Önümdeki bilgisayarın ekranına boş boş bakmaya devam ettim. Tıpkı sabah işe geldiğimden beri yaptığım gibi. Kafamda bu kadar düşünce varken işe odaklanmam imkansız tabi. Dertsiz başıma dert aldım yine.
"Akşın, hayırdır? Sabahtan beri dalgınsın." İnci sandalyesini yanıma doğru çekip yaklaştı bana.
"Yok bir şey ya ilham gelmiyor sadece." Gay arkadaşımla sahte bir evlilik yapsam mı yapmasam mı onu düşünüyorum İncicim.
"Emin misin? Bir derdin yok dimi?" Kafamı iki yana salladım. "Gerçekten yok." Başını salladı ama yerine gitmedi. "Bak ne diyeceğim. İşten sonra kuaföre gideceğim. Saçlarıma bir değişiklik yaptırayım diyorum. Sen de gelsene benimle. İşin yoksa tabi." Omuz silktim. Ben bilerek bir işim yok. "Olabilir. Mesai bitimine doğru konuşuruz." Gülümseyip sandalyesini kendi yerine çekti.
Masamın üzerindeki aynadan kumral saçlarıma baktım. Aslında siyahlardı ama ben rengini açtırıp bebe kumralına boyatmıştım. Düşününce üç senedir saçlarımı hep aynı renge boyatıyorum ben de mi bir değişiklik yapsam acaba? Biraz daha mı açsam rengini acaba? Ten rengim de beyaz belki sarı attırırım saçlarıma. Evet evet! Ben de yaptırayım bir şeyler. Belki biraz da uçlarından aldırıp kesimini düzelttiririm. Saçlarımla oynamaya karar verdikten sonra gözlerimi aynadan bilgisayara çevirdim tekrar. Düşün bakalım Akşın, bu reklamın diyaloğu nasıl olmalı. Hımm...
Öğle molasına kadar iki saat boyunca otuz saniyelik reklam için diyalog yazmaya çalışıp hiçbirisini beğenmediğimden başıma ağrılar girdi. Yemekte biraz olsun beynimi dinlendiririm umudum da İK dan Mert'in bana sırnaşmasıyla uçup gitti.
"Akşıncım, nasılsın?" Sana ne? Ters bir cevap vermemek için dişlerimi sıktım.
"İyiyim Mert. Sen nasılsın?" Boşuna cevap verme umurumda değil çünkü. Ama susar mı? Asla!
"Ben de iyiyim. İş güç işte. Her zamanki gibi. Yoğunuz baya." Umarım işten başını kaldıramayacak kadar yoğun olursun Mert.
"Öyle mi?" İlgilenmediğimi anlasın diye bir kaşık dolusu pilavı ağzıma tıktım. "Ya öyle. Siz de yoğunmuşsunuz baya. Yoruluyorsundur sen de. Akşam bir yerlere gidip kahve içelim mi? Hem aklımızı biraz işten uzaklaştırmış oluruz ne dersin?" Hayır derim.
"Yaa!" Sanki çok üzülmüşüm gibi sahte bir ifade takındım. "Maalesef akşam başka bir planım var." Benim aksime suratına gerçekten üzüldüğünü gösteren bir ifade yerleşti. "Hadi ya. Ne planın var?" Sana ne?
Tek kaşımı kaldırıp kollarımı birbirine bağladım. "Plan." Mert, sert tavrımdan bir şeyler anlamış olacak ki susup yemeğine döndü.
Eminim şimdi sen böyle yabani olursan tabi sevgilin olmaz diyorsunuzdur. Ama o iş öyle değil işte. Mert bu hayatta gördüğüm en yavşak insan olabilir. Sadece bana değil neredeyse ofisteki tüm kızlarla şansını deneyip şimdi de bana sarmıştı. Yani sevgili bulamamam benim yüzümden değil. Ciddi anlamda çevremde bir tane düzgün erkek yok. Bir tek Emre var o da gay. Hayattaki şansımı görüyor musunuz!
Yemekten sonra nihayet üzerinde çalıştığım reklam için adam akıllı bir metin yazabildim. Geriye kalan birkaç evrakı da düzenleyip, rapor yazdıktan sonra mesaiyle beraber işlerim de bitti. İnci anında yanımda belirdi.
"Gidiyor muyuz?" Kesinlikle gidiyoruz. Kafamı sallayıp eşyalarımı toparladım ve İnci'nin peşine takıldım.
"Diyorum ki ben de saçlarıma bir şeyler yaptırayım." dedim arabada giderken. "Çok iyi fikir. Düşündün mü bir şeyler?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY LIFE 'Full of Lies'
RomanceSarhoşken verdiğim bir söz yüzünden, en yakın arkadaşım için aileme, akrabalarıma ve bütün arkadaşlarıma aptalca mı akıllıca mı olduğundan emin olamadığım bir yalan söylemek zorundayım. Bütün hayatımı etkileyecek olan bu yalanın sonu iyi mi yoksa kö...