Karanlığın seni sürüklediği sokaklarda kendini görebilirsin,
Bak en ücrada bir çocuk çığlık atmakta.İzlemekten başka çaren yoktur bir çift kara gözleri;
Gidersin ama hayal olduğunu anlamazsın aslında.Lakin hala karşında ruhunun derinliklerinde sızlıyor,
Gör işte! Orada, karanlıkta ağlamakta.Yaklaşırsın teselli misali, kesik parmak uçlarıyla,
Fısıldar ve yatırır seni kanlı uykuya...Bir portrenin kirli eskizlerinde karanlıklar gizlidir,
Silmek istersin fakat izi kalır.Yaşadıklarını unutmak istersin, ruhundaki unuttuğun izleri,
Ve bir vaveyla, ardından kahır.
Damarlarında dolaşır, her zerrende ki zehirlidir,
Kurtulmak istersin, yanarsın cayır cayır.Yalnızlığa dalmaktır amacın, kanlı ve sisli gözlerinin,
Koyu labirent'te bulunup olursun kayıp...Şşt!!! Sessizlik,
Istırapların ruhumda uyuyor yaralı Kızım...Şırnak/ Uludere
Bir gölgenin seni takip etmesi sizce ne kadar doğrudur? Adımların seni bilmediğin bir başka diyarlara sürüklerken gölgenin sana Azrail misali baskı yapması korkunç mudur? Bu benim nezdimde bir nevi gerçekliktir. Azrailden kaçamazsın ama gölgeni yakıp kül olmasına sebep olabilirsin. Zira sen, o küllerden tekrar doğmak üzere cehenneminden kaçtın.
Bu yağan yağmurlar kirli dünyanın lekesine bulaşan insanların ruhunu temizlemeye yetmiyor. Alçakça babanın kızına şiddet uygulaması, her insan için normalmiş gibi geliyor. Beni görün! Ben buradayım! Ben ruhumun dünyanın kirli lekesine bulaştığını düşünmüyorum. İçimdeki saf ve her şeye merhamet eden kızın, küllerinden yeniden doğmasına bile izin vermediniz. Ben şiddet gören kızlardan yalnızca bir tanesiyim. Ve şimdi kendi cehennemimden kaçıyorum.
Bu bir yok oluş! Sessiz çığlıklarımı içime akıttığım her gün kendi dünyamda yıkılışımı seyreden ruhuma kızıyorum. Kendi dünyamdan dışarı çıkmamıştım fakat kendime hep koruma ihtiyacı duymuştum.
Bu bir isyan, bir yakarış! Çığlıklar içinde büyüyen bir kızdan ne kadar sevgi bekleyebiliyorsanız benden beklemeyin. Ben sizin bildiğiniz halde atılan tokatın hiç bir etkisi yokmuş gibi yaşamıma devam ettim. Benim asıl düşmanlarım sizlersiniz. Vaziyet alın! Karanlığın son trenine biniyorum...
Bu gece babamın bana attığı tokat'ın sebebi zorla evlendirmeye karşı geldiğim içindi. Annemin vefatından sonra tüm evi geçindiren bendim. Küçücük yaşta yemek yapmayı, evi temizlemeyi, ve babamın çilesini çekmeye başlarken büyümüştüm aslında. İçimdeki nefret o kadar büyük o kadar güçlü ki uğruna bir orduyu kurban etsem yine de soğumaz içim.Koşuyorum. Adımlarımın beni nereye götürdüğünü bilmeden koşuyorum. Köyün engebelli yolları ile savaş verirken kafamda nereye gideceğime dair bir fikrim bile yok. Sadece gizlice vagonuna binebileceğim bir tren istasyonu biliyorum. Karanlık ormanın içinde nefes nefese mücadeleme devam ederken, babamın peşimde olduğunu ve her zaman psikopat gibi belinde taşıdığı ruhsatsız silahı olduğunu biliyorum. Eğer geri dönersem eğer kaçmayı başaramazsam...
Kafamın içinde fırtınalar kopuyor. Adımlarımın ağırlığı ve nefesimin çaresizliği beni öldürmeye yetiyor. Avuçlarım batan tırnaklarımın kanı içerisindeyken yüzüm, bana atılan tokadın morluğu içindeydi. En son iki gün önce yemeği geciktirdiğim için karnıma yemiştim tekmeyi sessiz kalmıştım ama içim çığlık mezarlığıydı.
Usulca atladığım tren vagonu yavaş yavaş hareket etmeye başlamıştı. Burada ardımda bıraktığım tek şey hayatını kaybeden annemin mezarı olacaktı. Ardımda bir silah ile peşime veren babamı umursamadan iyice sindim köşeye. Umudum olacağını sandığım bu şehir, bana enkaz olmaktan başka bir şey olmadı. Bu benim imtihanım. Bu benim yok oluşum. Bu benim buraya veda ettiğim son tren. Hoşça kal Uludere. Hoşça kal acılarım...
-Ulan o*uspu Gazel. seni öldüreceğim lan!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU
Teen Fiction"02.11.2020✍ 💉 Ruhun beyaz ölümün, sessiz adımları olsun. Aldığın beyaz zehir, aydınlık dünyana kan gibi damlayacak ve seni karanlıkta bırakacak. Bu bir isyan, bir yok oluş! Bu bir kızın sessiz yakarışları... Cennet'ten kovulduğum gün cehennem'e...