardım edebilirim belki."
"Aradığımı tarif edebilir miyim bilmiyorum. Sadece..."
"Peki, belki de neresi için aldığınızı söyleyebilirseniz ona göre size bazı modelleri gösteririm. Siz de içlerinden birini seçersiniz."
"Ufak bir pencere içindi herhalde. Öğleden sonra güneş ışığı rahatsız ediyor. Aslında beni rahatsız etmiyor. Eşim bu durumdan şikayetçi. Kendi beyaz teni yüzünden güneşten çok etkileniyor. Bana sorarsan biraz bronzlaşsa fena olmaz ama bilisiniz işte, yirmili yaşlarımızda değiliz artık."
"Anlıyorum, güneş ışığından korunmak için bu koyu renkleri seçebilirsiniz. "
"Bu koyu olanlar mı, ama eşim koyu renklerden hoşlanmaz. Benim de giyim tarzımı hep bu yüzden eleştirir. Ben, bazen istemeden de olsa koyu renkli kıyafetler alırım. Şikayetçi olan o olmasaydı kendi istediğimi seçerdim ama şu an onun zevkine göre tercih yapmalıyım. Anlıyorsun dimi beni?"
"Tamam, eşinizi üzmeyelim o zaman. Koyu renkleri seçmek zorunda değilsiniz. Şuradaki modeller açık renkli. Beğendiniz mi?"
"Şuradaki koyu kırmızı olanın deseni ..."
"Şuradaki mi, bakalım bir. Ama bu biraz koyu renkli gözüküyor. Eşiniz, beğenmeyebilir. "
"Biz gençken o desene benzeyen bir kıyafeti vardı. Daha çocuklarımız olmadan önce kardeşimin düğününde giymişti. Tabii o zamanlar daha zayıftı. Açık kahverengi gözleriyle o elbisenin içindeki halini unutamıyorum. Çok güzeldi. "
"Öylemi, elbise için biraz cesur bir desen ama düğünde giyilebilir, neden olmasın."
"Elbiseler konusunda biraz seçici aslında. Asıl işi mimarlık olduğu için etrafındaki her şeyin tasarımı onun dikkatini çeker. Tabii elbiseleri de önemli bir yere sahip. "
"Eviniz yakındaysa eşinizi arayın ve birlikte seçin. "
"O şu an kızımın yanında. Kendisi doğum yapalı bir hafta oluyor. Şu an onunla ilgileniyor. Ona gelince sürpriz yapmak istiyorum. "
"Burada olsaydı işimiz daha kolay olurdu. "
"Kim burada olsaydı?"
"Eşiniz tabii ki. "
"Hanımefendi, ben evli değilim. "
"Az önce evli olduğunuzu ve karınızın kızınızın yanında olduğunu söylediniz."
"Yanlış hatırlıyor olmalısınız, ben hiç evlenmedim ve çocuğum da yok."
"Ama, siz az önce ... Bakın şu desene, bir şey hatırlıyor musunuz?"
"Hatırlıyorum, ama bir dakika tam olarak ne olduğunu hatırlamaya çalışıyorum. Eski bir elbiseyi hatırlattı. Ama o elbiseyi giyen kişi karım veya nişanlım değildi. Sadece kardeşimin bir arkadaşıydı. Nişanımda giymişti. "
"Nişanınızda mı?"
"Evlenmeden ayrıldık. Her şey bir anda olmuştu. Hem daha çok gençtik, belki de hazır değildim. Her neyse, biz ne yapıyoruz burada?
"Perde seçiyorduk ama bir şey sorabilir miyim? Nişanlınızın gözleri hangi renkti hatırlıyor musunuz?
" Yanlış hatırlamıyorsam yeşil gözlüydü. Evet, evet yeşil kocaman gözleri vardı. "
"Anladım. Peki nişanlınızdan sonra kimse olmadı mı hayatınız da?"
"Oldu ama onunla da anlaşamadım. Benim suçum değildi aslında onlar çok fazla şey istiyordu ben de isteklerine cevap vermemeye başlayınca ayrıldık. "
"Ne istiyordu ki sizden bu kadar önemli olan?"
"Vaktimi istiyordu. Onunla kalmamı istiyordu. Ama yine hazır değildim. Bunların hiçbirini veremezdim ona. İşe daha yeni başlamıştım ve çok çalışmam gerekiyordu. Belki yedi yıl sonra karşıma çıksaydı o zaman vakit ayırabilirdim. Gençlik işte. Bu arada ben neden perde alıyordum, hatırlamıyorum."
"Anlamadım, perde mi? Ufak bir pencere için demiştiniz. Güneş ışığından karınız rahatsız oluyormuş."
"Ben evli değilim bir kez daha söylüyorum, hanımefendi."
"Tamam, evli değilsiniz. "
"Şu vitrindeki perde satılık mı? Onu evim için almak istiyorum. "
"Bir dakika, modelini kontrol etmem gerek. Evet, istediğiniz bu model mi?"
"Hey, Nereye gidiyorsunuz? Vitrindeki perdeyi satamayız. Hem bu vitrindekiyle aynı model. Tamam, pes ediyorum. Şimdi ne oldu? Böyle durup vitrindeki perdeyi mi izleyeceğiz? Bunu kimin elbisesine benzettiniz? Dışarıda herhalde bir şeyler oluyor polislere baksanıza. "
"Polisler beni arıyor. "
"Sizi mi arıyorlar? "
"Evim de ölü bir kadın buldular ve benimle konuşmak istiyorlar."
"Siz mi öldürdünüz? "
"Hayır ben eve döndüğümde yerde yatıyordu. Kim olduğunu bilmiyorum ama genç birine benziyordu. Bana onun hakkında sorular sormak istediklerini söylediler. Ben de biraz hava almaya çıkacağımı söyledim ve çıktım. "
"Sonra da buraya girdiniz. "
(Dışarıda dolaşan bir kadın yaşlı adamı görünce içeri girer.)
"Baba ne yapıyorsun burada? Hadi gel polisler seninle konuşmak istiyorlar. Neden onlara ablamı tanımadığını söyledin? "
"Tanımıyordum çünkü."
"Kim bu kız, arkadaşın mı?"
"Ben bu dükkânda çalışıyorum. Yaklaşık on dakika önce babanız perde almak için dükkâna geldi. Sanırım biraz rahatsız."
"Baba niye ilaçlarını almıyorsun. Kusura bakmayın iki yıldır böyle."
"Ablanız iyi mi şu an?"
"Krizi tutmuş yine ve bayılmış. Babamda hastaneyi arayacağına polisi aramış. Şu an durumu iyi. "
"Oh bende babanız ölü birisi deyince korkmuştum."
"Size başka bir şey söyledi mi? Bizimle geçmişi hakkında konuşmayı sevmez. Biz de ona sormayız."
"Aslında vitrindeki perde ve şuradaki kırmızı olan çok dikkatini çekti. Bir bakar mısınız?
"Şu mu? Vitrindekinin desenleri çok tanıdık geliyor. Eski evlerindeki perdeye benziyor. Düğününde orada onun önünde çekilmiş fotoğrafları vardı yanlış hatırlamıyorsam. Daha unutmamış. O evde çok mutluyduk."
"Üzdüğüm için özür dilerim "
"Problem değil aslında üzülmedim. Babamla annemin oradaki hallerini bazen özlüyorum. Neyse, şuradaki kırmızı olan hiç tanıdık gelmedi. "
"Babanız onu annenizin bir kıyafetine benzetti. Kardeşinin düğününde giymiş herhalde. "
"Annemin böyle bir kıyafeti olduğunu hatırlamıyorum. Zaten bir kardeşi var ve onun düğününe bende gittim ama böyle bir kıyafet giymemişti."
Yok gerçekten aklıma bir şey gelmiyor. Neyse artık babamı götürmek zorundayım. "
"Son bir şey daha, babanız şu an evli mi ve annenizin gözleri hangi renk?
"Annemle, ben yedi yaşındayken boşandılar. Daha sonra da evlenmedi. Şu an ikisi de ayrı şehirlerde yaşıyorlar. Annemin gözlerini de yanlış hatırlamıyorsam yeşildi. Babam sizi hikayeleriyle rahatsız ettiyse özür dilerim. Hadi baba gidiyoruz. "
"aşk, bir zamanlamanın tamamıdır.
Er veya geç, doğru insanla karşılaşmak değildir."2046
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE 15 DAKİKA
Cerita PendekBir daha sahip olamayacağınız her 15 dakika hakkında yazılan hikayelerden oluşmaktadır. "Bazıları gerçek olmayı hak eden hikayeler. " "Vedanın vaktini yalnızca filmlerde bilebilirsin."