"Gerçekten, daha birkaç ayımız var ve biz ipimiz kopmuşçasına oradan oraya zıplıyoruz."
Minho bir yandan söyleniyor diğer yandan ise masaya uzanmış uyuyan sevgilisinin saçlarını okşuyordu. Çok tatlılardı, onları gülümseyerek izliyordum.
"Minho, söylenmeyi kes. Bölümün zor olduğunu bilerek seçtin. İyi ki müzik bölümden değilsin, herhalde kafayı yerdin."
Tüm gece rap sözlerin yazmaktan uyuyamamış Jisung kafasını masadan kaldırmadan Minho'yu azarlarken güldüm. Minho ise yüzünü buruşturmuş ve onun taklidini yapmıştı. Jisung kafasını kaldırdığında ise gülümseyerek ona öpücük atmıştı.
İlişkilerine bayılıyordum, çok iyi anlaşıyorlardı. 1 yıla yakındır çıkıyorlardı ve tartışsalar bile sorunlarını konuşarak halledebiliyorlardı.
"Burada uyuyamıyorum, boş sınıflardan birine gidelim mi?"
"Dans sınıflarının hepsi dolu, sene sonu olacak gösteri için herkes çok çalışıyor."
"O zaman müzik sınıflarına gideriz, dolu olduğunu sanmıyorum." O ikisi kalkarken ben yerimde oturmaya devam ettim. Sevgilileri yalnız bırakmak istiyordum. Ama onlar bunu pek istemiyor gibiydi.
"Felix sen de geliyorsun, hadi."
Jisung ve Minho beni zorla kantinden çıkarmıştı. Şimdi de boş sınıf arıyorduk. Koridorun en sonundaki odaya yürüdük, fazla ses istemiyordu. Gerçekten yorgun olmalıydı. Bizim uyuyacak vaktimiz vardı en azından.
Sınıfa girdiğimizde birinin piyano çaldığını görmüştük. Arkası dönük olduğu için yüzü gözükmüyordu. Bu kadar güzel ve hissederek çalanın kim olduğunu merak etmiştim.
Bizi farkedip durduğunda Jisung onu alkışlamıştı, arkadaş olmalılardı. Adını bilmediğim çocuk bize döndüğünde bir anlık nefesimi tuttum. Okulumuzda böyle yakışıklıların olduğunu bilmiyordum. Göz göze geldiğimizde gülümsedi ve önümüzde eğildi.
"Dostum, harika çalıyorsun. Bu yeni bir parça mı?"
"Evet, öyle. Altyapısı hazır ama sözleri üzerinde hala çalışıyorum."
Jisung ve o konuşurken ben onu izliyordum. Dolgun dudakları, yine dolgun ve yumuşak görünen yanakları, küçük bir burnu ve parlak gözleri vardı. Lacivert saçları ensesine uzanıyordu ve hafif kıvırcıktı.
Çocuğu izlemeyi keserek yere bakmaya başladım. Neden izlediğimi de bilmiyordum. "Görüşürüz Jisung. Akşam geliyorsun, sakın unutma."
Jisung'un el sallamasıyla sınıftan çıkan çocuk kapıyı kapatmadan önce bana bakmıştı. Bana diyordum çünkü göz göze gelmiştik. Doğrusu ondan etkilenmiştim ama bana bıkmadan pamuk şeker veren çocuktan da etkilendiğim açıktı. Birinin kalbini, diğerinin fiziğini beğenmiştim.
"Söylemeyi unuttum Minho, lütfen zorluk çıkarma. Başımızda bir sürü iş var zaten. 1 aya kadar üç şarkı yetiştirmemiz gerekiyor ve biz onunla aynı gruptayız. O çok iyi olsa da ben bazen tıkanıyorum. Bu yüzden sık sık buluşmaya çalışıyoruz."
"Tamam Jisung, bir şey demiyorum. Canını sıkma, eminim siz yaparsınız."
Onlar tartışırken ben piyanonun yanına giderek koltuğa yerleştim. Küçükken annem bana çalmayı öğretirdi. Gözlerimi kapatarak kendimi notaların etkisine bıraktım. Piyanonun sesi beni her zaman rahatlatıyordu. Çaldığım şarkı bittiğinde Minho beni sessizce alkışlamış ve fısıldayarak bu konuda çok iyi olduğumu söylemişti. Fısıldamasının sebebi Jisung'un koltukta uyuyakalmış olmasıydı. Müzik sınıflarını bu yüzden seviyordum, rahat koltukları vardı.
Bende kendimi başka bir koltuğa bırakırken Minho hyung yalnız ne yapacağı konusunda söyleniyordu. En sonunda kendini Jisung'un yanına bırakırken gülümseyerek gözlerimi kapattım. Bizim de uykuya ihtiyacımız vardı.
________________
Oy verin lütfen~
Umarım beğenirsiniz!
~Maria'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cotton Candy | ChangLix ✔
Hayran Kurgu| TAMAMLANDI | Lee Felix, her gün kapısının önünde pamuk şeker buluyordu. •Texting + Story