İyi pazarlar.💚
Bölüm yayınlamalarımı düzene sokamadım hala ama boşluk buldukça atmaya çalışacağım. Sizleri seviyorum.🥰💚😍
İyi okumalar dilerim.💚
****
Ertesi gün öğlene doğru uyandığımda Sky yanımda değildi. Yatakta doğruldum ve etrafa baktım. Banyo kapısının solunda kalan pencereden içeri sızan güneş yatağın ayak ucuna kadar geliyordu ve odayı ısıtmıştı.
Kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve yatağı düzelttim. Üzerime kendi kıyafetlerimi geçirdikten sonra dışarıdan gelen müthiş kahve kokusuna dayanamayıp odadan çıktım, oturma odasında kimse yoktu ama dış kapı ağzına kadar açıktı. Korkuyla dışarı çıktığımda kapının hemen sağında üç kadını sessizce otururken gördüm. Onlar da aniden evden çıkmama şaşırmışlardı ve beni inceliyorlardı.
Julia, dünden beri gözlerini benden kaçırmasıyla ünlenmiş gibiydi. Doğru düzgün göz göze gelemiyorduk, gerçekten garip bir kadındı sanırım yıllarca burada yaşamasından dolayıydı. Uzun süredir ilk kez birden fazla insan gördüğü için böyle olmalıydı.
Sky ise ona baktığımda başını öbür tarafa çevirmişti. Bütün kadınlar -yaş sınırı olmaksızın- benden kaçıyorlardı, harika...
"Günaydın." dedikten sonra içim rahatlamış bir şekilde tekrar içeri girdim tam gidecekken durdum ve kapı kirişinin yanındaki duvara yaslanarak onları dinlemeye başladım.
"Aranız mı bozuk sizin?" dedi Elizabeth.
"Yoo, biz hep böyleyiz. Dengesiz bir durum bizimkisi, bir bakıyoruz yan yanayız bir bakıyoruz aramızda uzuun mesafeler var."
Sky'ın cümlesi beni biraz düşündürmüştü. Gerçektende dengesiz bir ilişkimiz vardı. Buna tam bir ilişki de denmezdi sanırım. Bir gün öpüşüp ikinci gün yüz yüze bile gelmeyip kavga ediyorduk.
Ben bunları düşünürken kapıdan içeri Julia girmiş ve irkilmeme sebep olmuştu. Şaşkınlıkla yana adım atarken hemen yanımda kalan sedire çarpıp oraya oturmak zorunda kalmıştım. Julia da benim gibi şaşırmış ve korkmuştu. Hemen açıklama yapma gereği duyarak,
"Eee ben, ben kahve almaya gidiyordum da sonra şey oldu, şeyi bulamadım şeyde. Neyse eminim mutfaktadır en iyisi gidip oraya bakayım..." dedim. Ne kadar saçmaladığımı tabii ki fark etmiştim...
Mutfağa ilerledim ve kendime kahve koyup masanın üzerindeki çöreklerden aldım ve ısırdım.
"Siz, yakın arkadaş mısınız yoksa sevgili mi?"
Bu soruyu soran peşimden mutfağa gelmiş olan Julia'ydı. Gözlerimi büyütüp boğazımda kalan çöreği yutsam mı tükürsem mi ikileminde kalarak boğulmak üzereyken elini omzuma koydu ve sıvazladı. Telaşlı bir sesle yüzüme eğildi.
"İyi misin? Özür dilerim sormamam gerekirdi beni ilgilendirmez sonuçta. Çok üzgünüm." Diyerek koşar adım gidip su getirdi ve içmem için uzattı. Suyu kaptığım gibi tepeme diktim ve tam olarak geçmese de artık iyiydim. Bardağı ona geri uzatırken teşekkür ettim.
"Teşekkür ederim." ve ekledim,
"Hiç beklemediğim bir soruydu da kusura bakma. "
Julia başını iki yana salladı ve hafifçe gülümsedi.
"Önemli değil asıl sen kusura bakma."
Ona tebessüm ettiğimde yüzünde hafif bir gülümseme oluşmuştu, bardağına biraz daha kahve doldurup dışarıya geri döndü. Mutfak masasında tek başıma vakit geçirirken dışarıdaki konuşma sesleri artmıştı. Kahvemin dibinde kalan son yudumu içip kalktım ve dışarı doğru yürüdüm.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Kan (gxg) ✅ TAMAMLANDI
FantasyAllison Parker, kendisinin ucube sevdiklerinin ise yetenekli diye tanımladığı bir kızdı. Ona verilen yeteneği isteyerek elde etmemişti, kimse ona ucube olmak isteyip istemediğini sormamıştı üstelik. 16 yıl boyunca normal geçen bir günü bile olmamış...