Çalan zil rüyamı bölerek beni uykumdan uyandırırken sinirle ayağa kalktım. Bugün hafta sonuydu, kim bu saatte gelirdi ki?
"Hoşgeldiniz Jisung ve Minho hyung." Tabiki onlardı, başka kim olabilirdi?
Gülümseyerek içeri girdiklerinde bir kişinin daha kapıda olduğunu gördüm. Geçen sınıfta gördüğümüz piyano çalan çocuktu bu. Ona da hoşgeldin diyerek içer alırken aklıma uykudan yeni kalktığım gelmişti. Üzerimdeki pijamalara gülen Minho hyunga ters bir bakış atarak onlara salonu gösterdim.
"Bak kapının önünde ne bulduk."
Elindeki pamuk şekeri yüzüme doğru sallarken elinden çekerek kaşlarımı çattım. "Bu benim!" Gözlerini devirdikten sonra koltuğa oturmuştu.
"Benim demedim zaten. Neden kapının önünde duruyor?"
Jisung sorgusuna başlarken hala ayakta duran çocuğa gülümseyerek koltuğu gösterdim. Çekinmesine gerek yoktu. O otururken ben tekrar cevap bekleyen Jisung'a döndüm.
"Üzerimi değiştireyim her şeyi anlatacağım."
"Bence böyle iyisin." Benimle dalga geçen Minho hyunga dil çıkarmış ve pamuk şekerimi masaya bırakarak koşa koşa odama gitmiştim. Hızlı bir şekilde üzerimi değiştirip yüzümü de yıkadıktan sonra yatağımı toplamayı sonraya bırakarak salona geri döndüm.
"Diğerleri nerede?"
Salonda tek başına oturan çocuk kafasını telefonundan kaldırdığında bana gülümseyerek mutfağı işaret etmişti.
"Kahvaltı hazırlayacaklarını söylediler."
Anladığımı belirterek karşısına oturduğumda bakışları hala üzerimdeydi. "Bir sorun mu var?" Gülümseyerek sorduğum soruya karşılık gözlerini kırpıştırmış ve bakışlarını yüzümden çekmişti.
"Rahatsız ettim, üzgünüm."
"Sorun değil, rahatsız olmadım."
Ensesindeki saçları karıştırmış ve yeniden bana bakmıştı. "Habersiz geldiğim için de özür dilerim, yolda karşılaştık ve on-" gülerek elimi dur anlamında kaldırdım.
"Açıklama yapmana gerek yok. Sorun değil, istediğin zaman gelebilirsin. Bu arada adını unuttum."
"Changbin."
Jisung ve Minho hyungun bağırmasıyla yerimizden kalkıp mutfağa geçmiştik. Çekingen davranıyordu, buna gerek yoktu.
Kahvaltımızı bol bol gülerek bitirdikten sonra salonda oturmuştuk. Changbin ve Jisung şarkıları hakkında fikir alışverişinde bulunurken, Minho hyung ve ben saçma sapan şeyler hakkında konuşuyorduk. Eğlenceli biriydi, onunla konuştuğumda sürekli gülüyordum.
Masanın üzerindeki pamuk şekerim gözüme çarparken ayağa kalkarak onu aldım. Jisung'a hala anlatmamıştım. Paketi açarken ses dikkatini çekmiş olacak ki hızla bana dönüp gözlerini kısmıştı.
"Öyle bakma, asla vermem. Bu sadece bana özel."
"Neyi özel, pamuk şeker işte."
Yanımdaki yastığı ona atarak ağzıma birazcık aldım. Tadına bayılıyordum. "Bu herhangi bir pamuk şeker değil. Birisi her sabah benim için bırakıyor."
Aramızdaki tek yabancı Changbin'di, ama anlatmamda sorun yoktu bence. Jisung ağzını bir metre açıp bana bakarken omuz silkerek yemeye devam ettim.
"Nasıl sana özel? Ne demek biri bırakıyor? Ne zaman başladı bu şeker işi? Neden bize söylemedin?"
Jisung'un soruları Minho hyungun ağzını kapatması sayesinde kesilmişti. Ama bunlara cevap almadan susmayacağını da çok iyi biliyordum.
"2 hafta oldu sanırım. Birisi her sabah kapıya bırakıyor ve en önemlisi ben onunla konuşuyorum."
Söylediklerimden sonra salondaki ikilinin gözleri kocaman olmuştu. Surat ifadelerine gülerek arkama yaslandım. Şaşırdıklarında komik görünüyorlardı ve ben bundan keyif almıştım.
Sesi hiç çıkmayan Changbin'e baktım. Gülümseyerek bana bakıyordu, aynı şekilde gülümsediğimde kafasını çevirmişti. Buna anlam veremesem de omuzlarımı silkerek biten pamuk şeker paketini sehpaya koydum.
"Nasıl konuşuyorsunuz?"
Her şeyi en başından düzgünce anlattığımda onunla konuşmamam gerektiğini, beni kandırmak isteyen biri olabileceğini söylemişlerdi Jisung ve Minho hyung. Bunun üzerine gülmüştüm.
"Beni sevdiğini ve benim için şarkı yazdığını bile söyledi, bence kötü biri değil. Neden böyle konuşuyorsunuz, beni kimse sevemez mi?"
Jisung yanıma oturmuş ve bana sıkıca sarılmıştı. "Saçmalama, sen çok güzelsin. Herkes seni sevebilir, sadece dikkatli olmanı istiyoruz."
Kafamı sallayarak kollarımı ona doladığımda Minho hyung öksürmeye başlamıştı. Bunun ayrılmamız için bir uyarı olduğunu biliyordum. Bu yüzden Jisung'u iterek kendimden uzaklaştırdım.
"Ben güzel değilim, yakışıklıyım."
"Güzelsin.."
Karşımdan gelen sesle kafamı ona çevirdim. Changbin bana güzel demişti. Utangaç bir şekilde gülümseyerek teşekkür etmiştim. İltifat etmesi beni utandırmıştı.
Minho hyung bana ima ile bakarak kaş göz işareti yaptığında ayağımla ayağını dürttüm. Changbin ve benim hakkımda ima yapıyordu.
"Yani şimdi o bizim bölümde, öyle mi?"
Bıkkın bir nefes vererek kafamı salladığımda gözlerini kısarak düşünmeye başlamıştı. "Ne düşünüyorsun?"
"Böyle bir şeyi kimin yapacağını düşünüyorum. Ama bu biraz romantik ve bizim fakültede romantik biri yok..." Durmuş ve gözlerini Changbin'e sabitlemişti. "Onun dışında."
Changbin gözlerini şaşkınlıkla açarken ben gülmüştüm. Neden güldüm bilmiyorum ama o an saçma gelmişti. "Ben değilim Jisung, yapacak onca işimin arasında böyle saçma bir şeyle uğraşamam."
Kendini savunması normaldi ama benim pamuk şekerlerime saçma demesi beni kızdırmıştı. "Bunun nesi saçma? İnsan sevdiğini mutlu etmek ister ve o da bunu yapıyor. Pamuk şekeleri çok seviyorum ve doğrusu konuştukça ondan hoşlandığımı hissediyorum."
Ani çıkışım herkesi -özellikle Changbin'i- şaşırtırken kollarımı önümde bağlayarak geriye yaslandım. Sinirlendiğim açıktı.
"Neden bu kadar sinirlendin?"
"Özür dilerim, öyle demek istemedim."
"Ondan mı hoşlanıyorsun?"
Herkes farklı bir şey söylerken elimle alnıma vurarak önce Minho hyunga döndüm. "Çünkü saçma dedi, ama ben bundan oldukça mutluluk duyuyorum."
Ona cevabını verdikten sonra Changbin'e döndüm. Sırıtmasını yakaladığımda gerçekten üzüldüğüne inanmak istememiştim. "Ben de özür dilerim, fazla tepki verdim."
En son Jisung'a döndüğümde komik bir ifade vardı yüzünde. "Yani, sanırım hoşlanıyorum. Bana çok güzel şeyler söylüyor ve sürekli beni düşünüyor."
Birbirimize garip bakışlarımızı atarken Changbin ayağa kalkmıştı. "Ben gitsem iyi olacak." Kalması için ısrar ettiğimde işi olduğunu söylemişti ve ben de daha fazla ısrar etmemiştim.
________________
Oy verin lütfen~
Umarım beğenirsiniz!
~Maria'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cotton Candy | ChangLix ✔
Fanfic| TAMAMLANDI | Lee Felix, her gün kapısının önünde pamuk şeker buluyordu. •Texting + Story