Olmayacak hayal

782 102 239
                                    

Ahlayarak biraz daha hareketlenmeye çalıştım. Her yanım ağrıyordu sanki vücudumu lime lime etmişlerde ruhum bedenimden çıkmamış gibi ızdırap çekiyordum. Kerem biraz daha yaklaştığında her an yardım edecek gibi duruyordu. Sonunda oturmayı başarabildiğimde bana kupayı uzatarak iç demişti. Onun bu ilgisine gerçekten hayret ediyordum. Önce banyo yaptırmış sonra bana yemek yedirmişti. Bunlarda yetmemiş gibi ilaçlarımı verip bir de üstüne bitki çayı getirmişti. Bana kalırsa onun tek derdi benim iyileşip bir an önce bu evden gitmemdi. "Kendini nasıl hissediyorsun?"

"Doğranmış gibiyim. Biri beni satırla doğramış gibi... Her yanım ağrıyor daha önce hiç bu kadar kötü olduğumu hatırlamıyorum bile." Bir dokun bin ah işit der gibi uzun uzun neler hissettiğini söylemiştim. Onu gideceğini hissettiğim andaysa gitme diyemedim. "Cenk... Cenk nasıl? Neden hiç yanıma gelmiyor?"

"Söylediğim gibi Cenk, kendini suçluyor. Her nedense seni onun hasta ettiğini düşünüyor. Galiba bu onun için genel bir kavram, ne zaman birileri hasta olsa her zaman kendinde suç arar. Büyük ihtimalle de sen ayağa kalkana kadar yanına uğramayacaktır." Demek bu gece yanıma gelmeyecek... İyi ama ben sıkıntıdan ölürüm. "Biraz yanımda oturmak istemez misin?" Battaniyenin altında çıplak olsam da boğazıma kadar kapalı duruyordum. Kerem kaşlarını çatınca söylediğimden ötürü pişman olmuştum. Ellerini cebine sokup pencere yaklaştığında neden odaya girdiğimde burası karanlıktı diye sordu. Ona kardeşinin kendini kurt adam sandığını söylesem mi? "Şey ben en küçük ışık haznesinden rahatsız olur geceleri uyumam." Bir süre arkasını dönmeyince ne düşündüğünü merak ettim. Uzanıp perdeyi kapattığında bana döndü. "O halde uyumana yardımcı olmam gerekir değil mi?"

Teşekkür ederim dediğimde yüzüme derinlemesine bakıyordu. Anlaşılan yine hesap soracaktı. "Neden bütün bunları kendine hak görüyorsun?" Başımı önüme eğdiğimde sesini yumuşaklığı başımı döndürmüştü. "Mercan artık dile gelmenin zamanı değil mi? Söylesene bana siz nasıl tanıştınız?"

"Sözlerimden hoşlanmayacağına eminim."

"Sen anlat orasına ben karar veririm." Elimdeki bardaktan susamışçasına bir yudum daha aldım. Ben sandığı kadar kötü bir kadın değildim ve artık beni kötü bir kadın olarak da görsün istemiyorum. "Anlaşıldı sen yine kabuğuna çekilip tek laf etmeyeceksin..." Yanıma doğru geldiğinde kasılmaya başlamıştım. Hemen eğildiğinde bir şey yapacak sansam da o tam aksine yanımda duran kitabı aldı. "Kitabı yarıladığına göre okumayı çok seviyorsun? Söylesene ne mezunusun?" Anlaşıldı bu yolla ağzımda bir şeyler alacak, peki sana istediğin şeyi vereceğim.

"Lise mezunuyum... Aslında okumayı çok isterdim fakat hayat şartları herkese eşit davranmıyor. Babam öldüğünde lise son sınıftım zaten ondan sonrasında okumayı hayal bile edemedim. Mezun olduktan birkaç gün sonra bir fabrikada ayakçı olarak çalışmaya başladım. Uzun yıllarda orada çalıştım."

"Üzücü bir durum baban nasıl vefat etti?" Benimle ilgilenmesi hoşuma gitse de geçmişim bende iyi izler bırakamamıştı. "Babam komik olacak derece zorba bir adamdı. Tek derdiyse içkiydi. Annem ona para verdiği sürece sıkıntı yoktu. Zaten düzensiz çalıştığı işinden aldığı para belliyken annemin üzerinden hak iddia etmesi onun en doğal hakkıydı. Biliyor musun içki babamı çift karakterli bir adama dönüştürüyordu. İçmediği zamanlar bize yeminler edip iyi bir adam olacağına dair yeminler ediyordu içtiği zamanlarda özellikle de keyfi yoksa bize cehennemi yaşatıyordu..." Yüzüme acıyla bakınca başımı eğdim içinde biriken bir volkan vardı sanki... O arkasını dönüp pencereye doğru giderken "Size şiddet uyguladığını mı söylüyorsun?"diye sormuştu. "Bazen gözü döndüğünde... Bakma annemin çirkef bir kadın olduğuna annemi bu hale babam getirdi. Hayat on nasıl hayatta kalacağını bu şekilde öğretti. Sırf bu yüzden anneme kızamıyorum. "Peki, sana neden inanayım, bu söylediklerinin gerçek olduğunu nerden bileceğim?" Ne! Bu sözlerimi sorguluyor muydu? Bu durum bana acımasından daha iğrençti. Elim titrerken ban verdiği kitabı alarak hiç düşünmeden ona fırlattım. Yüzüme sabit bakışlar atarken kitap koluna çarpmıştı. "Çık git odamdan çık git, yüzünü görmek istemiyorum." Bedenim titrediğinde arkamı dönerek yattım. Ona yaralarımı açmıştım. Samimiyetle geçmişimi anlattım.

ŞAN KIZI ~ DEVAM EDİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin