13

173 29 31
                                    

Hwa

Xiaojun ile göz göze gelince karnıma giren ağrı ile öleceğimi sanmıştım.
Aşağıya doğru inip bizimkilere gülümsemişti. Sonra ise bana ciddi bir şekilde bakıp kolumdan tutup otelin dışına doğru sürüklemişti.

Soğuk hava ikimizi de titretsede şu an gerginlikten hiçbir şey hissetmiyordum.
"Sen...."
Sanki söyleyeceği şeyler çokmuşta söyleyemiyormuş gibi bir ifadesi vardı.
"O ne demekti Seonghwa?"

Bir süre durdum. Yalan mı söylesem yoksa doğruyu mu?
Eğer yalan söylersem ona inanacaktı ve her şey mahvolacaktı.
Eğer doğruyu söylersem benle bir daha konuşmazdı.
Derin bir nefes alıp gözlerinin içine baktım. Meraklı gözleri üzerimde geziyordu.

"Senden hoşlanıyorum Xiaojun. Sana yalan söyleyemem. Seni nerden bakılırsa ya 2 ya da 3 haftadır tanıyorum ama hislerim, sana yemin ederim ki çocukça veya öylesine değil. Şu 2 haftadır seni görmek için ful Hongjoong'un sınıfına geldim. Belki tarzım ilgini çeker diye tarzımı değiştirdim. Seni görünce nefesim kesiliyor."
Gözlerimi kaçırdım. Orospu çocuğuyum ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.

"Bana inanmıyor olabilirsin veya bir ilişki istemiyor olabilirsin, anlarım."
Bir süre daha bişey demesini bekledim. Şok olmuş bir şekilde bakıyordu. Hiçbir tepki yoktu.
"En iyisi içeri girelim hava soğudu."
Dirseğinden tutup içeriyle doğru yürürken elini elimin üstüne koymuştu. Sonra ise kolumdan tutup otelin arka tarafına doğru sürüklemişti. Ona şaşkınca bakmıştım. Etrafa bi göz gezdirdi. Sonra ise soğuk ellerini yanaklarıma koydu ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

İlk baş şaşırmıştım ama sonrasında gözlerimi kapatıp anın tadını çıkarmaya başladım.
Birbirimizden ayrılınca şişmiş dudaklarına bakıp güldüm.
O da utangaç bir şekilde gülümsedi.
"Şimdi içeri girebiliriz."

Allahım sen benim dualarımı kabul ettiğin için teşekkür ederim.

San

Yunho 5. Katta kendi odasına giderken biz 2 kat daha çalmıştık ve ölü gibiydik. Üstümüzdeki kabanları kenara atıp ikimizde aynı anda kendimi yatağa atmıştık.
"Of çok yorgunum bayılacağım birazdan."
Wooyoung tavana bakarken söyledi. Sonra ise yataktan doğrulup ayağa kalktı.
"Ben üstümü değiştireceğim."

O tuvalete üstünü değiştirmeye giderken bende odada değiştirmiştim. Geri geldiğinde yanıma yaklaştı.
"İstersen şu koltukta da yatabilirim eğer rahatsız olursan."
Yattığım yerden doğruldum.
"Wooyoung, öncelikle saçmalama ve ben senden özür dilemek istiyorum."
Şaşkınca bana bakmıştı.
"Neden ki? bir şey yapmadın."

"Bizimkilerin yanında sana hep soğuk ve umursamaz davrandığım için. Normalde öyle bir insan değilim, sadece... 3-4 yıldır biz 7 kişiyiz ve yeni biri gelince otomatikman kötü bir olay olacakmış gibi hissediyordum."
Bir süre sustum ve saçlarımı geriye doğru parmaklarıma taradım.

"Ama artık öyle hissetmiyorum. Sen artık bizden birisin. O yüzden.."
serçe parmağımı ona doğru uzattım.
"Arkadaş mıyız?"
Gülümsemişti ve dolu gözleriyle bana bakmıştı. Serçe parmağını, serçe parmağıma sardı.
"Arkadaşız."
İkimizde gülümsedik.





Lambaları kapatıp yatağa girmiştim. Wooyoung dışarıda yağan karı izliyordu. Elimi sakince beline koymuştum. İlk başka irkilse de de elimin üstüne elimi koymuştu.

Horizon| WoosanWhere stories live. Discover now