Hogsmeade gezisi günü Pansy ve Draco ile dolaşmış sonra işim olduğunu söyleyerek onlardan ayrılmıştım. Harry ile geçen geldiğimiz yere gelmiştim.İçeri girdiğimde Harry, Weasley ve Granger vardı, yanlarına gittim.
"Merhaba."
"Merhaba güzelim ben sana kaymak birası alayım."
"Merhaba Black."
"Merhaba Granger, Weasley."
"Merhaba."
Harry kaymak biramı getirdiğinde teşekkür ederek aldım.
Birahanenin kapısı açıldı. İçeri, yanında Dean Thomas ve Lavender Brown, Neville Longbottom girdi, hemen arkalarından Parvati ve Padma Patil ve Cho Chang ile genellikle kıkırdayan kız arkadaşlarından biri geliyordu, sonra Luna Lovegood vardı; derken Katie Bell, Alicia Spinnet ve Angelina Johnson, Colinve Dennis Creevey, Ernie Macmillan, Justin Finch-Fletchley, Hannah Abbot ,isimlerinin Anthony Goldstein, Michael Corner ve Terry Boot olduğundan hemen hemen emin olduğum,Ravenclaw'dan üç çocuk; Weasley kızı, onun arkasından, Hufflepuff Quidditch Takımı'nın bir üyesi , en arkada ise üçü de ellerinde Zonko mallarıyla ağzına kadar dolu büyük kese kağıtları taşıyan Fred ve George ve arkadaşları Lee Jordan vardı.
Slytherinden sadece ben ,kendimi yalnız hissetmiştim.
"Selam." dedi yanımıza ilk ulaşan Fred. Arkadaşlarını saydı.
"Lütfen bize... yirmi beş tane kaymak birası verir misiniz?"
Barmen bir an ona dik dik baktı, sonra elindeki bezi sanki çok önemli bir iş yapıyormuş da yarıda kesilmiş gibi fırlatarak, barın altından tozlu Kaymak biralarını çıkarıp vermeye başladı.
"Teşekkürler. " dedi Fred, şişeleri dağıtarak. "Hadi bakalım, pamuk eller cebe, bunların hepsine yetecek kadar altın yok bende..."
Gevezelik eden kalabalık grup, biralarını Fred'den alıp, bozukluk bulmak için cüppelerinin ceplerini karıştırdılar.
Herkes bir iskemle çekince, konuşmalar da dindi. Hepsinin gözü Harry'deydi.
"Eee," dedi Granger, heyecandan sesi her zamankinden biraz daha tiz çıkıyordu.
"Yani-şey- selam."
Grup dikkatini ona çevirdi, ama gözleri hala ikide bir Harry'ye kayıyordu.
"Şey... eee... şey, niye burada olduğumuzu biliyorsunuz. Eee... şey, Harry'nin aklına bir fikir geldi - yani"
Harry ona sert bir bakış atmıştı
"Daha doğrusu benim aklıma geldi -iyi olur dedim, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma çalışmak isteyen insanlar- gerçekten çalışmak demek istiyorum, anlıyorsunuz ya, Umbridge'in bizimle yaptığı türden bir saçmalık değil -"
Granger'ın sesi birden çok daha kuvvetli ve kendinden emin bir hal aldı.
"- çünkü kimse buna Karanlık Sanatlara Karşı Savunma diyemez -"
"Çok doğru," dedi Anthony Goldstein,Granger biraz yüreklenmiş göründü.
"- Eh, dedim ki iyi olurdu yani, işleri kendi elimize alsak."
Durdu, yan yan Harry'ye baktı, sonra devam etti.
"Bununla, kendimizi doğru dürüst savunmayı öğrenmekten söz ediyorum, sadece kuramsal olarak değil, gerçek büyüleri yaparak -"
Michael Corner, "Ama iddiaya girerim ki, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma S.B.D.'sinden de geçmek istiyorsundur."
"Elbette istiyorum." dedi Granger hemen.
