12

200 28 2
                                    

Wooyoung

Yunho'nun bana söylediği cümleye gerçekten kırılmıştım. Nasıl böyle düşünebilirdi? Özellikle San ile yakın olmadığımı bildiği halde gidip ona söyleyecek halim yoktu. Kimseye söylemezdim.

San belimden itekleyerek lobiye gelmiştik. Aşırı mutsuzdum. Beni bu şekilde görmesi iğrençti. Odaya çıktığımızda çift kişilik yatak görünce göz devirmiştim.
Bir de San'ın boş laflarını dinlemek istemiyordum.

Camdan dışarıya baktığımda hayatımda gördüğüm en güzel manzarayı görmüştüm. San sandalyeye otururken bende yanına oturdum.

San'ın bana destek vermesine şaşırmıştım açıkçası. Ondan böyle şeyler beklemiyordum.
Göz yaşlarımı silerken bir süre birbirimizi izlemiştik.
Kendime gelip ayağa kalktım.
"Hadi kıyafetlerimizi dolaba koyalım. Hem sende Hwa ile olanları anlatırsın... hmm?"

Kafasıyla onayladı ve beraber dolaplara kıyafetlerimizi koyarken hararetli bir şekilde Hwa'ya sövüyordu.

"Ya biz bu amcıkla 9. Sınıfta tanışmıştık. Hayatımın en büyük hatası. Sonrasında diğerleriyle olduk falan derken ilk Hwa ile yakın olduğum için hep beraberdik hiç ayrılmazdık. Bu sene bunu yapması aşırı sinirimi bozdu. Ya bak Xiaojun mudur nedir o çocukla aynı odada kalsa derim tamam belki fanfinfon yaparlar ama Lucas gerizekalısını ne alaka amın feryadı. Lucas'ı mı sikicen?"

Bir süre durup bana baktı.
"Bu arada sen küfürden rahatsız falan olmuyorsun değil mi?"
Ona 'Really n**ga' bakışı atmıştım.
"Saçmalama."

İşimiz bitince saate bakmıştım. Saat'in 8 olmasına az vardı.
"İstersen aşağıya inelim hocalar demişti ya."

Kafasıyla onayladı ve beraber odadan çıkıp alaşağıya inmiştik.
Yemek salonu bizim okuldakilerle birlikte kalabalık bir hal almıştı. San kolumdan tutup beni otobüste yan yana oturduğumuz kişilerin yanına götürdü.

"Tanıştırayım. Yeonjun canım harika mükemmel kuzenim."
Samimiyetsiz bir şekilde gidip sarılmıştı. Adı yeni öğrendiğim Yeonjun da aynı samimiyetsizlikle ona sarılmıştı. Ayrıldıklarına birbirlerine aynı anda göz devirdiler. Ona gülümsemiştim.
"Bu da manitası Soobin onun pek bi şeyi yok mal o."
Soobin ona orta parmağını gösterirken Yeonjun savunmaya geçmişti.
"Ya! Sen ilk baş kendi mallığına bak!"

Konuşurken dudaklarını büzülüyordu ve onu tatlı gösteriyordu. Soobin, kolunu sevgilisinin omzuna atıp çenesinden kavradı ve dudaklarına gelişi güzel bi öpücük kondurdu.
San eliyle gözümü kapatmıştı. Diğer eliyle de Yeonjun'a vuruyordu.

"İt oğlu it seni yengeme söyleyeceğim. Diyeceğim senin oğlun terbiyesiz, ahlaksız, kitapsız, göt veren olmuş diyicem."
Yutkundu ve Soobin'e baktı. Sonra ise cümlesine devam etti.
"Sende her yerde öpme lan kuzenimi şerefsiz piç."
Yeonjun göz devirip kollarını göğüsünde bağdaştırdı.
"Senin arkadaşların nerde ya sen niye bizimle uğraşıyorsun siktir git."
"Amcıksın Yeonjun. Bir daha benden bir şey istersen Soobini döverim. Gel Wooyoung gidelim."

San

Gözlerimle bir süre bizimkilerin nerede olduğunu aradım mal Minginin bize el sallamasıyla oraya doğru ilerledik.
Yeosang dışında herkes burdaydı. Wooyoung Yunho ile göz göze gelip direkt bakış açısını değiştirdi. Bende göz ucuyla Hwa'ya bakmıştım. Piç pezevenk uyuz oluyorum sana olum. O ara yanımıza Bay Jongin gelmişti.

"Nasılsınız gençler? Seonghwa, bugün seni her yerde aradım. Bi anda gözümden kayboldun."
Hafifçe kıkırdamıştı. Bay Jongin bizim rehberlik hocamızdı ama aramızda öğretmen-öğrenci ilişkisi yerine arkadaş gibiydik.
Hwa cevap vermeden ben konuşmuştum.
"Kaşarlık yapıyordu çünkü."

Horizon| WoosanWhere stories live. Discover now