Bölüm 40

1.7K 94 21
                                    

Akşam yemeği için masaya oturduğumuzda uzun süredir doğru düzgün yemek yememiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Akşam yemeği için masaya oturduğumuzda uzun süredir doğru düzgün yemek yememiştim. Masayı toplamaya yardım ettiğimde kollarım titriyordu. Bill elimdeki tabağı almıştı.

"Yukarı çıkıp dinlen Diana."

Kafamı sallayıp bana ayırılan odaya girip yatağa uzandım. Üzün süre görmedim yumuşak zeminle gülümseyip anında uykuya daldım.

Gecenin ilerleyen saatlerinde belime dolanan kollar ile uyanmıştım, arkamı döndüğümde Harry'i gördüm.

"Uyu güzelim ben burdayım."

Göğsüne sokulup kokusunu içime çekerek uykuma geri döndüm.

***

Sabah kahvaltı yaptıktan sonra daha toparlanmıştım. Masayı toparladıktan sonra içeri giren Remus'a koşarak sarıldım. Gülen suratı bize baktı.

"Oğlum oldu!"

"Tebrik ederim Remus! Adı ne?"

"Teddy."

Herkes tebrik ettikten sonra Remus Harry ile bana baktı.

"Diana, Harry! Teddy'in vaftiz anne, babası olur musunuz?"

Mutlukla hızla başımı evet anlamında salladım. Harry de gülümseyip evet demişti. Remus gittikten sonra Hermione, Bellatrix olduğunda korkuyla geriye adımlamıştım. Harry'ler gittikten sonra, bizde Weasley ailesinin yanına gitmiştik. Bill artık buranın güvenli olmadığını söylemişti.

Mrs. Weasley beni gördüğünde koşarak yanıma gelerek sarılmıştı. Anne sıcaklığını hissettiğimde ağlamaya başlamıştım. Ginny bana sarıldığında bende sarılmıştım geri çekildiğimde yandan yandan Draco'yu kesiyordu. Draco da farksız sayılmazdı. Akşama kadar uyumuştum, yataktan kalktıktan sonra banyo girmiş temizlenmiştim. Aşağıya indiğimde yemek masasına oturmuşlardı. Yerimi aldıktan sonra karnımı doyurdum. Masayı toparladıktan sonra tam oturmuştum ki içeri Mr. Weasley girdi.

"Harry'ler Hogwarts'a gitmişler."

Hızla bizde okula gitmiştik. Domuz kafasından gizli geçitle ihtiyaç odasına çıkmıştık. Reşit olmayan öğrencileri Domuz kafasından geçirerek güvende olmalarını sağlıyorlardı. Camdan dışarı baktığımda koruma bariyerlerin yıkıldığını gördüm, asamı çıkarıp geriye adım attığım anda ölüm yiyenler okula girmişlerdi. Önüme gelen ölüm yiyeni öldürüp ilerlemeye başladım. İlerde Pansy'i savaşırken gördüğümde gururlandım. Yananına giderek yardım ettim, sıkıca sarılmıştık.

"Kızıl saçlım iyi misin?"

"İyiyim Pansy."

"Dikkat et tamam mı Diana?"

"Sende dikkat et Pansy sakın ölme!"

Pansy ile vedalaşıp ilerlemeye başladım. Gördüğüm kişilere yardım ediyordum.
Greyback üzerime doğru koşarken bir lanet fırlatmış koşmaya başlamıştım. Attığım lanet bir işe yaramamıştı. Sırtımdan bir el beni ileri doğru ittirdiğinde yere düştüm ,asam ileri fırladığında, hızla asama doğru emeklemeye başlamıştım ama ayak bileğimden yakalayıp kendine çekmişti. Üzerime çıktığında öleceğimi anladım, ağzını açtığında çığlık atmıştım. Korludan göz yaşlarım akarken kafamı yana çevirip bakmamaya çalıştım.

Üzerimdeki ağırlık kalktığında kapattığım gözlerimi açtım. Kafamı kaldırıp baktığımda Pansy'i gördüm Greyback'nin üzerine atlamıştı.

"Arkadaşımdan uzak dur seni iğrenç yaratık!"

Greyback pençesini Pansy'in boynuna geçirdiğinde, asamı alıp ayağa fırladım.

"Avada Kedavra!"

Ağzımdan çıkan lanet Greyback'a çarpmış yere yığılmasına neden olmuştu. O sırada Voldemort'un emriyle geri çekilmişti ölüm yiyenler.

Pansy'in yanına koşarak  gittim, kafasını kucağıma aldım. Boynundan fışkıran kanı elimle engeleme çalıştım.

"Pansy?"

"Diana?"

"Burdayım dayan biraz."

Etrafıma baktığımda kimse yoktu.

"YARDIM EDİN!"

Pansy'in gözlerinin kapandığını gördüğümde korktum.

"Pansy uyan! Neden yaptım? Neden kendini feda  ettin benim için?"

"Potter'la mutlu olacaksın sen. Kızının olsursa adını Pansy koy tamam mı?"

Pansy'in kafası yana düştüğünde,ağlamaya başlamıştım.

"Pansy uyan!"

Uyanmıyordu hıçkırıklarım çoğalmaya başladığında yanıma birisi çökmüştü,gelen kişiye baktığımda Draco'yu gördüm.

"Pansy uyanmıyor Draco."

Draco Pansy'i kucağına almıştı.

"Hadi Diana."

Ellerimdeki kana bakakalmıştım. Draco'nun sesiyle kendime gelmiş ayağa kalkmıştım, büyük salona gitmiştik. Draco Pansy'i bir yere bıraktığında gözüm Remus ve Tonks'a değdi. Olduğu yerlere ilerleyip diz çoktum.

"Baba? Tonks?"

Remus'a seslendiğimde hala yatıyordu.

"Remus!"

Hıçkırığımı serbest bırakmıştım.
Mcgonagall omuzlarımdan tutup kaldırmıştı.

"Hadi gel Black, yaralarına bakalım."

Ayağa kalktığımda,yaralarıma bakmışlardı, daha sonra Weasley ailesinin yanına gittim. Fred'in cansız bedenini gördüğümde Mrs. Weasley'e sıkıca sarılıp ağlamaya başlamıştık. Hermione'in kafası omzuma yaslamış ağlayan Ron'a bakıyordu.

"Harry nerde?"

"Müdürün odasında."

Müdür odasına doğru ilerlerken Harry gördüm, arkasından seslendiğimde durmuş bana dönmüştü.

"Harry? İyi misin?"

Kafasını iki yana salladı. Elleriyle yüzümü avuçlarının içine aldı.

"Benim gitmem gerek."

"Hayır Harry ona gidemezsin."

"Ölmem gerekiyor Diana."

"Başka bir şey yapılır, ölmen gerekmiyor ,hayır Harry."

Kafamı iki yana hızla sallıyordum. Harry bana sarıldığında ağlamaya başladım.

"Gitme Harry, sende gitme. Benim senden başka kimsem kalmadı!"

"Yapma güzelim lütfen buna mecburum."

Dudaklarıma öpücük bırakıp arkasını dönüp gitti, arkasında yıkılan beni bırakarak. Orda bir süre ağlamış büyük salona gitmiştim.

🧙🏻🧙🏻🧙🏻

Diana  Black (HARRY POTTER)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin