22

146 20 0
                                    

San

"Ya gerizekalı o kadar şeyin yanına bu mu gider. Git votka falan al mal."
Hongjoong'un, Mingi'ye bağırmasına gülmüştüm.

Yeosang, Xiaojun ben ve Jongho yemekleri hazırlarken diğerleri içeride süsleme yapıyordu.
Bu gün biricik sevgilimin doğum günüydü.
Dışarda kutlamak yerine benim evimde kutlayacaktık.
Wooyoung 1 haftalığına ablasının yanına Japonya'ya gitmişti ve tam doğum gününde Kore'de olacaktı.
Onu havalimanından alıp bize getirecektim.

Her şeyi düzgünde hazırladıktan sonra yukarı çıkıp kıyafet seçtim ve aşağı inip saatin gelmesini bekledim. On'da uçağı Kore havalimanında olacaktı.
Saat 10'a gelmesine yakınlaşınca Hwa'nın arabasının anahtarını alıp Havalimanına sürmeye başladım.

Havalimanına geldiğimde onun geleceği yerde bir süre bakındım. Kimse yoktu ve saat On'u geçmişti. Panikle telefonumu cebine atacağım sırada belime sarılan kollar ile bütün gerginliğim bir anda gitmişti. Wooyoung'un keskin ama bir o kadarda olan mentollü parfüm kokusunu alınca ona çevirmiştim bedenimi.
Kollarımı sıkıca boynuna sardım ve kafamı boynuna koydum. Onu çok özlemiştim. Boynuna öpücükler kondururken kıkırdıyordu. Birbirimizden ayrıldıktan sonra yüzünü avuçladım ve dudaklarına uzunca bir öpücük kondurdum.

"Seni çok özledim sevgilim."
Gülümsedi ve dudağıma tekrar yapıştı.
"Bende seni çok özledim."
El ele tutuşup arabaya bindik. Hafif trafik vardı. Bir yandan Wooyoung'a çaktırmadan bizim çocuklarla konuşurken bir yandan da saat'e bakıyordum eve tam 00.00'da olmamız gerekiyordu.

Trafik sonunda açılınca gaza basıp eve gelmiştik. Saat çoktan 00.00'ı geçmişti ve Wooyoung arabana uyuya kalmıştı. Onu zar zor uyandırdıktan sonra asansöre binip evime geldik. Büyükçe esnedi ve bana baktı.
"Neden sana geldik ki?"
Demesiyle kapının açılması ve konfetilerin patlaması bi olmuştu.
"İYİ Kİ DOĞDUN WOOYOUNG."

Wooyoung şok içinde hepimize bakarken gülümseyip onu izliyordum. O kadar güzeldi ki, hep onu gülerken gördüğümde aklımdan hayatımda bu kadar güzel başka bir şey gördüm mü diye düşünüyordum. Tabikide görmemiştim,O çok özel ve mükemmeldi.
Elini ağzına götürmüş ve Kocaman gözleriyle bize bakıyordu.
"Yaaa siz beni ağlatacaksınız."

Gözlerinde biriken yaşları silerken içeri geçmiştik. Hepimiz elimize telefonları alıp onun fotoğraflarını çekerken o pastaya doğru eğilip bana bakmıştı. Sonra ise gülümseyip mumları üflerken hepimiz onu alkışladık. Telefonu kenara koyduktan sonra ona yaklaştım ve dudaklarına kapandım.

"EWWWWW XİAOJUN AŞKIM BAKMA"
"Midem ve ben burayı terk ediyoruz."
"Kusucam."
"Yeosang gel buraya fıstık."

Hepsi bir ağzından bir şeyler söylerken biz birbirimize duygu dolu öpücükler veriyorduk. En sonunda Jongho'nun kafamıza attığı terlik ile ayrılmıştık.
Pastaları kesip hep beraber salonda oturmuştuk.
Hepimiz sakince pastalarımızı yiyorduk ve kimseden ses çıkmıyordu.
Sessizliği Jongho bozmuştu.

"Ya bak bana gelseler deseler ki San ve Wooyoung sevgili olacak derim ki siktir git amına koduğum."
Hepimiz ona gülmüştük. Wooyoung kafasını göğüsüme yaslamıştı ve kalp atışlarımı dinliyordu. Göz ucuyla ona bakarken kafasını kaldırıp bana baktı. Göz kırpıp ellerini tutunca utanıp daha çok bana sokulmuştu.

"Ben demiştim size hiçbiriniz bana inanmamıştınız."
Yeosang her Wooyoung ve benim ilişkimin konusu açılsa bunu söylüyordu.
"Evet Yeosang sen kahinsin."
Ensesine gelen saçları elinin tersiyle geriye itip tatlıca gülmüştü. Hepimiz onun sevimliliğine gülümserken Yunho, Yeosang'ı kendine çevirmişti ve dudaklarına öpücük kondurmuştu.
"Çok bakmayın lan kıskanıyorum."
"Bu da iyice kendini deli yaptı."
Hwa'nın söylediğine hepimiz katılmıştık.

"Ee siz anlatın sizin ilişkiniz nasıl gidiyor Park Seonghwa ve Xiaojun."
Xiaojun bi anda onlardan bahsettiğimizden şaşırmış olacaktı ki, yediği pastadan dolayı öksürmeye başladı. Çocuk ölecek amk.
Hwa ona su verirken kendine gelmişti.
"Bizim ilişkimiz gerçekten hayalimden daha güzel gidiyor. Tabi arada kavgalar oluyor ama ben Xiaojun'uma kıyamam."
Xiaojun boğulduğundan mı yoksa Hwa'nın söylediğinden mi bilemem ama kıpkırmızıydı.
"Yerim seni."
Yanağına öpücük kondurduğunda gülümsemiştim, çok tatlılardı.

"Peki ya siz Jeong Yunho ve Kang Yeosang."
Yunho direkt Yeosang'ı kendine çekmişti ve alnına minik bir öpücük kondurdu.
"Biliyorsunuz zaten Yeosang'a ne kadar aşık olduğumu. Bazen sadece daha önceden açılsaymışım diyorum o kadar. Onun dışında bizde de arada kavgalar oluyor."
Yeosang ona o kadar güzel bakıyordu ki hepimiz Yunho'yu değil Yeosang'ı izliyorduk.
Yunho bunu fark etmiş olacaktı ki Yeosang'ı tutup göğüsüne çekti. Yeosang boğuk sesiyle konuştu.
"Bir de şu herkesten beni kıskanması bitse 10/10 erkek arkadaş olacak."
Hepimiz ona gülerken Hongjoong'un gözleri ben ve Wooyoung'a dönmüştü.

"Sizin peki en beklenmedik ama beklenen çifti?"
İkimizde gülmüştük Wooyoung elimi tutup konuşmaya başlatmıştı.
"Bizimki de gerçekten güzel gidiyor. Biz sadece bir kere kavga ettik o da size açıklamak içindi. O aralar gerçekten ben sinir etmişti."
Hwa hak vermişti.
"Bide gerizekalı sakladığı kişilere bak... yine aklıma geldi sinirlendim. Ya bizi geç ben en çok Jongho'nun merak ediyorum. Aramızda tek cinsiyeti kız olan biriyle çıkan sensin."

Mingi üfleyip göz devirmişti. Onun bu halini gören Xiaojun gülümseyip Hwa'nın yanından kalktı ve Mingi'nin yanına oturup ona güzel kız arkadaşlarını göstermeye başlamıştı.

"bizimki de iyi gidiyor da bu aralar biraz aramız limoni. Kendisi regl döneminde ve normalde asla tepki göstermeyecek şeylere aşırı tepki gösteriyor."
Yeosang yanında küçük yastığı Jongho'nun kafasına bir tane yastık atmıştı.
"Gerizekalı sen bilmiyor musun kızlar o dönemlerinde çok sinirli oluyorlar."
Jongho üflemişti.
"Yarın onunla buluşacağım. Nasıl özür dilemeliyim sizce?"
Hwa içeceğinden bir yudum alıp Jongho'ya döndü.
" 'kardeş yaptık bi ayıp. Sende çok abartma. Hadi barışalım' bunu de hemen barışır senle."
Yunho araya girmişti.
"Hayır hayır. Şey diyeceksin. 'Ben özür dilerim ama kabul etmezsen SıKınTı vAR.' Nasıl?"
Jongho ikisine de iğrenerek baktıktan sonra ayaklanmıştı.

"Ben gidiyorum amına koyayım sizden derde deva olmaz."
Onu uğradıktan sonra diğerleri de gitmişti, Wooyoung kapıyı kapattığında bana dönmüştü.
"Benim hiç uykum yok fi..."
Lafının bitmesine izin vermeden onu duvarla arama aldım ve dudaklarına yapıştım. Onu o kadar özeldim ki doyamıyordum ona. Ellerim vücudunun her yerinde gezerken ince bedeni kucağıma alıp odama çıktım.

Bu gece birbirimize olan özlemimizi giderecektik.

Horizon| WoosanWhere stories live. Discover now