Masumiyet

736 99 207
                                    

Dehşetle ona bakarken gözlerim yuvalarından çıkacak gibiydi. Beni gecenin köründe nasıl sokağa atardı. Bağrışma seslerini duyan güvenlik görevlisi yanımızda belirdiğinde kendimden geçmiş şekilde ağlıyordum. Kerem denilen adam burnundan derin derin nefesler alıp geri veriyordum. Bana değil de bir böcüye bakar gibi bakıyordu. Onu daha önce çok kez sinirli görmüştüm lakin böylesini hiç görmedim. Yerde ellerimden destek almış vaziyette ona bakıyordum ki bana vurmak için bir hamle yaptı. Köpek yavrusu gibi dışarıya attığı yetmemiş gibi bir de vurmaya kalkışmıştı. "Abi!" O hamlesini yapamadan Cenk üzerime atlayarak beni kollarının arasına almıştı...

"Sen... Sen karıma nasıl vurmaya kalkışırsın? Bu defa haddini çok aştı abi o benim karım!"

Cenk bana kırgındı, küs olmasına rağmen imdadıma yetişti. Beni kollarının arasına alırken bende titreyerek ona sarıldım. Dışarı da ayaz vardı ve ben titriyordum. Ağabeyi uzun bir küfür savurup eğildiği kardeşinin koluna yapıştı. Ona o senin karın değil diyor başka bir şey demiyordu. "Evlendik biz... Ben biliyorum evlendik... Bir hoca geldi ve siz artık karı kocasınız dedi. O benim karım!" Bir kez daha sarılmaya kalkışmıştı ki abisi var gücüyle tutup onu bir köşeye savurdu. Cenk düşünce dizlerimin üstünde durdum ama bu defa da benim koluma öyle bir yapıtlı ki nefesim kesilmişti.

"Lanetin kızı... Seni çok bile tuttum bu evde o ilk gün seni kapının önüne koymam gerekirdi." Beni demir kapıya kadar bağıra çağıra sürükledi. Ondan kendimi kurtarmaya çalışsam da boşunaydı çırpınışlarım sonunda ondan kurtulacağımı düşünmüştüm ki yine Cenk'in sesini duydum. "Abi! Karımı bırakmazsan kendimi öldürürüm..." İkimizde donup kaldığımızda titriyorduk. "Ben Mercan olmadan yaşayamam abi, onu benden alma... Beni solumdan etme." Son sözleriyle başımı çevirdim.

Titrek dudaklarımdan Cenk, çıktığında aklım yerimden çıkacak gibi olmuştu. Cenk eline ekmek bıçağını almış onu kalbinin üstünde tutuyordu. "Cenk koçum aç gözlerini bu kadın seni sevmiyor... Bu kadının tek derdi varsa para! Sende gördün dün annesinin ne kadar para düşkünü olduğunu kendi gözlerinle gördün. Şimdi bırak elindekini bir kaza çıksın istemiyorum."Farkında olmadan olsa gerek kolumu daha çok sıkmıştı. Beni sarstığında "Söyle... Ona gerçekleri söyle!" Diyerek kulağımdan dibinde avazı çıktığı kadar bağırdı

"Yeter! Yeter abi! Dün o parayı annesi istemedi. Parayı getirip sen kendi ellerinle verdin. O senden para falan talep etmedi. Sen ona yardım etmek istedin o da kabul etti... Şimdi karımı bırak o bu evden gitmeyecek, giderse de ben de giderim. Beni istemezse de kendimi öldürürüm... Bırak abi! Onun beni sevip sevmemesi önemli değil, ben onu seviyorum bu bana yeter!"

Çaresizce bakınırken beni bu defa da kardeşinin önüne savurmuştu. Dizlerimin üstüne düştüğümde avuç içlerim acıdı. Cenk bir kez daha Mercan dediğinde eğilip beni yerden kaldırmıştı. Beni sımsıkı sardığında gitmeyeceksin demiş başka bir şey dememişti. O bana sarılırken ellerimi yumruk yaptım. Kerem Bey bir hışım eve doğru gidiyordu. Bu artık son damlaydı, Kerem Ateşdağlı bunun hesabını çok kötü verecekti. Yemin ediyorum ki bu sürtük dediği kadının ayaklarına kapanacak sevgi dilenecekti... Yemin ediyorum yaptıklarını misliyle ödeyecekti.

O gözden kaybolurken Cenk odamıza gidelim, diyerek beni yürütmeye çalıştı. O sırada güvenlik görevlisiyle göz göze geldik. O da bana iğrenç bakışlar atıyordu. Kendimden nefret etmeme sebep olan adam her şeyin hesabını verecekti. Sırf fakirim diye beni daha fazla aşağılamasına izin vermeyeceğim. Ona öyle bir ders vereceğim yaptıklarından dolayı bin pişman olacak.

Cenk beni odaya güç bela çıkardığında yatağa oturtarak ellerime baktı. Hemen ıslak mendili alıp önümde diz çöktüğünde avuç içlerimi silmeye başladı. "Seni bırakmayacağım." Başını kaldırıp baktığında onun masumluğu içime işlemişti. Onu daha fazla önemseyecektim. Sevgiyle elimi kalbine koyacaktım ki beyaz tişörtünde kan vardı. "Cenk kanıyor, hemen üstünü çıkar." Kendi acımı unutup telaşlanarak ayaklandım. Cenk başını sallayıp acımıyor dediğinde ona emreder gibi çıkar dedim. Bu defa sözümü dinleyerek çıkarmıştı. Öyle derin bir kesik yoktu. Bende ne olur olmaz diye ilk yardım çantasının yerini sordum. "Öyle bir çantamız yok, yalnızca abim çok sık düşüyorum diye oraya birkaç şey koydu." Bana işaret ettiği çekmeceyi açtığımda içinden pamuk ve tentürdiyot aldım. "Otur şöyle, temizleyelim." Cenk sözümü dinleyerek oturduğunda biraz pamuğa tentürdiyot sürerek kanayan yerini temizledim. Küçük olan yarası temizlendiğine yarasına yara bandı yapıştırarak uzanıp yanağına küçük bir buse bırakmıştım.

ŞAN KIZI ~ DEVAM EDİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin