Bölüm 13

5.2K 285 51
                                    



Trene bindiğimizde direk Draco'yu buldum. Bize bu sene yapılacak üç büyücü turnuvasını anlattı hemen Pansy'e döndüm.

"Elbise almamız lazım bayan Weasley bana zorla bir elbise verdi ama hayatta onu giymem, köye bende gelebilirim artık babam izin kağıdını imzaladı."

Pansy "Ayy sana hangi renk gider acaba?"

Draco "Ben gidiyorum siz konuşun."

"Nereye?"

"Etrafta dolanıcam."

Kafamı sallayıp Pansy'e dönüp elbise işini konuşmaya başladık.

~~~

Seçimler olduktan sonra Profesör Dumbledore ayağa kalkmıştı. Kollarını kucaklarcasına açmış, bize gülümsüyordu.

"Size tek bir kelime söyleyeceğim. Yumulun."

"Emredersiniz, emredersiniz!"

Harry ve Weasley yüksek sesle konuştuklarında bütün salon duymuştuk. Boş tabaklar gözlerimin önünde sihirli bir şekilde dolduğunda karnımı doyurmaya başladım.

Pudinglerin de altından girilip üstünden çıkıldıktan ve son kırıntılar da ortadan kaybolup tabaklar pırıl pırıl olduktan sonra, Albus Dumbledore yine ayağa kalktı. Salonu dolduranların konuşmalarından kaynaklanan gürültü bir anda kesilşti, artık sadece rüzgârın uğultusu ve yağmurun camları dövmesi duyuyorduk.

"Evet! Şimdi hepimiz beslenip sulandığımıza göre,bana bir kez daha kulak vermenizi istiyorum, birkaç duyurum olacak.
Hadememiz Mr. Filch, bu yıl şatoda yasak olan nesneler listesinin genişletildiğini ve listeye Çığırtkan Yoyolar'ın, Köpek Dişli Frizbiler'in ve
Hep-Vuran Bumeranglar'ın da eklendiğini size söylememi rica etti. Tam liste yanılmıyorsam dört yüz otuz yedi nesneyi içeriyor. İsteyen olursa, Mr. Filch'in odasına gidip listeye bakabilir."

Dumbledore'un dudaklarının kenarları hafifçe kıvrıldı. Konuşmasına devam etti.

"Her zamanki gibi, hepinize arazimizdeki ormanın bütün öğrencilere, Hogsmeade köyününse üçüncü sınıflardan küçük öğrencilere yasak olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Ayrıca, bu sene Binalar-Arası Quidditch Kupası'nın yapılmayacağını da üzüntüyle açıklamak zorundayım."

Harry'e baktığımda şaşırdığını etrafına bakındığını görünce gülümsedim.

"Bunun nedeni, ekimde başlayıp okul yılı boyunca sürecek ve öğretmenlerin vaktinin ve enerjisinin büyük bölümünü alacak olan bir etkinlik - eminim hepiniz bu etkinlikten çok keyif alacaksınız. Size büyük bir zevkle, bu yıl Hogwarts'ta -"

Ama tam o anda kulakları sağır eden bir gök gürültüsü duyuldu ve Büyük Salon'un kapıları gümbürdeyerek açıldı.
Kapıda bir adam duruyordu. Siyah bir seyahat pelerinine bürünmüş, upuzun bastonuna yaslanmıştı. Büyük Salon'daki herkes tavanda ışıldayan şimşeğin bir anda aydınlattığı yabancıya çevrilmişti . Kukuletasını indirdi, uzun, kır düşmüş, koyu gri saçlarını saldı ve öğretmenler masasına doğru yürümeye başladı.
Her iki adımından birinde salonda tok bir takırtı yankılanıyordu. En baştaki masaya ulaştı, sağa döndü ve ağır ağır topallayarak Dumbledore'a yöneldi. Tavanda bir şimşek daha ışıldadı.
Şimşek adamın yüz hatlarını ortaya çıkarmıştı. Daha önce böyle bir yüz görmemiştim. Sanki insan yüzünün nasıl olması gerektiği konusunda çok az fikri bulunan, keski kullanmakta da pek yetenekli olmayan biri tarafından, aşınmış tahtadan yapılmıştı. Derisinin her santimi yara izleriyle kaplı gibiydi. Ağızı çapraz bir kesiğe benziyordu, burnunun ise hatırı sayılır bir parçası eksikti. Ama adamı asıl korkutucu kılan, gözleriydi.
Bir tanesi küçük, karanlık ve boncuk gibiydi. Diğeriyse iri, madeni para kadar yuvarlaktı ve canlı bir elektrik mavişiydi. Mavi göz durmadan, hiç kırpılmadan hareket ediyor, normal gözden tamamen bağımsız bir şekilde yukarı, aşağı ve yanlara doğru yuvarlanıyordu - sonra birden tam arkaya doğru yuvarlandı, öyle ki gözün akını görebiliyordum.
Yabancı, Dumbledore'un yanına geldi. Yüzü kadar feci şekilde yaralı olan elini uzattı, bir süre konuştuktan sonra Dumbledore başını yukarı aşağı salladı ve eliyle adama sağ yanındaki sandalyeye oturmasını işaret etti.
Yabancı oturdu, yele misali koyu gri saçını yüzünden çekti, bir tabak sosis alıp burnundan arta kalan parçaya kaldırdı ve kokladı. Sonra cebinden küçük bir bıçak çıkardı, ucuna bir sosis geçirdi ve yemeye başladı. Normal gözü sosislerin üzerindeydi, ama mavi gözü yuvasında fıldır fıldır dönüp duruyor, salonu ve öğrencileri kontrol ediyordu.

"Yeni Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmenimizi takdim edeyim...Profesör Moody. Az önce söylediğim gibi önümüzdeki aylarda hayli heyecanlı bir etkinliğe ev sahipliği yapma onuruna erişeceğiz. Bu, yüz yılı aşkın süredir düzenlenmemiş bir etkinlik. Üç-Büyücü Turnuvası'nın bu yıl Hogwarts'ta gerçekleşeceğini açıklamaktan kıvanç duyuyorum."

"ŞAKA ediyorsunuz!"

Fred Weasley yüksek sesle bağırmıştı.
Moody'nin gelişinden beri salonu kaplayan gerginlik bir anda çözüldü.
Hemen hemen herkes kahkahalarla güldü. Dumbledore da keyifli keyifli kıkırdadı.

"Şaka etmiyorum, Mr. Weasley. Ama şimdi siz söylediniz de aklıma geldi, yazın çok güzel bir fıkra duymuştum. Bir ifrit, bir cadaloz ve bir ayakkabıcı cini bara gidiyorlar..."

Profesör McGonagall yüksek sesle boğazını temizledi.

"Şey - belki de şimdi sırası değil.., hayır... Nerede kalmıştım? Ha, evet, Üç-Büyücü Turnuvası... Kimileriniz bu turnuvanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyordur, bu yüzden umarım bilenler kısa bir açıklama yapmamı mazur görürler. Bu arada da başka şeylerle ilgilenebilirler.
Üç-Büyücü Turnuvası ilk olarak yedi yüz yıl kadar önce, Avrupa'nın en büyük üç büyücülük okulu arasında dostça bir yarışma olarak başladı. Bu üç okul, Hogwarts, Beauxbatons ve Durmstrang'dı. Her okulu temsil etmek üzere birer şampiyon seçilir ve bu üç şampiyon üç sihirli görevi yerine getirmek için yarışırdı. Okullar beş senede bir düzenlenen turnuvaya sırayla ev sahipliği yaparlardı. Genellikle bu turnuvaya, farklı milliyetlerden genç cadılarla büyücülerin birbirleriyle bağ kurmasının mükemmel bir yöntemi gözüyle bakılırdı - yani, tabii ki, ölüm sayısı artıp Turnuva kaldırılana kadar."

Uzun konuşmuştu.Ardından büyük salonda fısıldamalar olmuştu.

"Katılmak isterdim."

Pansy "Bilmiyorum ama uğraşmak istemezdim."

Draco "Aslında olabilir şansımı deneyebilirim."

Dumbledore "Hepinizin Üçbüyücü Kupası'nı Hogwarts'a getirmeye hevesli olacağınızı biliyorum ama, katılan okulların müdürleri ve Sihir Bakanlığı bu yılki yarışmacılara yaş sınırı getirme konusunda ortak bir karara vardılar. Yalnızca yaşı tutan yarışmacılar -yani on yedi yaşında ve daha büyük olanlar- yarışmaya aday olabilecek. Bu..."

Dumbledore sesini hafifçe yükseltti, çünkü birçok kişi bu sözlere öfke dolu nidalarla tepki vermişti, Weasley İkizleri'yse çok kızgın görünüyordu.

"...Gerekli olduğuna inandığımız bir önlem, çünkü ne tür tedbirler alırsak alalım, Turnuva görevleri yine de zorlu ve tehlikeli olacak. Altıncı ve yedinci sınıftan küçük öğrencilerin bu görevlerin üstesinden gelmeleri çok zor. Yaşı tutmayan herhangi bir öğrencinin kendisini Hogwarts şampiyonu yapsın diye tarafsız hakemimizi ikna etmemesini bizzat ben sağlayacağım.Bu yüzden, on yedi yaşından küçükseniz, aday olmaya çalışarak vaktinizi boşa harcamamanızı rica ediyorum.
Beauxbatons ve Durmstrang heyetleri ekim ayında gelecek ve senenin büyük bir bölümü bizimle kalacaklar. Konuklarımıza bizimle birlikte oldukları süre boyunca her tür misafirperverliği göstereceğinizi ve seçilecek Hogwarts şampiyonuna tüm kalbinizle destek olacağınızı biliyorum. Artık geç oldu, yarın sabah derslerinize girerken hepinizin dikkatli ve dinlenmiş olmasının ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Uyku vakti! Haydi yatağa!"

"Hadi ama bu haksızlık."

Draco "Evet güzelim bu ihtiyar her zaman haksızlık yapıyor."

Draco elini omzuma atıp beni kendine çekti gülümseyip bende elimi beline sardım sarılarak yürüyorduk , insanlar bizi sevgili sanıyordu ama biz yakın arkadaştık. Büyük salondan çıkarken Harry'leri gördüm. Harry ile göz göze geldiğinde sinirli gözüküyordu heralde az önceki haberler yüzünden diye düşündüm.

Tabi ileri zamanlarda Draco ile beni kıskandığını öğrenmiş onunla dalga geçmiştim.

🧙🏻🧙🏻🧙🏻

Diana  Black (HARRY POTTER)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin