10

989 157 150
                                    

"Jisung, o yediğin benim pamuk şekerim mi?"

Ağzı pamuk şeker dolu bir şekilde baktıktan sonra gülümseyerek bana uzattı. "Evet, sende yemek ister misin?"

Hırsla elinden çekerek kafasına vurdum. "Ne diye yiyorsun? Bunlar benim için özel."

Saçlarını düzelterek dudaklarını büzdüğünde dayanamayıp sarıldım ve paketi ona geri uzattım. "Yemeye devam et." Gülümseyerek elimden almış ve yemeye devam etmişti.

"Yarın büyük gün, nasıl hissediyorsun?"

"Çok heyecanlıyım, yarın Bin'in kim olduğunu öğreneceğim."

"O çocuğa aşık olmadığına emin misin?"

Kafamı sallayarak koltuğa oturdum. İçime derin bir nefes çekerek gülümsedim. "Geçen iki haftada daha iyi anladım, ben Changbin'i seviyorum. İlk başta Bin'den hoşlandım, kabul ediyorum. Ama nedense Bin'le konuşurken gözümün önüne hep Changbin geliyordu."

Elini omzuma koymuş ve yarım ağız sırıtarak kafasını sallamıştı. "Sen, Changbin'e aşık olmuşsun." Gülerek elini ittim ve dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Minho hyung ne zaman gelecek?"

"Birazdan gelir." Cümlesi biter bitmez çalan zil ile koşarak kapıya gitmişti. Oturduğum yerden onların özlemle sarılmalarını izlerken bir an Changbin ve kendimi hayal ettim.

Biz birlikte güzel olurduk, buna inanıyordum. Onu özlemiştim. Birkaç gündür doğru düzgün görümemiştik. İkimiz de çok yoğunduk. Yarın tüm her şey bittikten sonra ona duygularımdan bahsedecektim.

"Nasılsın Felix?"

"İyiyim, sen nasılsın hyung?"

Bugün dinlenme günümüz olduğu için tüm günü birlikte geçirmeye karar vermiştik. İlk yapacağımız şey güzel bir kahvaltıydı.

•••

Changbin'in anlatımından;

Heyecanla Felix'e sahneye çıktığıma dair mesaj yazarken ellerim titriyordu. Onayladığını belirten mesajı gördükten sonra ismimin okunmasıyla sahneye çıkmıştım.

Koskoca salonda gözlerim yerini bilir gibi ilk onu bulmuştu. Yüzündeki şaşkınlığa gülümsedim ve mikrofonu yerinden çıkararak elime aldım.

Az önce tüm yıl boyunca çalıştığı dansı hayranlıkla izlemiştim. Yine harika görünüyordu. O her zaman mükemmel ve kusursuzdu. Her insanın kusuru olur derler ama onun yoktu. Bu yüzdendi kendimi ona layık görmeyişim.

Uzun zamandır aşık olduğum çocuk karşımdaydı ve şimdi onun için yazdığım şarkıyı gözlerine bakarak söyleyecektim.

Şarkının başladığını belirten sesi duyduğumda yavaşça ritimde sallanmaya başladım. Duyduğum alkış sesleri beni gülümsetse de Felix'in bir tepki vermeyişi beni korkutuyordu.

"Karanlık bir sokakta sadece adım seslerim duyuluyor, bir de kafamın içindeki senin sesin.
Gökyüzünde bir sürü yıldız seni hatırlıyor bana, onlar gibi parlak ve eşsizsin."

Şarkıya başladığımda herkes dikkatle beni izliyordu. Ama benim dikkatim sadece Felix'deydi. Çok uzak bir mesafede değildik, bu yüzden dolan gözlerini rahatlıkla görebiliyordum.

"Seni görüyorum, her gittiğim yerdesin.
Belki de seni takip eden benim."

İlk gördüğüm günden sonra hep onu takip etmiştim. İstemeden yaptığım bir eylemdi. Her an onu görme hissiyle yanıp tutuşurken, adımlarım istemsizce ona çevriliyordu.

"İtiraf etmek istiyorum.
Her şeyi anlatmak, sana kollarımı açmak.
Ama yapamam, cesaretim yok hiçbir şeye."

Cesaretim yoktu. Felix'in bana olan bakışlarını görene kadar ona yazanın ben olduğumu açıklamayı düşünmüyordum.

"Sonsuza kadar içimde mi kalacak bu duygu?
Gözlerine bakarak 'seni seviyorum' demek imkansız mı benim için?"

İmkansız olmasın istiyorum. Gözlerine bakarak onu sevdiğimi söylemek, onu ilgiye boğmak istiyorum.

"Her gece kendi köşemde ağlıyorum.
İçimde büyüyen bu aşktan kaçamıyorum, kaçmak istemiyorum.
Ama artık dayanamıyorum, içimdeki sevgi taşmak için zaman kolluyor."

Gözlerine bakmak bile benim için zorken, onun için yazdığım şarkıyı söylüyordum.

"Lütfen sıkıca tut ellerimi, bırakmanı istemiyorum."

Gözlerindeki yaşları silip kafasını salladığında gülümsedim. Bir an önce şarkıyı bitirip yanına ulaşmak istiyordum. Performansı yarıda kesip ona sarılmamak için zor dururken bir saniyeliğine beni alkışlayan Jisung'a çevirdim bakışlarımı. O gün Felix'in evinde beni açığa çıkaracağını düşünüp korksam da konuyu hızlı kapatmıştık.

"Bize söz veriyorum, birlikte parlayacağız."

Sonunda şarkı bittiğinde dayanamayıp indim sahneden ve kenarda beni izleyen çocuğa doğru adımladım. O da gözlerini silerek bana doğru gelirken kollarımı açtım. Birbirimize ulaştığımızda yüzünü boynuma sakladığında gülümseyerek saçlarını öptüm.

Kalabalıktan gelen alkış sesleriyle birlikte istemesem de ondan ayrıldım. Herkese selam vererek Felix'in elinden tuttum ve onu sahne arkasına sürükledim. Üzerimi değiştirdiğim kulise girerek kapıyı örttükten sonra yeniden sarıldım ona.

"Seni seviyorum."

Kokusunu ilk kez bu kadar yakından alıyordum. Ne de güzel duruyordu kollarım arasında. Hiç bırakmak istemiyordum, hep burada kalsa olmaz mıydı?

"Ben de seni seviyorum."

_______________

Şarkıyı ben yazdım, lütfen saygı şxöxşxölxöxlx

Oy verin lütfen~

Umarım beğenirsiniz!

~Maria'

Cotton Candy | ChangLix ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin